Yabancı bir bakışla merhamet; acıma duygusudur. Zavallı birine acıma.
Yabancılık dediğim seküler demokrasi din ve kuralları. Bu din ve kültürün kendine özgü bir ahlâkı var. Ahlâk ile ahlâksızlık arasında gidip geliyor. Kendisini sevimli gösterir, bunu başarır da. Onun ahlâkında sınırlar yoktur ve çok da değişkendir. Dönemin koşulları, gelişimleri onun için önemlidir. Bir gün; bir nesne beyaz ise, bir sonraki zaman kara olabiliyor. Onda helâl ve haramların sınırı yoktur. Meşruiyetin sınırları sınırsız. Hile, desise, düzenbazlık, insanları yanıltma, aldatma kurallarını oluşturur. Çünkü bu yapının tarafları ve farklı renk ve durumları var. Bazen birbirinin aynı bazen birbirinin tam zıddı. İnsanı birbirine düşürmede, zıtlıklar oluşturmada mahirdir. Çünkü bunun için ayakta kalması gerekir.
Bu yapının merhamet dili olamaz. Liberal ruhlu, kişinin aşırı kazanmasının sınırları olmayan, helâl ve haram sınırlarını aşan bir yapı. Faizin, aşırı kazancın söz konusu olduğu bir hayat anlayışı. Bütün varlığı tüketim üzerine kurulu. Üretilen bir nesneyi ne yapıp edip göz boyama ile insanlara sunuyor. İnsanlar da bu yanılsatıcı durumda kabulleniyor ve alıyor. Bunun için de reklâm denilen tanıtıcı yalancı unsur devreye giriyor. Bu da hiçbir zaman asıl gerçeği yansıtmıyor. İşti bu ruhun merhamet dili yok. Merhametten yoksun ve acımasız.
Üretilen bir nesne çok kısa zamanda devre dışı bırakıyor. Yenilenme adı altında yeni sürümü geliyor, bir öncekinin özellikleri ortadan kalkıyor. Bu yeni sürümün ömrü de uzun sürmüyor. Bir süre sonra o da devre dışı oluyor. İnsanlık sürekli kontrol altında tutuluyor ve güdülüyor. İnsan da bunlara mahkûm oluyor. Bu bir alışkanlık ve bir tutkuya dönüşüyor.
Bu yabancılığın, seküler anlayışın dininin adaleti yoktur. Var gibi görünüyorsa da yoktur. İnsanları boğumluyor, kendine tutsak ediyor. İnsanlık ise ona razı oluyor. Zoraki değil bir alışkanlığa dönüşüyor, ondan vazgeçemiyor. Adalet anlayışı çıkarlarıdır. Çıkarlarına zarar verecek olan her edim ve eylemi boğar yok eder. Adil görünür ama usta bir zalimlikle yok eder. Merhameti yoktur. Bu anlayış kendi toplumu, milleti için âdil ama karşıtları için bir türlü âdil olamıyor. Bunu zaman zaman görüyoruz. Çünkü kapitalizmin en ağır koşullarını hayata uyarlar. İnsanlar da buna razı ve teslim olur.
Kavramlarımız, düşünme biçimimizin yansıması. Bu, derin karşılıklar oluşturur. Müslüman´ın hayatında merhamet bir bilinç, bir anlayış ve bir bağlanış. İnsanın insan yerine konulması ve değer bulması.
Merhamet bir haktır, bir sahipleniştir.
Merhamet bizim anlayışımızda sevgi ve içtenliktir. Aşk dilidir. Bu, hiçbir durum ile karşılaştırılamaz ve tanımlanamaz. Hemen her olumsuzluğu aşar. Gönülleri birbirine bağlar. Merhamet bir bağdır, bir bağlanıştır. Bir insanın bir başkasının kalbine etkisidir.
Merhamet, adil yaklaşımın bir yansıması.
Merhamet bir sorumluluktur. Kişinin kendisine öncelikle. İçindeki katılıkları eriten bir güç, bir bakış. İnsanlığın arasında var olan buzları eritiş, soğuklukları gideriş.
Merhametin alanı çok geniş. İnsana, doğaya, eşyaya.
İnsanlığı birbirinden uzaklaştıran, tüketen olumsuzlukların önünde bir engel. Savaşların karşıtı, barışın öncülü. Çocukların, kadınların, yaşlıların ve mazlumların sahiplenilişi.
İnsanın kendini bilişi ve anlayışı. Merhamet; renk ve koku veren gül ve güzellik, etrafında şakıyan bülbül. Merhamet kadir ve kıymet bilir bir eylem ve yaşama hâlidir.
Merhametin dili adildir. Adil sultanların dilidir, kalbidir, gönlüdür. Zalimlerin tam tersidir. Zulmün keskin kılıcının kendisine döneceğini iyi bilir. Bundadır ki sorumluluğunu bilir. Adımlarını temkinli atar.
Âlimin ruh hâli, bakışı ve anlayışı. İlmine yansıyan dili. Gönle hitap eden ruhu ve yönelişi.
Merhamet şairin sesi ve soluğudur, inceliği ve güzelliği, aşkı ve sevdasıdır.
