Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Mecusilerden beterler

Mahmut Toptaş yazdı;

Mecusilerden beterler

Tabiatı ve tabiattaki kanunları yaratan Allah celle celalühtür.

Buna kimsenin itirazı yok.

Çünkü yeryüzünde bugüne kadar bir tek bilim adamı, dernek, kurum, kuruluş veya devlet, tabiata fazladan bir kanun koyamadığı gibi, bir tek tabiat kanununu da yürürlükten kaldıramamıştır.

Hatta dünya genelindeki “çevreciler” tabiatın bozulmaması için başta nükleer silahlara, tabiatın tahribine karşı mücadele vermekteler.

Yaşayan bütün insanlar, tabiat kanunlarından memnun.

O kanunları bozmaya çalışanlarla kirletenler dünyamızı bazen kana boyuyorlar, bazen kirletiyorlar.

Tabiatı yaratan Rabbimiz, bu tabiatı insan için yarattığını haber verir:

“O Allah ki, yeryüzünde olanların tamamını sizin için yaratandır…” (Bakara süresi ayet 2/29).

İnsan için de kıstaslar koymuş.

İnsanların içinden zıpır birilerinin çıkıp, Allah’ın kullarını kendi kulu yapmasın diye.

“Kula kul olmasınlar” diye ilk insan ve ilk peygamber Hazreti Adem’i, on sayfalık kitapla indirmiş cennetten.

Yol kesen şeytana ve yol kesen şeytanlaşmış insanlara karşı bizim en önemli savunma ve yol kesen haramiyi de tedavi etme aletimiz, kitabımız Kur’an-ı Kerim’imizdir.

Şeytanlaşmış insanlar, tabiata kanun koyamadıklarını ve ondan bir kanunu silemediklerini anladılar ama Yaratıcı’nın insanlar için koyduğu kıstasları değiştirmeye ve insanları Allah’ın kurallarına göre değil de kendi koydukları kurallara göre yöneterek kendilerine kul yapmaya yöneldiler de ilk zararı kendileri gördüler.

Allah’ın yasaklarını kaldırıverdiler, kendi çocuklarını uyuşturucunun kıskacında buldular.

Zinanın suç olmasını kaldırıverdiler, annelerini, hanımlarını veya kızlarını başkalarının kucağında buluverdiler.

Müslümanlar, rahmet peygamberinin rahmet ümmetidirler. Önce kendilerine rahmet olsun diye Rabbimizin rahmet ayetleriyle temizlendikten sonra, bütün insanlığın da hem tabiat kanunlarına hem İslam’ın kriterlerine göre hareket etmeleri için can ve mallarını sonuna kadar vermeye hazır halde olmalıdırlar.

Bu yazımı bu geçen Pazartesi okudunuz. Bir arkadaşım, “İlk defa ağır cümle kurmuşsun” dedikten sonra ağır cümlemi de okuyuverdi: “Allah’ın yasaklarını kaldırıverdiler, kendi çocuklarını uyuşturucunun kıskacında buldular.

Zinanın suç olmasını kaldırıverdiler, annelerini, hanımlarını veya kızlarını başkalarının kucağında buluverdiler” sözlerimi ağır bulmuş. Aslında ben de yazdığımda kendimden biraz utandım.

Ama siz, 15.02.2021 Pazartesi günü bu yazıyı okuduğunuzda, aynı gün veya bir gün önce birçok gazetede şu alttaki haberi okudunuz. Ben, biraz yumuşatarak haber yaptım:

“ Fransa’da Camille Kouchner isimli bir bayan, La familia grande/Büyük Aile isimli bir kitap yazar.

Fransa’da seçkin insanların aile içinde fuhuş yaptıklarını yazar.

Kitapta, aile içi cinsel yanlışlar yapan ünlü Olivier Duhamel, Paris Siyasi Bilimler Akademisi’nin (Sciences Po) yönetim kurulu başkanı, anayasa uzmanı.

Kitabın yazarı Camille Kouchaner’in babası: Sosyalist Parti Hükümeti’nde Sağlık Bakanlığı, Sarkozy’nin Cumhurbaşkanlığı döneminde Dışişleri Bakanlığı da yapmış Bernard Kouchner.

Bu Bernard Koucher, Jerusalem Post gazetesine göre dünyadaki en etkili 15 Yahudi isimden biri imiş.

Yazarın annesi feminist hukuk profesörü Evelyne Pisier, Bernard’dan ayrıldıktan sonra yazarın kahramanı  Olivier Duhamel’le evlenir. Yani bu alçaklığı yapan, yazarın babalığı.

Fransa’nın ünlü anayasa uzmanı Olivier Duhamel, yazarın ikiz kardeşi ve Pisiyer’in oğlu yani evlatlığıyla seks hayatı yaşar.

Oğluyla, anayasa uzmanı kocasının seks yaptığını bildiği halde ses çıkarmayan, feminist hukuk profesörü bayan Evelyne Pisier.

Yazar Camille Kouchner, ikiz kardeşi 13 yaşındaki Viktor ile babalığı anayasa uzmanı Olivier’in birlikte seks yaptığını annesi Pisier’e söylediğinde, feminist hukuk profesörü anne, kocasıyla kendi oğlunun bu ahlaksızlığı için, ‘Bunun bir zararı yok benim minik Camille’im. Olup bitenlerden haberdarım’  der.

Yazarın öz babası eski bakan Bernard Kouchner ile feminist hukuk profesörü annesi Evelyne Pisier, 1968 kuşağından ve 1977’de bu tür ilişkilere serbestlik bildirisine imza atanlardan. Dışişleri Bakanlığı döneminde Kuzey Irak’taki teröristlere en çok destek veren adam.

Fransa’da 1968 sonrası kuşak, cinsel ilişkilere dair 1960’lardaki anlayışa entelektüel açımlamalar getirmiş, örneğin rıza yaşının 13’e indirilmesi çağrısı içeren 1977 tarihli imza kampanyası, Bernard Kouchner’in yanı sıra Jean Paul Sartre, Michel Foucault, Jacques Derrida ve Simone de Beauvoir da dâhil olmak üzere ‘solcu aydınlar’ olarak bilinen grubun bazı üyeleri tarafından da imzalanmıştı.

1980’lerin sonlarında, Duhamel ve feminist karısı Evelyne Pisier, Fransız Rivierası olarak bilinen bölgede Sanary-sur-Mer’deki konutlarında entelektüel arkadaşlarını ağırlıyordu.

Kitabın başlığında geçen Büyük Aile’den bu kişileri kasteden Kouchner, burada çıplak havuza ve denize girmeyi de içeren partiler düzenlendiğini ve ‘her şeyin üzerinde özgürlük’ anlayışının hâkim olduğunu anlatıyor.”

Bunlar, milattan önce yaşayan Mecusilerden de beter işler yapıyorlar.

Mecusilerin kendilerine  ait kuralları vardı ve o kurallara göre hareket ediyorlardı.

İslam’ın merhamet ve adaleti, Hazreti Ömer döneminde oralara ulaşınca topluca Müslüman oluverdiler.

Bu çağın insanı, Hazreti İsa’nın dinini yaşanmaktan çıkarınca, İsa aleyhisselamı, Allah’ın oğlu uydurmacasını insanlara yutturunca, Fransız devrimini yapanlar, “Allah’ı öldürdük, kiliseye gömdük” deyince, bu insanları kim tutar?

İşte tam zamanı, Kur’an-ı Kerim’in rahmet ayetlerini, Rahmet Peygamberini örnek alarak, rahmet damlaları gibi bu çorak yüreklere, saba rüzgârıyla serpmenin yollarını arayalım.

Rabbimiz yardımcımız olsun.



Anahtar Kelimeler: Mecusilerden beterler

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER