Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Mahçupyan: Trump’a gösterilen teveccüh bir özeleştiri fırsatı olmalı

Serbestiyet: ABD seçimleri henüz kesinleşmedi. Bunca skandala rağmen 69 milyondan fazla Amerikalı Trump’a oy verdi. Pek çok insanı hayal kırıklığına uğratan bu durum popülizmin geleceği hakkında ne söylüyor?

Mahçupyan: Trump’a gösterilen teveccüh bir özeleştiri fırsatı olmalı

Serbestiyet: ABD seçimleri henüz kesinleşmedi. Bunca skandala rağmen 69 milyondan fazla Amerikalı Trump’a oy verdi. Pek çok insanı hayal kırıklığına uğratan bu durum popülizmin geleceği hakkında ne söylüyor?

Etyen Mahçupyan: Otoriter popülizmin Amerikan halkının önemli bir bölümü için makbul, diğer bir ağırlıklı bölümü için de ehven-i şer olduğu açık. Toplumlar idealize ettikleri, alışık oldukları veya onlara bir norm olarak sunulan yönetim sistemlerinin işe yaramadığını gördüğünde en kolay alternatife geçiş yaparlar.

Batı dünyası da uzun bir modernlik kültürünün etkisinde yaşıyor ve relativist zihniyete dayanan yönetim çözümlerini doğal ve normal addediyor. Buna göre bireysellik, özgürlük, çoğunlukçuluk, hukukun üstünlüğü, kişisel tercihlerin rasyonelliği ve meşruluğu, kendiliğinden oluşan doğru çözüm beklentisi (piyasacılık) gibi unsurlar sorun çözen ve toplumu ‘ilerleten’ bir siyasal atmosferin gerekli koşulları.

Ne var ki bu sistemin kamusal alanda ortak bir ahlak üretme yeteneği hayli zayıf… Ortak ahlak ancak kişilerin aynı kültür zemininden gelerek birbirine benzemesiyle oluşuyor. Diğer deyişle modern toplumlarda ahlakın temelinde bireysel farklılaşmalara izin verirken, grupsal farklılaşmaları kuşatmakta zorlanan bir laiklik ve kimlik anlayışı yatıyor.  

Küreselleşme bu yaşama ve yönetme biçimini kırılganlaştırdı… Modern Batı dünyası (göçmenlerde somutlaşan şekliyle) birden fazla kültürü kamusal alanda hızla iç içe geçerken gördü ve bu çoğulcu kültürel yapıdan bir ortak yaşama biçimi üretmekte aciz kaldı.

Amerikan toplumunun (anlaşılan) en az yarısı da bu aczin sorumlusunu ‘ötekiler’ olarak görüyor ve toplumda bir ‘eskiye dönüş’ hasreti belirirken, böyle bir durumu maruz kalınması bir yönetim zaafı olarak tanımlanıyor.

Nitekim söz konusu ruh hali modernliğin içinde yer alan farklı bir zihniyeti ve kolaycılığı tetiklemiş gözüküyor. Yani daha otoriter bir yönetim arayışı ve popülizan bir savrulma…

Trump buna cevap veren, acilen çözüm isteyen ruh halini cisimleştiren biri… Öte yandan Trump’ın (kazansa da kazanmasa da) ortaya koyduğu seçim başarısı muhalefetin sorunu çözme inandırıcılığına yeterince sahip olmadığını gösteriyor. Bu da pek şaşırtıcı değil… Çünkü küreselleşme sürdüğü müddetçe ‘modern liberal demokrasi’ modern toplumların dünya ile karşılaşmasından doğan meseleleri çözmekte zorlanıyor.

Bu seçimi Biden’ın kazanması muhakkak ki Amerika’da ve dolaylı olarak dünyada kurumsal akıl ve sağduyunun geri gelmesi için bir şans. Ama bir tehlikesi de var… Muhtemelen geçici bir iyimserlik dalgası yaşanacak, karabasanın bittiği söylenecek, büyük Amerikan idealine dönüldüğünden söz edilecek ve modernliğin zihniyet sorunu yine hasır altı edilecek.

Oysa Trump’ın siyasi macerası ve gördüğü teveccüh, kendisine ‘demokrat’ diyenlerin ötesinde, demokrat zihniyete sahip olanlar için bir özeleştiri fırsatı olabilir. Bakalım Amerikan ve Batılı ‘zihin’ bu derinleşmeye ne kadar hazır…   



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER