Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Küresel borç, küresel gelirin üç katına çıktı… Yaklaşan dalga Türkiye’yi ne zaman ve nasıl vuracak?

Murat Bayar'ın 'konu ile ilgili' haberi...

Küresel borç, küresel gelirin üç katına çıktı… Yaklaşan dalga Türkiye’yi ne zaman ve nasıl vuracak?

Küresel ekonominin yaklaşık 87 trilyon dolarlık gelirine karşı, bu rakamın üç katı kadar, yaklaşık 260 trilyon dolar da borcu var. 

Yani cebinde üç kredi kartı ile dolaşan vatandaş gibi dünya da borcu borçla çeviriyor. 

Ekonomistler, küresel ticaretin gelirle çevrilemeyecek kadar büyük bir borca girmesini, fay hattındaki enerji birikimine benzetiyor. Hatta uzmanlara göre bu yapı, savaş, hastalık ya da doğal afet gibi büyük krizlere gebe.  

2008’de ABD merkezli yaşanan mortgage krizi de bu olmayan paranın çevrilmesi süreci sonrası yaşanmış, kaçınılmaz bir krize dönüşmüştü. 

Birçok ekonomiste göre “2008” ile birlikte, klasik kapitalist sistem ekonomik ömrünü tamamladı. Yerini, mutlak sermayenin yarattığı her krizde, artı değerini ve gelir adaletsizliğini çoğaltan bir sistem aldı. 

“Küresel durgunluğun gölgesinde Türkiye ekonomisi”ni, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Türkiye ile ilgili yürüttüğü süreçte, danışmanlık aldığı iki isimden biri Prof. Dr. Mithat Melen, Piri Reis Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ve önemli araştırmalara imza atan analist Cenk Akyoldaş, Independent Türkçe’ye değerlendirdi. 

Cenk Akyoldaş, 2020’nin ilk çeyreğinden sonra, olası bir ekonomik dalganın Türkiye’yi vurabileceğine işaret ederken, Prof. Dr. Mithat Melen ve Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, 2020’nin başta, Türkiye olmak üzere küresel ekonomide de zor bir yıl olduğuna dikkat çekti. 

“2022’ye kadar durgunluk, sonrası bolluk”

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde 15 yıl görev yapan Prof. Dr. Mithat Melen’e göre dünya ekonomisi ikiye ayrılıyor: ABD ve diğerleri. 

Melen’e göre ABD, mutlak güç olduğu küresel ticareti kendi tesis ediyor ve yarattığı rakiplerle devamlılığını sağlıyor. Diğer dünya ülkeleri ise ABD’nin, karşılıksız bastığı parayı faizle almak ya da bu ülkenin tahvilini elde etmek için sıraya giriyor. 

ABD Başkanı Trump’ın, kasımdaki seçimlerde ikinci dönemi de alacağını ve geleceğin ABD’de yazıldığını söyleyen Melen, mevcut küresel sistemde 10 yıllık bolluktan sonra, 10 yıllık kıtlık dönemine girdiğini hatırlatıyor ve ekliyor: 

Dünya, 2012- 2022 dönemini de küresel durgunluğun gölgesinde geçirecek ve 2022- 2032’de yeniden bolluk dönemine girecek.

“İsrail çekirgeden protein üretiyor, Türkiye treni kaçırıyor”

Melen de birçok uzman gibi bir sonraki dönemi “Tarım ve teknoloji çağı” olarak tanımlıyor. 

İsrail’in ileri teknolojiyle gerçekleştirdiği çekirgeden protein üretme projesini örnek veren Profesör Melen, Türkiye’nin tarımda hatalar yaptığını ve teknoloji trenini ise kaçırmakta olduğunu ifade ediyor: 

İsrail’in yüzölçümü Van kadar ve 10 yıllık projeksiyonla, çekirgeden protein üretimi ve süper verimli tarım ürünleri üzerinde çalışıyor. 

Dünya yapay zekâda ilerlerken Türkiye’de ilkokullarda “robotik kodlama öğretiyorum” diye, çocuklara lego oynatıyorlar. Koca bir toplumun çok kıymetli zamanı tüketiliyor. 

“Dolaylı vergi sorunu İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana çözülemedi”

Mithat Melen’e göre vergi sistemi de Türkiye’nin önündeki diğer bir engel. 

"Dolaylı vergiler, doğrudan vergilerden çok daha fazla. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, bu sorun çözülemedi. 

Küresel sistemin de etkisiyle, yoksullukla doğru orantılı, adaletsiz vergiler ve gelir adaletsizliği giderek artıyor. 

TOKİ bile lüks konut üreterek, yoksulun ev sahibi olmasına izin vermiyor. 

“’Kemer sık’ demek oy kaybı demek”

2007-2011 yılları arasında milletvekilliği de yapan Mithat Melen’e göre halka “Kemer sık!” demek, oy kaybına neden olduğundan, bunun yerini politik vaatler aldı. 

Her vaat ile ekonomik doğrulardan taviz verildiğini söyleyen Melen, “tasarrufun” tercih edilmemesiyle de krize girildiğini söylüyor. 

Bireylerin kredi kartıyla rahata alıştırıldığını ve a bundan geri dönülemediğini ifade eden deneyimli ekonomist,  “Üç lira gelirden, bir liraya düşüp de, aynı refahı sürdürmek istediğinizde iki lira borç alırsınız. Sonra da borcu çevirebilmek için yine borç alan sarmala girersiniz” değerlendirmesini yapıyor. 

tüketim_reuters.jpg

Fotoğraf: Reuters

Türkiye’de 20 yıldır iktidardaki yapının yıprandığını belirten Melen, “Değişimin demokratik olması lazım. Ve söylediğim gibi darbeler Türkiye’ye yakışmayan şeyler” diyor.

Melen, AK Parti iktidarının ilk 10 yılında, IMF ile ekonomide doğru politikalar uygulandığını, sonrasında popülize olunduğunu ve doğru politikalardan vazgeçildiğini söylüyor.

“Kredi kartı, kapitalizmin topluma rüşveti”

Kapitalizmin 2008 sonrası suni ve zorlama büyüdüğünü söyleyen Mithat Melen’e göre “borcu borçla çevirmeye” artık “küresel ekonomi” deniliyor: 

260 trilyon dolarlık küresel borcun, yaklaşık üçte biri küresel gayrisafi hasılaya (GSYH) (yaklaşık 85 trilyon dolar) denk geliyor. Küresel GSYH’nin 8,5 trilyon doları, yani yüzde 10’luk kısmı ise küresel ticarette bir takım insanı, çılgınlığa doğru götürmek üzere, depozito olarak kullanılıyor. 

Kredi kartlarını, “bireylere verilmiş rüşvet” olarak değerlendiren Melen, cüzdanlarda 10 taneye kadar kredi kartı olduğunu ve maaşların 5 ila 10 katına kadar kredi limiti tanımlandığını hatırlatarak “Belki de yaşadığımız mutluluğu kredi kartına borçluyuz” diyor. 

“Dünyanın yüzde 1’i toplam servetin yüzde 99’una sahip” 

Mithat Melen, dünyanın yüzde 1’lik kısmının, toplam servetin yüzde 99’unu elinde tuttuğunu, yüzde 99’luk kesime de pastadan sadece yüzde 1 pay verildiğini hatırlatıyor: 

Yaşanan her ekonomik kriz, yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin hâle getiriyor. 2008, 2009 ve 2018 krizlerini bu bağlamda okumak gerekiyor. 

“Çin, ABD sermayesi ile tesis edilip, dünyaya karşı kullanılan bir ülke” 

Prof. Dr. Mithat Melen, ABD-Çin arası ticaret savaşlarına da değiniyor. 

ABD’nin Çin mallarına yüzde 5’lik bir vergi koyması durumunda Çin’in de, Japonya’nın da, Almanya’nın da mal satamayacağını söyleyen Melen, Trump’ın ikinci dönemde de “Başkan” olmasının sistem için zannedilenden daha önemli olduğunu vurguluyor. 

“Çin, ABD sermayesi ile tesis edilip, dünyaya karşı kullanılan bir ülke” diyen Profesör Melen’e göre “Yükselen Asya” söylemi ile bölge, gözde büyütülüyor. 

“Çin ve Hindistan, Rusya’ya saldıracak” 

İstanbul Üniversitesi Eski Öğretim Üyesi’ne göre uluslararası camianın gelecek dönem de yine en büyük sorunu tarım ve açlık olacak. 

Dünya nüfusunun 2030’da 8,6 milyar olabileceğini hatırlatan Melen, Çin’in 1,5 milyarlık, Hindistan’ın 1,5 milyarlık toplumuyla, 12,8 milyon kilometrekarede 3 milyar insanın barınamayacağını aktardı: 

"Ekecek alan bulamayan Çin ve Hindistan, 2030’da, 17 milyon kilometrekarelik Rusya’ya saldıracak. 10 yıl sonra su, tarım ve teknolojiyi elinde tutan ülke, lider olacak. 

“Kriz 2008’de başladı, 2018’de arttı”

Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu da meslektaşı Melen gibi, küresel durgunluğun nedenini, küresel gelirin üç katı olan küresel borç ile açıklıyor. Arslanoğlu’na göre küresel krizin etkisi Türkiye’de ise daha ciddi seviyede olacak. 

Küresel ekonomideki büyümenin 2008 krizi sonrası gerilediğini, yavaşlamanın özellikle 2018 sonrasında daha da arttığı tespitini yapan Prof. Dr. Aslanoğlu, bunun arkasında birçok faktör olduğunu belirtiyor.

Devamı >>>



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER