Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Kürdistan´ın kuzeyindeki yeni hikâye için notlar (I)

İbrahim GÜÇLÜ´nün Analizi;

Kürdistan´ın kuzeyindeki yeni hikâye için notlar (I)

 

?Kürdistan´ın kuzeyinde yeni bir hikâyeye/fikre ihtiyaç var? başlıklı makalemde, ?Kürdistan´ın kuzeyinde, milli ayaklanmaların bastırılmasından sonra 1959´lardan itibaren yeni bir hikâye yazılmaya başlandığı için, 1974´lerden sonra sosyolojik ve kitlesel bir milli hareket ortaya çıktığını? yazdım. ?Günümüzde Kürdistan örgütleri yeni bir hikâye yazamadıkları ya da yeni bir hikâyeye dayanarak ortaya çıkamadıkları için, sosyolojik ve kitlesel milli bir hareket yaratamadılar? dedim.

Özetle eklemiştim, başka bir ifade ile bulunduğumuz aşamada, Kürdistan´da milli kitlesel bir hareketten bahsedemeyiz. Bu makalem genel olarak olumlu tepkiler aldı. Elbette bu görüşlerime katılmayan küçük bir azınlık da vardı.

Bu makaleme olumlu tepki gösteren büyük kesim, ?Yeni hikâye yazmak olanaklı mı??, ?O zaman nasıl yeni bir hikâye??, ?Kürdistan´da milli bir hareket için yeni hikâye konusunda görüş ve önermelerin ne?? diye sıralayabileceğim sorular sordular.

Öncelikle hemen belirteyim: Elbette Kürdistan´ın kuzeyinde milli bir hareket için yeni bir hikâye yazmak kesinlikle olanaklı. Ama bunun için de yeni usta hikâye yazarlarına ihtiyaç var. Usta ve döneme uygun hareket eden ve edecek, hayatla ilişkili, çaplı, bilgili, Kürdistan´ı seven, bağımsızlıkçı, riski göze alabilecek, mücadeleci siyasetçiler ve liderler topluluğuna ihtiyaç var.

Yaşam, kendisini yeniden üretme gücündedir. Yaşamda çözümsüz hiçbir şey olamaz. Sadece çözümün ertelenmesi söz konusu olabilir. Eğer meşhur ve sırdan bir deyimle söyleyecek olursak, ?Yaşamda çareler bitmez?, başka bir ifade ile ?Demokrasilerde çareler bitmez/tükenmez.?

Demek ki yeni hikâyemizde yaşamsallık, yaşamla her anlamda içli dışlı olmak, demokratlık, çok alternatifli düşünmek, çok alternatifli düşünmeye değer vermek, önemli olacak. Ben de geçmişte yaratılan kitlesel ve sosyolojik milli hikâyeyi hem yazanlardan ve hem de bu hikâyeyi uygulayanlardan biriydim. Ama bu yeni dönemde de yeni bir milli hikâye yazma konusunda ustalık göstereceğim, usta olduğum, olacağım anlamına gelmez. Eğer bu bağlamda basit bir paralellik olsaydı, zaten bugün başka bir aşamada olur ve başka bir konuyu/konuları konuşmuş olurduk.

Yeni dönemdeki özelliğimden biri, Kürdistan´da milli hareket için yeni bir hikâyeye ve fikirler demetinin sentezine ihtiyaç olduğunun farkında olmam, bunun için uzun zamandır çaba gösterenlerden biri olmamdır. Bu makalemde de bu yeni hikâye için notlarımı, fikir demeti planındaki önermelerimi sunacağım. Ama bu önermelerim, tartışamaya değer ve çok iddialı olmayan önermeler olarak ele alınmalıdır.

Geçmiş dönemin milli hikâyesinde öncelikle derin bir insani duygu, yurtseverlik, heyecan, Kürdistan sevgisi vardı. Her parti ve örgütün yöneticileri, üyeleri, sıradan taraftarları yarın Kürdistan´ın kurulacağı inancındaydılar. Yarın Kürdistan kurulacakmış gibi fedakârlığı, dayanışmayı, yoldaşlığı sergiliyorlardı. Ölümü göze alıyorlardı. Devletin güçleriyle her alanda karşı karşıya gelmekten çekinmiyorlardı. Bundan dolayı kısa sürede halkla bütünleşme sağladılar, Kürdistan´ın sosyolojik değerleriyle rezoransa geldiler.

Hiç şüphe yok ki yeni hikâye için yeni ve derinlikli bir duyguya ihtiyaç var. Yeni hikâye soğuk savaş koşullarının ideolojik, otoriter, çatışmacı kültürü içinde yapıldı. Ama o duygu sarmalı, soğuk savaş kültürünün önüne geçtiği için, ileriye adımlar atıldı. Dönemin de ihtiyaçlarına cevap verilebiliniyordu. Ne zaman ki bu duyguyu kaybettik, soğuk savaşın değerleriyle baş başa ve o değerlerle sarmalanmış halimizle ortaya çıktı, döneme uygun olmayan hikâyeler yazmaya başladık.

Bulunduğumuz aşamada bu özellikler kaybedildiği için, halka yabancılaşma, halktan uzaklaşma, elitikleşme başladı. Bundan dolayı yeni hikâyenin yazılabilinmesi için soğuk savaş değerlerinden uzaklaşmamız, yeni ve döneme uygun bir rönesansı yaratmamız gerekir.

Geçmişte yaratılan fikirler, canlı, ihtiyacı karşılayan fikirlerdi. Ama genel fikirlerdi. Derinleştirilmesine kısmen gidilmişti. Yeni dönemde bu genel tespitlerle milli bir hareket yaratmak, milli hareketin ihtiyaçlarına cevap vermek olanaklı değildir. Yeni milli hareket için, daha modern, karmaşık, daha aristokrat, daha kentli, daha Kürdi ve Kürdistani bir hikâyeye ihtiyacımız var. Derinleştirilmiş, zenginleştirilmiş,  gereksizlerin atıldığı fikir demetinin sentezini yaratmamız gerekir.

Geçmiş milli hikâye soğuk savaş döneminde yazıldığı için, milli hareket için fikirler sınıfsal tutum ve farklı ideolojiler üzerinden oluştu. Buna rağmen bir ölçüde hayat buldu, Kürt toplumunda karşılığı oldu. Çünkü iki kutuplu dönemde sınıfsal tutum, ideolojik davranış anlamlıydı ve toplumun duygularına hitap etme gücündeydi. Oysa o zamanda ve günümüzde de Kürt ve Kürdistan sorunu milli, Kürdistan´daki herkesin, bütün toplumsal kesimlerin, sınıf ve tabakaların işiydi ve sorunuydu. Ama denklem emperyalizm ve karşıtları arasında olduğu için ulus üzerinden fikir üretme anlamlı olmadığı gibi, hareketi gerileten bir enstrüman konumundaydı.

Günümüz iki kutuplu (sosyalist ve emperyalist kamplar) dönemi son bulmuştur. Kutupsuz bir dünyada yaşanmaktadır. Uluslarını ve devletlerin ilişkilerinde ulusal çıkarlar bütünlüklü olarak daha anlamlı bir hal almış durumdadır. Bundan dolayı Kürdistan´ın kuzeyinde milli bir hareketin yaratılması için, ulusun tümünün çıkarlarının gözetilmesi; Kürdistan´ın bağımsızlığının ve özgürlüğünün sağlanması; Kürtlerin devlet sahibi olması; Kürdistan´da iktidar ve egemen olması; sömürgeci devletlerin işgalinin son bulması ve sömürgeci sistemin tasfiye edilmesi argümanları üzerinden yeni bir milli hikâye yazılmak zorundadır. Bu yeni hikâye ideolojik bir tutumla değil, ulusal bir tutumla, bütünlüklü bir bakış açısıyla yazıldığı zaman anlam kazanacaktır.

Sosyalist ve emperyalist kamplaşma döneminde, ulusal kurtuluş hareketleri emperyalizmi, onun başını çeken ABD ve müttefiklerini hedef almak durumundaydı. Kürdistan´ın kuzeyinde Kürtler de Türk devletinin işgali altında ve ona karşı mücadele ediyordu. Diğer ulusal kurtuluş hareketleri gibi, özellikle de Türk devleti NATO ve birçok platformda emperyalizme ve ABD´ye bağlı olduğu için, direk olarak milli düşüncemizin hedefi içinde ele alındı. İttifaklar ona göre belirlendi. Milli hikâyemizde ittifak, sosyalist kamp/ülkeler, sınıfsal/toplumsal hareketler, ulusal kurtuluş hareketleri ittifakçı olarak belirlendi.

Bulunduğumuz aşamada, milli hikayemizde bu gerçek tümden değişti. Kutuplu dünya 1989´dan sonra S.Birliğindeki Glasnost ve Perestroika rönesansıyla son buldu. ?Dünya evi? konsepti ortaya çıktı. Kutupsuz bir dünya oldu. Bu kutupsuzluk, ulusal çıkarlara daha uygun ilişki ve ittifakların belirlenmesini ortaya çıkardı.

Yeni milli hikâyemizde ulusal çıkarlar, Kürt ve Kürdistan çıkarları, ulusal kurtuluş mücadelemizin çıkarları gereği ittifakların oluşturulması yeni fikir dünyamızın önemli bir alanını oluşturmak zorunda. Herkes ve her devlet ulusal kurtuluş hareketimizin ittifakçısı olabilir. İttifaklarımız, döneme, çıkarlar uyuşması ve örtüşmesine göre değişir. Yani diğer milletler ve devletler için olduğu gibi, Kürt milletinin de mutlak dostu ve mutlak düşmanı yoktur.

(Gelecek yazımda devam edeceğim.)

 

*kurdistan24.net/tr´de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya´nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.

 


Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz