Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Kurban Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Mehmet Gündoğdu yazdı;

Kurban Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Vekalet yolu ile kurban kesmek?

Kurbanı, kişinin kendisi kesebileceği gibi, vekâlet yoluyla başkasına da kestirebilir (Fetavay-ı Hindiyye, 1991, V, 302). Zira kurban, hac ve zekat gibi gibi mal ile yapılan bir ibadettir; mal ile yapılan ibadetlerde ise vekalet caizdir. (Mevsili, İhtiyar, I, 170).

 Vekalet yoluyla kurban kestiren kişi kendi bulunduğu yerde müslüman birisine vekalet verebileceği gibi, başka bir şehirde veya ülkede müslüman kişi veya bir kuruma da vekalet verebilir.

Vekalet, sözlü veya yazılı olarak ya da telefon, internet, faks ve benzeri iletişim araçları ile verilebilir. Vekil tayin edilen kişi veya kurum aldığı vekaleti gereği gibi yerine getirmelidir.

Kurban yerine bedelini sadaka olarak vermek?

İbadetlerin; şekil, şart ve rükünleri olduğu gibi hikmetleri, amaçları ve teşri gerekçeleri de vardır.

Her ibadetin bir yapılış şekli vardır. Kurban ibadeti de ancak kurban olacak hayvanın usulüne uygun olarak kesilmesiyle yerine getirilebilir (Fetavay-ı Hindiyye, V, 291). Zira İbadetlerdeki bu özelliklerin birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün değildir. Hayvanın kesilmesi kurbanın rüknüdür (Kasani, Bedaiü’s-sanai, V, 66).

Bedelini infak etmek suretiyle, kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) de, kurban meşru kılındıktan sonra her yıl bizzat kurban kesmek sureti ile bu ibadeti yerine getirmiştir (Buhari, Hac, 117, 119; Müslim, Edahi, 17).

 Hz. Peygamber (s.a.s.); Kurban Bayramında, Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın her bir parçasının kişinin hayır hanesine kaydedileceğini ifade etmiştir (Tirmizi, Edahi, 1).

Allah Teala’nın rızasını kazanmak niyetiyle, karşılıksız olarak fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda bulunmak da Müslüman’ın önemli vazifelerinden biridir. Zaruret derecesinde ihtiyaç içerisinde bulunan kimseye yardım etmek dinimizde farz kabul edilmiştir.

Ancak, bu iki ibadetin birbirinin alternatifi olarak sunulması doğru değildir. Bu sebeple kesme olmadan hayvanı, sadaka olarak bir kişiye vermek kurban yerine geçmez (İbn Abidin, Reddu’l-Muhtar, VI, 313).

Aynı şekilde kurban bedelini de yoksullara ya da yardım kuruluşlarına vermek suretiyle, kurban ibadeti ifa edilmiş olmaz (Serahsi). Ancak hayır, Hasenat yapılmış olur.

Kredi kartı ile kurban satın alınır mı?

Kurban kesmekle mükellef olan şahıs, satın alacağı hayvanın bedelini peşin olarak verebileceği gibi, vadeli veya taksitli olarak da verebilir. Bu bağlamda bedelin kredi kartıyla ödenmesi kurbanın sıhhatine engel teşkil etmez.

Ancak kredi kartı borcunu, ödeme tarihinde ödemek ve gecikmeden kaynaklanan faizli işleme düşmemek gerekir. Kredi kartı ile taksitli kurban alırken, taksit yapma karşılığında bankaya ilave bir ücret ödenmesi durumunda ise, kesilen kurban geçerli olmakla birlikte, faizli işlem sebebiyle ayrı bir günah söz konusu olur.

Banka kredisi ile kurban satın almak?

Kurban kesmek, akil, baliğ, dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip ve mukim olan bir Müslüman’ın yerine getireceği mali bir ibadettir (Merğinani, el-Hidaye, IV, 70).

İster nami (artıcı) olsun isterse nami olmasın temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 80. 18 gr. altın veya bunun değerinde para veya eşyaya sahip olan kişi dinen zengindir.

 Dolayısıyla bu kişi Allah’ın kendisine bahşetmiş olduğu nimetlere şükran ifadesi ve Allah yolunda fedakarlığın nişanesi olarak kurban kesmelidir (İbn Abidin, Reddu’l-Muhtar, VI, 312).

İster vacip olduğu için, isterse nafile olarak kurban kesen birisinin kurbanını peşin alabileceği gibi, borçlanarak satın alabilir. Bu, kurbanın sıhhatine engel teşkil etmez.

Fakat kredi alması durumunda faiz ödeyecekse, faiz verme yasağını (Bakara, 2/275-279; Müslim, Müsakat, 105-106; Ebu Davud, Büyu’, 4) işlediği için günaha girmiş olur.

Maddi durumu iyi olmayan kişinin böyle yöntemlere başvurması yerine kurban kesmemesi daha uygundur.

Taksitle Kurban satın almak?

Kurban Allah’a yaklaşmak niyeti ile yerine getirilen bir ibadettir. Bu amaç ise ancak kişinin kendi mülkiyetindeki hayvanı kurban etmesi ile gerçekleşir (Kasani, Bedaiü’s-sanai, V, 76).

 Mülkiyet, hayvanın bizzat yetiştirme, hibe veya miras yolu ile olabileceği gibi satın alma yolu ile de gerçekleşebilir. Esasen vadeli satış caizdir (Mevsili, İhtiyar, II, 184-185).

Taksit ise, borcun ödenmesinin belirli birkaç zamana vadeli olarak geciktirilmesidir (Mecelle md. 157). Buna göre taksitlendirme yolu ile satın alınan bir mala satın alan sahip olduğuna göre, bu yolla alınan bir hayvanın kurban edilmesinde bir sakınca yoktur.

Ölmüşler için Kurban?

Dinimizde ölü kurbanı veya kabir kurbanı diye bir kurban çeşidi yoktur. Ancak, sevabı ölüye bağışlanmak üzere kurban kesilebilir.

Ayrıca, kurban borcu olup, hayatta iken vasiyet eden kişinin bıraktığı miras yeterli ise mirasçıları tarafından vasiyetinin yerine getirilmesi gerekir.

Tabiinden olan Haneş’den rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: “Ben Ali’yi (r.a.) iki koçu (birden) kurban ederken gördüm de kendisine; ‘Bu da nedir? ‘diye sordum. ‘Rasulullah (s.a.s.) (sağlığında) kendi yerine bir kurban kesmemi vasiyet etti. İşte ben de onun yerine kurban kesiyorum. ‘Cevabını verdi.” (Ebu Davud, Dahaya, 2; Müsned, I, 107, 149).

Bu rivayette Hz. Ali kurbanı kesme gerekçesi olarak Hz. Peygamber (s.a.s.)’in kendisine bunu vasiyet etmesini göstermiştir. Buna göre vasiyeti yoksa ölen kimseler için mirasçılarının kurban kesmeleri gerekmez.

Ancak bir kimse, sevabını ölmüş bulunan anne veya babasına yahut diğer yakınlarına bağışlamak üzere, çeşitli hayır kurumlarına, fakir ve muhtaç kişilere hayır, hasanat, yapabileceği gibi kurban da kesebilir.

Ölenin kendisi için kurban kesilmesine dair vasiyeti yoksa kesen kimse, bu kurban etini fakirlere yedirebileceği gibi, kendisi ve zenginler de yiyebilir.

Ancak ölen kişinin vasiyeti varsa, tamamen fakirlere yedirilmesi veya dağıtılması gerekir (Fetavay-ı Hindiyye, 1991, VI, 115).

Ölmüşler için kurban kesmek mi?  yoksa onlar için hayır yapmak, sadaka vermek mi ?  Daha öncelikli konusuna gelince;

Sadakanın ölen kişiye faydası olduğu mevzuunda Ehl-i Sünnet âlimleri ittifak etmişlerdir. Peygamber (s.a.v)’in buna delalet eden hadisleri vardır.

İbn Abbas (r.a)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte ise şöyle buyurulmaktadır:

“Bir adam gelerek: “Ey Allah’ın Resulü! Annem vefat etti. Ben onun için tasaddukta bulunsam ona faydası olur mu?” diye sordu. Peygamberimiz: “Evet.” deyince, adam; “Benim bir meyveliğim var. Sizi şâhid kılıyorum, onu annem için tasadduk ediyorum.” dedi.( Buhari, Sahih, Vesaya, 15, 20, 26.)

Yapılan hayır-u hasenat, verilen sadaka ister kişinin evladı gibi birinci derecede bir yakını isterse başkaları tarafından verilsin, sadakanın sevabının ölüye ulaşacağında ittifak olduğu bildirilmektedir.

Nesâî’nin rivayetinde Sa’d bin Ubâde, önce vefat eden annesi adına sadaka verip veremeyeceğini sorar Resulullah’tan. Cevap müspet olunca bu defa hangi sadakanın efdal olduğunu sorar. Bunun üzerine, “su” cevabını alır.(Nesei, Sünen, Vesaya, 9).

Bu Hadis-i Şerif’lerden anlaşılacağı üzere, öncelik Sadaka-i câriyededir.

Kurban aldıktan sonra ortak almak?

Büyükbaş hayvanlar bir kişiden yedi kişiye kadar ortak olarak kurban edilebilir. Böyle bir hayvan, yedi kişiye kadar ortak olarak satın alınabileceği gibi, alındıktan sonra veya elde bulunan büyükbaş hayvana yedi kişiyi geçmemek kaydıyla başkaları da ortak edilebilir (İbn Nüceym, el-Bahru’r-Raik, VIII, 198).

Ancak bunun için diğer bütün ortakların razı olması gerekir (Fetavay-ı Hindiyye, Daru’l-Fikr, 1991, V, 305).

Kurban derisi kasap ücreti olarak verilir mi ?

Kurbanın derisi veya herhangi bir parçası, herhangi bir şeyin veya işin ücreti olarak verilmez.

Nitekim Hz. Ali’nin (r.a.) şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Rasulüllah (s.a.s.), develer kesilirken başında durmamı, derilerini ve sırtlarındaki çullarını fakirlere paylaştırmamı emretti ve onlardan herhangi bir şeyi kasap ücreti olarak vermeyi bana yasakladı ve “kasap ücretini biz kendimiz veririz” buyurdu.” (Müslim, Hac, 348; Buhari, Hac, 120; Buyu, 21)

Borçlunun Kurban kesmesi?

Kurban, zorunlu ihtiyaçları ve borçları dışında belirli (nisap) miktarda mala sahip olan kişiye vaciptir. Hz. Peygamber (s.a.s.) imkan bulduğu halde kurban kesmeyenlerle ilgili ağır ifadeler taşıyan hadisiyle (İbn Mace, Edahi, 2), bir taraftan kurban ibadetinin imkan bulmaya, güç yetirmeye bağlı olduğunu ifade ederken, bir yandan da güç yetirenin kurban kesmesinin gerektiğine işaret etmektedir.

Buna göre kurban ibadetiyle yükümlü olabilmek için belli bir mali imkana sahip olmak gerekir ki, bunun ölçüsü de, ister nami (artıcı) olsun isterse nami olmasın, üzerinden bir yıl geçmiş olsun ya da olmasın, temel ihtiyaçları ve borçlarından başka, nisap miktarı mala sahip olmaktır.

Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 80. 18 gr. altın veya bunun değerinde para veya eşyaya sahip olan kişi dinen zengindir ve kurban keser (Mevsıli, İhtiyar, V, 723).

 Kişinin malı olmakla birlikte borçlu da olsa ve borcu ile asli ihtiyaçları çıktıktan sonra nisap miktarı malı kalsa o kişi kurban keser. Fakat temel ihtiyaçları ve borçları için ayıracağı para haricinde bu kadar bir mala sahip olmayan kişinin kurban kesmesi gerekmez.

 Marketlerde satılan kurban kolisi satın almakla, kurban ibadeti olur mu?

Mevcut olmayan ancak vasıfları belirlenmiş bir malın peşin parayla satılmasına selem akdi denir.  (Mal sahibi, ortada olmayan belirli vasıflardaki bir hayvanı taahhüt edip satıyorsa bu durum selem akdi denir.)

Hanefî mezhebine göre selem akdi ölçü veya tartı ile alınıp satılan mislî mallarda yapılabilir. Hayvanlar ise kıyemî mallardan sayıldıkları için sonradan teslimi şartıyla (selem yoluyla) satılmaları caiz değildir.

(Mislî mal, çarşıda aynı vasıfta benzeri bulunan mal olup, fiyatları farklı olmaz.)

Kıyemî mal, çarşıda benzeri bulunmayan, bulunsa da fiyatları farklı olan maldır.)

Buna bağlı olarak Hanefilere göre hissesi satılan hayvanın mevcut olması gerekir. Zira mevcut olmayan hayvanın satışı caiz değildir (Kâsânî, Bedâi‘, V, 209).

Din İşleri Yüksek Kurulu Başkan Vekili Doç Dr. Cenksu Üçer ile yapılan bir mülakatta; Üçer, konu hakkında şöyle bir izahta bulunmuştur.

Kurban Kolilerinin, İbadet yerine geçebilmesi için şu 4 şart gereklidir.

1.Ortakların Hepsinin Müslüman Olma ve Allah Rızası için Kurban Kesme Niyetinde Olma Şartı;

Büyükbaş hayvanlar bir kişiden yedi kişiye kadar ortak olarak kurban edilebilir. Bu ortakların hepsi Müslüman olup, her birinin, Allah rızası için kesilen kurbanlık hayvanın en az yedide birine sahip olması gerekir.”

Marketlerin düzenlediği kurban organizasyonlarında kimlerle ortaklık yaptığınızı bilmiyorsunuz. Marketlerin müşteri hizmetlerindeki temsilciler de sizin hangi hayvana kimlerle ortak olduğunuzu bilmediklerini söylüyorlar. Marketler bu işi “Ucuz et ve ödeme kolaylığı” sloganı ile öne çıkardığı için bu amaçla et almak isteyen birisi de sizin hayvanınıza ortak olabilir. Bu kişiler gayrimüslim de olabilirler. Çünkü kurban alım işlemi herkese açık. Ortakların hepsinin müslüman olması ve niyetlerinin ibadet olma şartı yerine getirilmediği için ibadet yerine geçmez.

2.Hisse miktarları, kilo garantisinden dolayı, kişi başına düşen yedide bir hisseden  az veya fazla olmaması şartı.

“Her bir büyükbaş hayvana ortak olan kişilerin adına kesilen kurbanların hisseleri, yedide birden az veya daha çok olarak belirlenmemelidir.”

Marketlerin kurban kolilerinde kg garantisi veriyorlar. Yani ortak olduğunuz hayvan diğerlerine göre daha ağır veya daha hafif olsa da fark etmez. Sizin alacağınız et miktarı belli. Hayvanın ağır olması durumunda, garanti edilen et miktarından sonra ortada kalan et, garanti edilen ağırlığın altında olan başka hayvan sahiplerinin kolilerine dağıtılıyor. Yani siz hayvanın yedide bir hissesinden daha az et almış oluyorsunuz. Sizin adınıza kesildiği iddia edilen hayvan ortalamanın üzerinde bir et verdiği için 7’ye değil 8’e bölünüyor. Bu ise ibadetinizin geçersiz olmasına neden oluyor.

Ortak olduğu hayvanın hissesi, garanti edilen ağırlığın altında olan kurban kolilerinde ise en az iki farklı hayvana ait et bulunuyor. Çünkü eksik olan ağırlık, eti fazla çıkan hayvanların parçalarından tamamlanıyor. Böylece eti başka hayvandan, ciğeri başka hayvandan, sakatatı başka hayvandan oluşan koliler meydana gelmektedir. Kurban kolisinde en az 2 çeşit hayvanın eti ile karşılaşan binlerce kişinin şikayetini internetteki şikayet sitelerinden görebilirsiniz. Ayrıca paketlemelerdeki yanlışlıklardan dolayı kolisinden sadece sakatat, sadece et veya sadece ciğer çıkan bir çok kişi bulunmaktadır.

3. Hayvanların Hisseleri Belirlenmeden Kesilmemesi Şartı;

“Vekâletle kurban kesen kuruluşların daha önce satın aldıkları hayvanları, hissedarlarını belirlemeden topluca kesmeleri caiz değildir.”

4. Hayvanın Tüm Etleri Hayvan Sahibine Ulaştırılmalı

“İlgili kuruluşlar, vekâletlerini aldıkları kişiler adına kesecekleri hayvanların tüm etlerini hissedarlara ulaştırmalı, bunların bir kısmını et reyonlarında satmamaları veya belirlenen kg. üzerindeki et miktarlarını bir araya getirerek yeni bir hisse oluşturmamalıdırlar.”

Biz de şu beşinci maddeyi eklemiş olalım.

Udhiyye Kurbanlarının kesimi, zamanla kayıtlıdır. Kurban Bayramı birinci gününden başlayıp, üçüncü günü veya (Şafii mezhebine göre) dördüncü günleri içinde kesilmelidir.

Kurban Bayramı birinci gününden önce udhuyye kurbanı kesilmesi caiz değildir. Kesilirse de kurban olmaz.

Bu şartlara bakılınca kurban kolisi alanlar, kurban kesmiş olmazlar, ancak et almış olurlar.

Vesselam.

Kaynak:

Diyanet İşleri Başkanlığı, Kurban Rehberi



Anahtar Kelimeler: Kurban Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER