Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Kur´an Lafzı ve Manasıyla Nazil Olmuştur

Mehmet GÜNDOĞDU(*)

Kur´an Lafzı ve Manasıyla Nazil Olmuştur

Rahman ve Rahim olan Allah´ın adıyla,

Allah´a hamd, Rasulüne salat, selam olsun. 

Kur´an; Lafzı ve Manasıyla Nazil Olmuştur

A-Tanımlar

Vahiy; Allah´ın peygamberlerine iletmek istediği mesajlarını, ya doğrudan doğruya yada Cebrail vasıtası ile bildirmesidir.

Vahy´i Metluv; Lafızlarla tilavet edilen, okunan vahiy.  Lafzan ve manen nazil olan Kur´an-ı Kerim´dir. 

Vahy´i Gayrı Metluv; Lafızları olmayan; Okunmayan, sadece manası olan vahiydir. Hadis-i Kudsi gibi. 

Kuran;?Hz. Muhammed´e (a.s.m.) vahyedilen, mushaflarda yazılan, tevatürle nakledilen ve tilâvetiyle taabbüd olunan muciz, Allah kelâmıdır.? (Cerrahoğlu, tefsir usulü, s,34) Lafızları ve manası ile nazil olmuş, Vahy-i Metluv´dur.

Hadis-i Kudsi; Manası Allah´a, lafzı Rasülullah´a aid sözler, fiil ve takrirleri (onayları)dır. Vahy-i Gayrı Metluv´dur.

Hadis; Lafzı ve manası, Rasülullaha aid olan söz, fiil ve takrirleri (onayları)dır.

Son zamanlarda bazı basın yayın organlarında, Kur´an-ı Kerim´in, lafızları olmaksızın manen nazil olduğu iddiaları yer almıştır.

Bu görüşte olanlar; ?Kur´an manadan ibarettir? diyorlar.  Vahy-i Gayrı Metluv olarak değerlendiriyorlar.

Kur´an-ı Kerim´i, Hadis-i Kudsi mertebesinde görüyorlar.

İmam-ı Azam´ın da (Fatiha´nın Farsça meali ile ibadet fetvasını örnek göstererek) bu görüşte olduğunu söyleseler de; İmam-ı Azam´ın, bu görüşünden döndüğü bütün alimler tarafından bilinmektedir. (bk. el-Alûsî, XIX/ 125-126.

Aslında bu iddialar ilk defa söyleniyor değildir. Geçmişte İslam filozoflarından bazılarının söylemeleridir. (Kur´an´ın ?mahluk´ mu? ?Gayri mahluk´ mu? tartışmalarından kaynaklanmaktadır.)

Bu görüşleri isabetli bulmayan Ehl-i Sünnet Alimleri; ?Kur´an, hem lafız, hem de  manadır? diyerek, bu yanlış ve şaz (istisnai) olan görüşü reddederek düzeltmişlerdir.

Bu konudaki kelam terminolojisini kullanarak, safi zihinleri bulandırmaktan kaçınmak ve konuya Diyanet İşleri Başkanlığımız, açıklık getirdiğinden;

Biz de Diyanet İşleri Başkanlığı, Din İşleri Yüksek Kurulu´nun yaptığı basın açıklamasını  naklederek konun doğru anlaşılmasına katkıda bulunmak istiyoruz.

B- ?Kur´an Lafzı ve Manasıyla Nazil Olmuştur

?Son zamanlarda Kur´an´ın mahiyeti ve Kur´an´da yer alan kıssaların gerçekliği konusunda kamuoyunda tartışmalara yol açan birtakım iddiaların ileri sürüldüğü görülmektedir. 

Söz konusu iddialara göre Kur´an´ın sadece manası bir öz olarak Hz. Peygamber´e indirilmiş, o da bunu kendi kültürünün kelimeleriyle söze dönüştürmüştür.

Diğer bir iddia ise, Kur´an kıssalarının tarihsel gerçekliğinin olmadığı, sadece bazı mesajların verilmesi için kurgulanmış anlatımlar olduğu şeklindedir.

 Bu iddialar, hem bizzat Kur´an-ı Kerim´in kendi ifadelerine, hem onu insanlığa duyuran Hz. Peygamber´in açıklamalarına, hem de tarih boyunca benimsenen İslam ilim geleneğindeki temel kabullere açık bir aykırılık taşımaktadır. 

Yüce Allah´ın bütün insanlığa gönderdiği son mesajı olan Kur´an-ı Kerim´de yer alan birçok ayet, onun bütünüyle yani hem manası hem de lafzıyla Yüce Allah´a ait olduğunu açıkça ortaya koymaktadır:

?Şüphesiz bu Kur´an, âlemlerin rabbi tarafından indirilmiştir. Onu, senin kalbine uyarıcılardan olasın diye apaçık bir Arapça ile Rûhulemîn indirmiştir. (Şuarâ 26/192-195),

?Şüphesiz bu Kur´an sana, hüküm ve hikmet sahibi, hakkıyla bilen Allah tarafından verilmektedir.? (Neml 27/6),

?İşte, sakınsınlar yahut hatırlamalarını sağlasın diye onu Arapça bir Kur´an olarak indirdik ve onda uyarılarımıza tekrar tekrar yer verdik.? (Taha 20/113),

?İşte sana, Ümmülkurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman ve hakkında asla şüphe bulunmayan toplanma gününün dehşetini haber vermen için böyle Arapça bir Kur´an vahyettik? (Şura 42/7)

Bu ayetler vahyin lafızlarının yani sözlerinin onu indiren Yüce Allah tarafından Arapça olarak belirlendiğini göstermektedir.

Kur´an´ın, gerek indiriliş keyfiyeti gerekse indirildiği lafız örgüsüyle ilgili bu doğrultuda pek çok ayet-i kerime ve hadis-i şerif bulunmaktadır. Nitekim İslam ilim geleneğinin temel kabulleri doğrultusunda Müslümanlar da tarih boyunca böyle inanmışlardır.

Kur´an´ın lafız değil sadece mana ve mefhum olarak indirildiğine delil olarak ileri sürülen ?O Kur´an, şüphesiz öncekilerin kitaplarında da vardır.? (Şuara 26/196), 

?Bunlar önceki kitaplarda, İbrâhim ve Mûsâ´nın kitaplarında da vardır.? (A´la 87/18) ayetleri Kur´an mesajlarının özü olan tevhid ilkesinin önceki kutsal kitaplarda da bulunduğunu bildirmektedir.

İnzal aşamasında Kur´an´ın lafzı ve manası üzerinde Hz. Peygamber´in herhangi bir tasarrufunun kesinlikle söz konusu olamayacağı hususu da birçok ayette belirtilmiştir: 

?Kendilerine âyetlerimiz açıkça okunup anlatılınca bizimle karşılaşacaklarına inanmayanlar, ?Bundan başka bir Kur´an getir veya bunu değiştir??dediler. Onlara şöyle de: ?Onu kendiliğimden değiştirmeye hak ve yetkim yoktur, ben ancak bana vahyedilene uyuyorum. Eğer rabbime itaatsizlik edersem şüphesiz dehşetli bir günün azabından korkarım.? (Yunus 10/15),

 ?Sen onlara bir ayet getirmediğin vakit, ?Onu da derleyip toplasaydın ya!´ derler. De ki: ?Ben sadece rabbimden bana vahyedilene uyarım. İşte bu Kur´an, rabbinizden gelen kanıtlardır, inanan bir topluluk için hidayettir, rahmettir.? (A´raf 7/203)

Yukarıdaki ayetler bu gerçeği ifade etmektedir.

Şu ayetler ise Hz. Peygamber´in, Kur´an´ın lafızlara dökülmesi konusunda hiçbir rolünün olamayacağı hususunda çok açıktır: 

?Eğer peygamber bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı, elbette onu kıskıvrak yakalardık, sonra onun can damarını koparırdık. Hiçbiriniz buna mâni olamazdınız.? (Hakka 69/44-47), 

?Vahyi tam alma telâşı yüzünden dilini kımıldatma. Onu zihninde toplayıp okumanı sağlama işi bize aittir. O halde onu okuduğumuz zaman sen onun okunuşunu takip et. Sonra onu anlatmak elbette bize aittir.? (Kıyâme 75/16)

Bu ayet-i kerimeden vahyin indirilişi sırasında Hz. Peygamber´in, ayetleri ezberlemek için bir çaba içerisine girdiği anlaşılmaktadır. Bu durum, ayetlerin lafız ve manasıyla kendisine nazil olduğunu göstermektedir.

Hal böyleyken Kur´an´ın sadece mana olarak nazil olduğu, lafzının ise Hz Muhammed´e ait olduğu şeklindeki bu şaz görüş, hiç bir İslam mezhebi tarafından kabul edilmemiştir.

Bu görüşlerin bazı kitaplarda yer alması bunların benimsendiği anlamına gelmez. Nitekim İmam Matüridî, bu şaz görüşü Te´vilâtü´l-Kur´an adlı tefsirinde eleştirmiş, reddetmiş ve Kur´an´ın hem lafız hem de mana olarak Allah tarafından Cebrail vasıtasıyla Hz. Muhammed´e indirildiğini net bir şekilde ifade etmiştir. (I, 74; III, 121, 541)

Kur´an kıssalarının gerçekliği olmayan kurgusal anlatılardan ibaret olduğu iddiasına gelince, bu yorum da yine bizzat Kur´an´ın kendi ifadelerine ters düşmektedir. Zira Kur´an-ı Kerim, kendisinin anlattığı kıssalar için dile getirilen ?öncekilerin masalları/uydurmaları? nitelendirmesini birçok ayetinde reddettiği gibi (Furkan 25/5-6; Nahl 16/24-25; Kalem 68/15-16) yine pek çok ayetinde anlatılanların ?gerçek ve yaşanmış? olduğunu vurgulamıştır: 

?Bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem´i kim himayesine alıp koruyacak diye kalemlerini (kur´a için) atarlarken sen yanlarında değildin. (Yine bu konuyu) tartışırlarken de sen yanlarında değildin.? (Al-i İmran 3/44),

?İşte bu (kıssa), gayb haberlerindendir. Onu sana biz vahiy yolu ile bildiriyoruz. Yoksa onlar tuzak kurarak işlerine karar verdikleri zaman sen onların yanında değildin.? (Yusuf 12/102),

?Biz sana onların (Ashab-ı kehf´in) haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.? (Kehf 18/13) 

Kur´an´ın bu apaçık beyanları da gösteriyor ki, Kur´an-ı Kerim hem lafzıyla hem de manasıyla Yüce Allah´ın katındandır ve her şeyiyle O´na aittir. Anlatılan kıssalar da gerçekten yaşanmış olaylara aittir ve gayb haberleri olarak vahyedilmiştir. 

Sonuç olarak Kur´an-ı Kerim, lafız ve manasıyla Allah´ın kelamıdır. Allah´ın koruması ile tek harfi bile değişmeden günümüze kadar gelmiştir ve kıyamete kadar da baki kalacaktır.  

Nitekim geçmişten günümüze dünyanın her tarafındaki Mushafların hiçbirinde herhangi bir farklılığın olmaması da bu hakikatin ve mucizenin en somut göstergesidir.

Hz. Peygamber´den bu tarafa mucizevi bir şekilde Müslümanların zihninde yer etmiş olan Kur´an-ı Kerim´in lafız ve manasıyla Allah´ın kelamı olduğu hususunda tereddüt uyandırabilecek söylemlerden uzak durmak bütün Müslümanların ortak sorumluluğudur?. 19 Aralık 2018

Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı

______________________

(*) Emekli Müftü



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER