Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

KEMAL KILIÇDAROĞLU 'YENİ CHP'Yİ KARAR YAZARLARINA ANLATI: DEĞERLER ÜZERİNDEN RÖVANŞ ASLA DÜŞÜNMEYİZ

“İnsanların değerleri üzerinden rövanş olmaz” diyen Kılıçdaroğlu, Karar yazarları Ahmet Taşgetiren, Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’un sorularını yanıtladı.

KEMAL KILIÇDAROĞLU

Ahmet Taşgetiren: Ana muhalefet lideriyle memleketi konuşalım istedik. Belki farklı iklimlerden geliyor olsak da konuşulabileceğini göstermek açısından da önemli diye düşünüyorum. Sıcak mevzudan başlayalım. Harekât başladı dün...

Yıldıray Oğur: “İçimiz yana yana tezkereye evet diyeceğiz” dediniz, neden içiniz yana yana?

Kemal Kılıçdaroğlu: En baştan beri Türkiye’nin Ortadoğu bataklığına girmesini istemiyordum. Bunu defalarca dile getirdim. Çünkü Arap dünyasının kendi içerisindeki çatışmalara, kendi içindeki kavgalara Türkiye’nin taraf olması doğru değil. Türkiye’nin Arap dünyasının sorunlarının çözümünde başvurulacak makam olması lazım. Bugüne kadar hep öyle oldu. Yani Irak ile İran arasında süren ve üstelik uzun yıllar devam eden bir savaşta iki ülkenin de güvendiği ortak ülke Türkiye’ydi. Dolayısıyla savaşın bitmesi konusunda iki tarafa eşit mesafede olan bir Türkiye görünümü veriyordu ve iki ülke de güven duyuyordu. Biz Suriye’nin içişlerine müdahale ile farklı bir pencere açtık Arap dünyasında. Bu doğru değildi. Orada demokrasinin eksikliğinden söz ediliyordu ama Suriye’nin içişlerine müdahale etme gibi bir sürece Türkiye sokulmamalıydı. Bu nedenle bir rahatsızlığım vardı öteden beri. Ama mademki iş bu noktaya geldi ve başka çare kalmadı. Yani içimiz yana yana biz buna “Evet diyeceğiz” dedik. Evet dememizin bir diğer nedeni de Afrin’de ve İdlib’te yaşananlar. Afrin’de özellikle bazı sivil toplum örgütleri Suriyelilere o kadar güzel hizmetler veriyorlar ki. O çalışmalardan haberdarım. Tabi onlar bizim askerlerin sağladığı güvenlik sayesinde veriyorlar o hizmetleri. HAYAD bunlardan birisidir. Olağanüstü güzel sağlık hizmetleri veriliyor kadınlara, çocuklara. Eğitim hizmetleri veriliyor. Dolayısıyla askerimizin oradan çekilmesi, o bölgenin tekrar terör örgütlerine teslimi anlamına gelir. Biz, o nedenle baştan daha öncekilere de “Evet” dedik. Buna da “Evet” dedik. Ama bir an önce eğer Suriye hükümetiyle oturur konuşur anlaşırlarsa Türkiye daha güvenle geriye çekilir. O bölgeler terörden arındırılmış olur. Türkiye kendi istediklerini bir anlamda onlara aktarmış olur diye düşündük. Ama olmadı.

Ahmet Taşgetiren: Harekâtla ilgili kaygılarınız var mı?

Kılıçdaroğlu: Harekatla ilgili şöyle; şu aşamada bir kaygı taşımıyorum. Nedeni de şu; ABD ile yapılan bir anlaşma ile limitleri ya da sınırları çizilmiş belirlenmiş bir çerçevede bir harekatın yapıldığı şeklinde güçlü bir karine var hepimizin önünde. Dolayısıyla hani gözü kapalı bir alana girilmiyor. TSK’nın rahatlıkla belli bir alanı kontrol edebilecekleri bir süreci yaşıyoruz. O nedenle böyle ciddi bir endişeyi, harekât bağlamında taşımıyorum.

Elif Çakır: Peki bu bir çelişki değil mi? Başından beri yanlış bulduğunuz Suriye politikasında iş bu noktaya geldi. Çelişki barındırmıyor mu içiniz acıyor da olsa destek vereceğiz demeniz?

Kılıçdaroğlu: Çelişki barındırmıyor. Şöyle barındırmıyor; Sonuçta sorunlu bir alandayız. Ve o sorunlu alanda bizim askerlerimizin güvenliği altında sorunları hafifleten bazı çalışmalar var. Biz bu çalışmalara, yani birden bire çekilse oradan asker, o Suriye halkına verilen hizmetler ya aksayacak veya oralara terör tekrar gelip egemen olacak. Biz bu bağlamda destek veriyoruz zaten hiçbir tereddüt yok. Destek de verdik en baştan beri de.

Taşgetiren: Askerimizin ne kadar kalacağı yönünde bir süre öngörüyor musunuz?

Kılıçdaroğlu: Bu sadece bizim düşünmemiz gereken bir olay olmanın çok ötesinde. AB’nin ABD’nin, Rusya’nın, Arap dünyasının da merak ettiği bir soru bu. Yani girdiniz buradan ne zaman çıkacaksınız. Türkiye’nin teröre karşı önlem alması en doğal hakkı… Ancak ben Türkiye’nin bir an önce Şam yönetimiyle işbirliği yapıp süratle o bölgeden çekilmesini arzu ederim. Suriye’nin güvenliğini Suriye halkı sağlamalı. Suriye’nin ordusu sağlamalı. Bizim insanlarımızın bizim askerlerimizin burnu kanamamalı, şehitlerimiz gelmemeli. Düşündüğüm nokta bu. Eğer biz Türkiye’nin de terör grubu olarak tanımladığı gruplarla bir mücadele gerekiyorsa o mücadeleyi Suriye ordusu yapmalı. Gerekiyorsa Rusya nasıl destek veriyorsa, Türkiye de Suriye ordusuna destek vermeli. IŞİD ile, PYD ile, HTŞ ile, başka terör örgütleriyle Suriye Ordusu mücadele eder. Çünkü BM’nin ya da Suriye hükümetinin terör örgütü olarak gördüğü ve bizim de terör örgütü olarak gördüğümüz ve bizi de rahatsız eden bütün unsurlara karşı, Suriye yönetimine demeliyiz ki, “Bunlar bizi rahatsız ediyor, bunlarla önce mücadele edeceksin, bizim sınırlarımızdan bunları tamamen temizleyeceksin.” Biz bu sözü almalıyız. Bunun anlaşmasını Suriye yönetimiyle yapmalıyız. Bu sadece bugün için değil, Türkiye’nin geleceği açısından da çok önemli olacak. Türkiye’nin geleceği açısından da en azından Suriye bağlamında terörle mücadeleden büyük ölçüde kurtulmuş olacağız. Bu sözleşmeye Rusya da dahil edilebilir. ABD de arzu ediyorsa dahil edilebilir. Dolayısıyla bölge bir anlamda terörden arındırılmış olur. Ancak Türkiye bağımsız ve kendi özgür iradesiyle dış politika üretemiyor. Dış politikayı hep egemen güçlerin gölgesinde yapıyor ve yürütüyor. Bizi zaten rahatsız eden ve Ortadoğu bataklığına sürükleyen ana unsur da bu. Kendi özgür irademizle, kendi tarihsel birikimimiz ve kültürümüzle Ortadoğu’ya bakışımızla, tarihteki Ortadoğu’ya bakışımızla aynı rotayı izleseydik, bugün Ortadoğu bataklığında Türkiye olmazdı. Türkiye daha farklı bir konumda, Ortadoğu’da var olan sorunları çözen başvurulan sözü dinlenen bir ülke konumuna gelirdi. Bugün Türkiye büyük ölçüde Ortadoğu’dan ve Arap dünyasından dışlanan bir ülke konumuna geldi. Beni rahatsız eden de bu zaten. Oysa bizim Arap dünyasıyla Ortadoğu ile tarihsel bağlarımız var, kültürel bağlarımız var, inanç bağlarımız var. Etnik bağlantılarımız var. Akrabalık ilişkilerimiz var. Biz bütün bu ilişkileri bir anlamda tarihsel kazanımlarımızın bir sonucu olarak elde etmiştik. Bu kazanımlarımızı şu anda tümüyle yok etmiş durumdayız.

Devamı >>>



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER