Ruşen Çakır, “Cemaatlerin ipiyle kuyuya inilir mi?” başlıklı yayında, MHP’nin dile getirdiği yeni paralel yapı iddiasını ve bunun devlet içindeki yansımalarını detaylıca ele aldı.
Taner Akçam, yeni açılım sürecini II.Tanzimat olarak değerlendirip, eğer Erdoğan’ın ve “imtiyazlı(beyaz) Türklerin” sürece yönelik itirazları ağır bastığı takdirde,açılımın, aynen I.Tanzimat gibi başarısız olabileceğini belirtiyor
İlhami Güler, perspektif.online’da “Türkiye’nin Şirazesi” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
CHP Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, T24’te “Yeni Dünya Düzenine Doğru…” bir yazı kaleme aldı. Adı geçen yazıyı alıntılıyoruz…
Eğitimci yazar Ahmet Örs, görünürde ABD’nin müttefiki olup onun askeri üssüne ev sahipliği yapan Katar’ın, ABD’nin onayıyla İsrail tarafından Hamas gerekçesiyle” vurulması üzerinden bir değerlendirmede bulunuyor.
perspektif.online yazarlarından Menekşe Tokyay, gündemde olan “şuça itilmiş çocuklar” konusunda, Finlandiya’da uygulanan ve olumlu sonuçların elde edildiğini belirttiği yöntem hakkında bir değerlendirmede bulunuyor.
Ersin Tek, değişimden kaçışın olmayacağını. statükoya yaslanan, korkular üzerine kurulu hiçbir yapının kalıcı olamayacağını ve siyasette asıl sınavın, değişimi bir kriz değil, bir fırsat olarak görebilmek olduğunu belirtiyor.
Yusuf Manav, Sevan Nişanyan’ın, “Basit Türkiye Tarihi” adlı eserini değerlendirdi.
İslam Özkan yazdı:
Galip Dalay ve Dinp Patti Djalal’ın, perspektif.onlina’da birlikte kaleme aldıkları “Küresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor” başlıklı bir makale kaleme aldılar. O makaleyi iktibas ediyoruz…
İsrail'in 9 Eylül'de Katar'ın başkenti Doha'da düzenlediği Hamas'a yönelik saldırı; Türkiye'nin Katar'la ile özel ikili ilişkileri ve Hamas'la düzenli temasları ile bölgede gerilimin artması açısından önem taşıyor.
Hayati Esen yazdı;
Nuh Arslantaş, dünyada ve İslam dünyasında sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı mücadele eden şahıs ve hareketlerden yola çıkarak, Sumud’un, Filistin halkı için var olan önemine değiniyor.
Eğitimci yazar Abdülbaki Değer, Cumhuriyetten buyana eğitimde paradigmatik bir değişimden ziyade, o da okulu, mevcut yapıyı korumaya çalışan bir kurum olarak bütüne dokunmayan müfredatta bazı değişikliklere gidildiğini belirtiyor.
İlhami Güler, felsefi bir temeli bulunan nihilizmin (hiççilik) temelinde insanın Allah’ı unutma durumunun olduğunu, “onun da” unutulduğunu ve bu durumun, insanın hayatına etki ettiğini belirtiyor.
Kadir Canatan, Siyonizm konusunda, İngilizce ve Türkçe literatüre vurgu yapıyor; ilkinde birincil belge ve bilgiye, diğerinde ise büyük oranda Osmanlı üzerinden bölgesel siyasete yer verildiğini belirtiyor.
Kamil Ergenç Yazdı:
İlhami Işık, iktidar medyasında sürece dair beliren negatif görüşlerle birlikte, iktidarın yolsuzluk olayları üzerinden kalıcılaşma çabaları ve demokratik anlayışın baskılanmasına rağmen, sürecin devam edeceğini belirtiyor.
Mümtaz’er Türköne yazdı:
Yunus Emre Erdölen, Gzaze’ye varacak olan Sumud filosunda, Malezyalı “mağdur edilmiş” siyaseti kimliğiyle Enver İbrahim’le birlikte, epey kişinin bulunduğunu, ama Tunus’ta hapiste bulunan Gannuşi’nin bulunamadığını belirtiyor.
Mesut Yeğen yazdı:
Marmara Ünv Psikoloji bölümü Öğr. Gör. Fatma Tuba Yaylacı, İsrail’in, Filisrin’de uyguladığı “daha az çocuk, daha az kadın ve “ölmeleri gereken” erkek unsuru üzerinden, çocukların insanca yaşamasının engellendiğini belirtiyor.
Vahap Coşkun yazdı:
Hayati Esen, “devlet kurma” bağlamında, onun, yani devletin medeniyete evrilip yeni bir çehreye kavuşması için “hafıza, adalet ve özgürlüğün” kendi asliyetini, “yeniden” kazanması gerektiğini belirtiyor.
Çağatay Anadol, t24.com.tr’de “İskân” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Ersin Tek, kapitalist ilişki açısından önemli bulunan ulus-devletin, aynı zamanda insanlara bir aidiyet durumunun da sunduğunu, ama bunun yanında onun birçok olumsuzluğunun da göz ardı edilemeyeceğini belirtiyor.
Çalıştaya katılan deneyimli gazeteci Ruşen Çakır yayımladığı bir video ile çalıştaya ilişkin izlenimlerini paylaştı: “Çok tartışmalı ve doyurucu bir toplantıydı” Mehdi Eker’inde toplantıda konuşmasını Kürtçe yaptığı belirtiliyor.
Yıldıray Oğur, “kayıp imam” olarak da tanınan ve 1978’de bir Libya ziyareti sırasında kaybolduğu (ya da öldürüldüğü) düşünülen Lübnanlı İmam Musa Sadr’ın, “ortaya çıkabilecek olan” akıbetine vurgu yapıyor.
Dünya Alem’in Erdoğan-Bahçeli, Öcalan-DEM çatışması başlıklı videosunda gazeteci İslam Özkan araştırmacı ve yazar Mehmet Sabri Akgönül ile değerlendirdi.