Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Kanal İstanbul Projesi’nin Yap-İşlet-Devret Modeli kapsamına alınmasının Anayasa’ya aykırı olmadığına karar verildi..

CHP’nin yaptığı başvuruyu değerlendiren Anayasa Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi’nin Yap-İşlet-Devret Modeli kapsamına alınmasının Anayasa’ya aykırı olmadığına karar verdi.

Kanal İstanbul Projesi’nin Yap-İşlet-Devret Modeli kapsamına alınmasının Anayasa’ya aykırı olmadığına karar verildi..

CHP’nin yaptığı başvuruyu değerlendiren Anayasa Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi’nin Yap-İşlet-Devret Modeli kapsamına alınmasının Anayasa’ya aykırı olmadığına karar verdi.

Konuya ilişkin Yüksek Mahkeme’nin açıklaması şöyle: Dava konusu kuralda; kamu kurum ve kuruluşlarınca yap-işlet-devret modeli çerçevesinde yaptırılabilecek yatırım ve hizmetler sıralanırken Karadeniz-Marmara Kanalı Projesi (Kanal İstanbul) ve benzeri su yolu projeleri de kapsama alınmıştır.

İptal Talebinin Gerekçesi

Dava dilekçesinde özetle, Kanal İstanbul’un öngörülen planı itibarıyla çevre, doğa ve insan yaşamı üzerinde olumsuz etkileri olacağı, projenin hayata geçirilmesinde üstün kamu yararı bulunmadığı ve projenin çevrenin korunmasına ilişkin uluslararası yükümlülüklere uygun olmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa’nın 47. maddesinde yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleriyle gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabileceğinin veya devredilebileceğinin kanunla belirleneceği ifade edilmiş, bu yatırım ve hizmetlerin hangi usul veya yöntemle ve ne tür özel hukuk sözleşmeleriyle gördürüleceğinin belirlenmesi hususunda herhangi bir sınırlama getirilmemiştir.  

Dava konusu kuralla Kanal İstanbul ve benzeri su yolu projelerinin yap-işlet-devret modeli çerçevesinde sermaye şirketlerinin veya yabancı şirketlerin görevlendirilmesi suretiyle gerçekleştirileceği hükme bağlanmıştır. Projelerin hangi yöntemle gerçekleştirileceğinin ve buna ilişkin sözleşme usul ve esaslarını belirleme yetkisinin anayasal güvenceler gözetilmek kaydıyla kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında bulunduğu açıktır.

Kural, özel sektörün kaynak ve sermayesinden yararlanılmasının anayasal olarak sınırlandırıldığı bir alanda düzenleme yapmamaktadır. Bu bağlamda Kanal İstanbul ve benzeri su yolu projelerinin büyük finansman ve ileri teknoloji gerektirmesi hâlini gözönüne alan kanun koyucunun bu projelerin ileri teknolojiye, günümüz ihtiyaç ve şartlarına uygun şekilde hızlı, etkin ve verimli bir biçimde gerçekleştirilebilmesini, projelerde özel sektörün tecrübe ve sermayesinden faydalanılmasını, proje maliyetlerinin düşürülmesini amaçladığı anlaşılmıştır. Bu amacın kamu yararına aykırı bir yönü yoktur.

Reklam

Dava dilekçesinde, Kanal İstanbul’un çevre üzerindeki olumsuz etkileri sebebiyle Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de kuralda sadece anılan projenin gerçekleştirilebilmesi hususundaki yöntem belirlenmiştir. Kural; projenin çevresel etkilerinin ortaya konulmasını, bu yönde gerekli çalışmaların yapılmasını, çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin önlenmesi için zorunlu, etkili ve işlevsel tedbirlerin alınmasını engelleyen bir ifade ve içerik taşımamaktadır. Kuralın projenin gerçekleştirilmesi bakımından çevrenin korunmasına yönelik anayasal ilke ve kurallara uygun hareket edilmesi zorunluluğunu ortadan kaldıran bir yönü de bulunmamaktadır.

Ayrıca su yolunun oluşturulduğu imar planına karşı idari yargı mercilerinde dava açılmasına da herhangi bir engel yoktur.

Bu itibarla Kanal İstanbul ve benzeri su yolu projelerinin gerçekleştirilme yönteminin belirlenmesinin kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında olduğu değerlendirilmiş ve kuralın kamu yararı dışında bir amaç gözettiği saptanmamıştır. Açıklanan nedenlerle Anayasa’ya aykırı bulunmayan kuralın iptal talebinin reddine karar verilmiştir.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER