Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

“Kalmadı Artık Dağlara Yaslandığımız Akşamlar”

Yazar Hüseyin Akın, birkaç gün önce vefat eden şair ve fantastik çocuk kitapları yazarı Mevlana İdris Zengin ile ilgili şahitliğini dile getiriyor.

“Kalmadı Artık Dağlara Yaslandığımız Akşamlar”

-Şair Dost Mevlâna İdris’in Ardından-
Şair Mevlâna İdris dostumuz Hakk’a yürüdü. Ölüm haberini almadan daha üç beş saat önce iyiye gittiği haberi gelmiş nasıl sevinmiştik. Mustafa Ruhi Şirin ağabey saat başı takipteydi. Bütün sevenleri gibi duaya durmuştuk. Onu Mevla bizden daha çok seviyor olmalı ki yanına aldı. Mekânı cennet olsun.

Mevlâna’nın ismini kendisi ile tanışmadan çok önce tanımıştım. Kendisi de rahmetli olan ağabeyi Mehmet Ali Zengin (Nedim Ali) ile İkindi Yazıları dergisi vesilesiyle mektuplaşıyorduk. Rahmetli Nedim Ali bir mektubunda üç kişi ile tanışmamı tavsiye ediyordu: Mevlâna İdris (kardeşi), Kemal Sayar ve Şaban Abak. Yanlış hatırlamıyorsam bu üç güzel adam o zamanlar Kumkapı’da bir öğrenci evinde birlikte kalıyorlardı. Fırsat bulup o vakitler bu tavsiyeyi gerçekleştiremedim. Fakat İkindi Yazıları dergisinden de şiirlerini okuduğum bu şairlerle farklı zamanlarda çeşitli vesilelerle tanışmıştım.

Mevlâna İdris mümkün mertebe az konuşan biriydi, ama sessizliği hiçbir zaman rahatsız edici değildi. Kaybettiğimiz çocukluk günlerinin saadetini yaşatan şiirler yazardı. En son ÇETO dergisi ile bir gökyüzü sofrası sermişti önümüze. Ne mutlu ki bu dergide yazmak da nasibimizde varmış. “Ölümler ölümlere ulanmakta ustadır / Hayat ki bir başka hayata karşı” demişti sevgili şairimiz İsmet Özel. Asım Gültekin, Bülent Parlak, Hayrettin Orhanoğlu derken ölüm gelip yine bir şairimize -Mevlâna İdris’e- ulandı.
Bu lugazın sırrını çözmek kolay değil! Galiba yine İkindi Yazıları dergisinde yayımlanmıştı, Mevlâna İdris dostumuzun -Kuş Renkli Çocukluğum isimli- şu şiiri peşimizi hiç bırakmadı:

“Dinle Gambito / söyleyeceklerim var / Kalmadı artık / Dağlara yaslandığımız akşamlar / Babamızın dönmesini beklerken / İşaretlediğimiz zamanlar / Kalmadı kalmadı / Pencereden bizi gözetleyen ağaçlar / Şimdi saklanmıştır bütün kapılar Gambito / Üşüyoruz kimseler aldırmıyor / Ellerimiz sevgili ellerimiz / Onlar bile yabancı / Hey Gambito biz kimiz / Seni alıp giden / Beni alıp giden / Kim böyle her akşam?”
Başta ailesi ve yakınları olmak üzere hepimizin başı sağ olsun. Mekânı cennet olsun!

“İYİ ŞEYLER VE SONSUZLUKLAR”

“Yağmurlu ve soğuk bir günde kırmızı pardösülü bir adam evinden çıkarak bir alışveriş merkezine gitmek üzere yola çıktı. Kendisine bir akıllı telefon almak istiyordu. Önceki akşam eski telefonun ekranı kendiliğinden yanıp sönmeye başladığında almıştı bu kararı.

Yolda yürürken düşünüyordu: Acaba, artık bir telefonu olmadan yaşamayı denese başarabilir miydi bunu? “Sanmam” dedi kendi kendine. “Çünkü… Ne bileyim işte” dedi yine kendi kendine: “Olmaz işte.”
***
“Gece uyurken kendisini oraya buraya yeni şifreler yazarken gördü rüyasında. Kan ter içinde uyanıp az önce yazdığı şifreleri silmek istedi. Ama ışıkları yakıp üstündeki pijamaları görünce kendi kendine gülerek yatağına geri döndü. Fakat bir yandan da şöyle düşünüyordu: “Ya şifrelerimi yazarken bir gören olduysa!” Çünkü hep duymuyor muydu her yerde kameraların olduğunu, herkesin hep izlendiğini! Belki de bu bir yalandı ama ya doğruysa!”
***
(Devamı gelecek sayıda)
Not: Yukarıdaki pasajlar merhum Mevlâna İdris dostumuzun MIZMIZ dergisinin son sayısında (18. sayı) en son yazdığı “İyi Şeyler ve Sonsuzluklar” adlı yazısından alınmıştır.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz