Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

İslam Birliği ve Ortadoğu Ülkelerinin Dağınıklığı

Şakir Diclehan Yazdı;

İslam Birliği ve Ortadoğu Ülkelerinin Dağınıklığı

Geçmişten zamanımıza dek süren “İslam Birliği” tezi, tarihte bir türlü gerçekleşmemiş ve günümüzde de güncelliğini hala korumayı sürdürmektedir. Şu anda 88 yaşında olan son devrin büyük düşünür- şairi Sezai Karakoç, Yüce Diriliş Partisi’nin Kurban Bayramı kutlaması dolaysıyla yayınladığı mesajda, özellikle bu konu üzerinde durmuş ve birliğin önemine işaret etmeyi bir görev telakki etmiştir.

Karakoç’a göre: “Geçmişte, Doğu ve Batı, imparatorluk olarak anılan büyük devletlerce yönetildi… Çin, Mısır, Roma gibi… Bunlara karşı, müminler, Hazret-i Süleyman zamanında en güçlü dönemini yaşayan bir devletle bağımsızlıklarını korudukları gibi, daha sonra da, Peygamber Efendimizin kurduğu, halifelerinin devam ettirdiği, Miladi: 1918 yılına kadar sürüp gelen büyük devletlerle esarete düşmemişler, kendi hayat ve varlıklarını korumuşlardır.” Şurası bir gerçektir ki, İslâm dünyası, yüz yılı aşkın bir zamandır dağınık ve sahipsizdir. Her türlü saldırıya uğramış, başlarına gelmeyen felâket kalmamıştır. Halen, en acı şekilde, istilâ, işgal, yakıp yıkma, yok etme, çökertme saldırılarıyla boğuşup durmaktadır.

Karakoç: “Bugün, 57 devletin birliği olan İSLÂM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLÂTI’nı, kendi düşünce, inanç ve isimlendirmelerimizle, bir nevi İSLÂM BİRLEŞMİŞ MİLLETLER TOPLULUĞU, 10 devletin kurduğu EKONOMİK İŞBİRLİĞİ TEŞKİLÂTI’nı da, bir nevi İSLÂM GÜVENLİK KONSEYİ, gücü yapmalıyız. Elbette bugünkü statüleriyle değil, değişmiş tüzük ve programlarıyla. Unutmayalım ki, BAĞDAT PAKTI’nı küçülte küçülte önce CENTO, sonra RCD, daha sonra da ECO yapmışlardı.”

Bugün sadece ekonomik bir birlik olan bu oluşumu, askerî ve siyasî bir güç haline getirmek gerekmektedir. Böylece, Doğu ve Batı arasında, dünyanın orta kesiminde, insanlık için kalıcı bir barış ve güvenlik gücü doğmuş olacaktır. Müslümanlar, kendilerini doğudan, batıdan, kuzeyden gelen tasallutlardan kurtaracakları gibi, insanlığın felâketi olacak olan korkunç Doğu-Batı nükleer savaşını da önlemiş olacaklardır.

Müslümanların dirilip, geçmişte olduğu gibi birliklerini kurup, kendi güvenliklerini ve onunla birlikte dünya barışını da teminat altına almadıkları takdirde, insanlık için büyük tehlike mevcut olacaktır. Batı ile Doğu arasında çıkacak bir savaş, insanlığı yeniden taş devrine döndürecektir. Taş üstünde taş kalmayacaktır. Bugün, batıdaki ve doğudaki büyük devletleri yöneten gizli-açık güçlerde sağduyudan, temkinden eser bulunmadığından, geleceği karartan bir görünüş, insanları umutsuzluğa düşürmektedir.

Karakoç’a göre: “Umut, İslâm’da ve uyanıp dirilirsek, biz Müslümanlardadır. İnancımızla, ibadetlerimiz ve ahlâkımızla, üstün bilinç, köklü düşünce ve doğurgan atılımlarımızla İslâm’ın yeniden dirilişini gerçekleştirecek yeni bir çağ açmalıyız.”

Bu düşünceler, oldukça yararlı, orijinal ve hemen eyleme dönüştürülmesi gereken dikkate değer görüş ve önerilerdir. Ancak tarihe baktığımız zaman, bu tür düşünceler, ta 19. asra kadar gitmektedir. Bu düşüncelerin fikir babası Cemaleddin Afgani, siyaset alanında da, etrafındaki Müslüman bilgin, şair ve düşünürlere kulak tıkayan ve sadece kafasındaki düşüncelerin uygulayıcısı olan Sultan II. Abdülhamit’tir. 

Şu anda iktidarda bulunan Parti’nin eline çok büyük fırsatlar geçmişti. Ancak ırkçı bir partiyi yedeğine alarak, İttihat ve Terakki felsefesinin düşüncelerini uygulama alanına aktaran iktidarın, bu zihniyet tarafından yönetildiği için,  ülke için hayırlı olan düşüncelere pek fırsat bulamamıştır ne yazık ki… 

Batı’nın özgürlük, yaratıcılık ve demokrasi iddialarının aksine, Kapitalizm, ezen-ezilen düzeninde geniş insan kitlelerinin buna uyum sağlayan bir yapıda olmasını istiyor. Ne Doğulu kalabildik ve ne de Batılı olabildik aslında… Yeni bir insan tipini oluşturmadığımız ve Lider ülke olmadığımız için tökezleyip kalıyoruz ve yerimizde sayıp duruyoruz.

İktidar, büyük düşünen ve büyük düşünceler ortaya koyanlara kulak vermeli, günü birlik kısır tartışma ve polemiklerden kurtarmalıdır kendisini… Bunun için, nefret ve ötekileştirme dil ve üslubunu terk ederek evrensel bir anlayışla insanları kucaklamalı ve bunu fiilen göstermelidir.

Kaynak: Farklı Bakış



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz