Babam Osman Eskicioğlu’nun vefatının ikinci yılında aynı aydayız. Yalnız kalmaması için validemi (Aynur Eskicioğlu) Almanya’ya davet ettim ve sağolsun geldi. Çarşamba günü birlikte kahve içerken Ali Babacan Deva Partisi’nin tanıtım toplantısını başlıyordu. Kahvelerimizi yudumlarken izlemeye başladık ve Ali Babacan partinin hedeflerini sıralıyordu. Birden Aynur Hanım şu bilgiyi verdi: ‘Ali Babacan’ın halası da başörtüsü için mücadele eden ilk kişiydi’. Çok haber olmadığı için ben de bu bilgiye vakıf değildim ve hemen araştırdım. Evet, Hatice Babacan başörtüsü mücadelesi veren ilk insandı.
Kimileri cahil cesaretiyle hemen Ş. Yüksel Şenler’den dem vurmaya çalışmak isteyebilirler. Bu kişi ortaokulu yarıda bırakmıştır ve üniversitelerdeki başörtüsü mücadelesiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. 1965 yılında tesettüre girmiş Kıbrıs’lı bir ailenin çocuğudur ve ülkenin dört bir yanında konferanslar vermeye başlar!
Hatice Babacan ise Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğrencidir. Türkiye’de üniversite çevresinde ilk başörtüsü mücadelesini veren de kendisidir.
Konuyla ilgili haberlere göz atarken çok ilginç yazılarla da karşılaştım ve hepsini de not ettim.
Perşembe günü de bir akrabamın mesajı ile irkildim. Yaşadığımız şehri ve mahalleyi tanıyan bu akrabam, internette dolaşan etiketi bana göndererek hayat dersi vermeye çalışmış. İftiraya, yalana ve haksızlığa kayıtsız kalamazdım ve kalmadım.
Ne mi yaptım?
Bu etkiletlerde geçen isimleri validem de İzmir Akevler Sitesi’nden yaklaşık 50 yıldır tanır. Kimlerden bahsediyorum?
İsterseniz ben direk bu etiketi aktarayım:
‘Fehmi Koru’nun kardeşi Ali Naci Koru’nun eşi Canan Koru, Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül ile kardeş çocukları. Fehmi Koru’nun karısı, Ali Babacan’ın halası olur. Ali Babacan’ın halası, Yahudilerin mezarlığı, Bülbülderesi mezarlığına defnedilmiştir. Anladınız mı şimdi. Bu ülkede tesadüfe yer yoktur…’
Naci Abi demekte bir beis görmüyorum. Eşi Canan abla da sanırım beni bebekliğimden tanır.
Validem Aynur Hanım da bu isimleri, dediğim gibi, yaklaşık 50 yıldır tanır.
Sesli mesajla bu akrabama işin aslını aktardım ve Aynur hanım da açıklama yaparak gerçeği ifade etti:
‘Naci’nin eşi Canan ve Hayrünnisa Gül kardeş çocukları değil.
Fehmi Koru’nun eşi Nebahat Koru’dur ve o da Adil Düzen’in mimarı Sayın Süleyman Karagülle’nin kızıdır. Annesi Zülfiye Hanım da benim elli yıllık arkadaşımdı’
Mesajı alan akrabam anladı mı, anlamadı mı bilmiyorum.
Susmamam lazımdı.
Sustukça, had sınırlarını zorlayanlar kendilerinde daha da güç buluyorlar.
XXX
Allah kendisine sağlıklı ömür versin, Hatice Babacan’ın Bülbülderesi’ne defnedilmesi yalanını gündeme taşıyanların amacı ne?
Evet, işin aslı da bu bence.
Hani işin aslı diye ele alıyoruz ya..
İşin aslı iftira, lekeleme ve insanları şeytanlaştırma.
Peki suçlu kim?
Ya da şöyle sorayım: Çıban başı kim ya da kimler?
Hep sizlere aktarmaya gayret ettiğim bir mevzu var: Müslümanların şimdiki durumlarının kaynağı.
Sorunun kaynağı SIFFİN SAVAŞI, CEMEL VAKASI…
Muaviye ile Hz. ALİ’nin mücadelesi ve Muaviye’nin İslam’ı kendi çıkarları için alet etmesi, kullanması. Yok yok bu kelime hafif kalıyor. Ausnutzen denir Almanca’da, bunu da sanırım sömürmek olarak tercüme etmem lazım.
Kelimenin tam manasıyla Dini, İslam’ı kendi çıkarları için sömürmek. İslam’dan rant elde etmek ve İslam’ı kişisel eksikliklerini kapatma aracı olarak kullanmak. Yani buna Allah’ı istismar etmek diyelim.
İşin aslı: Müslümanların sorunu burada.
Hatice Babacan velev ki Yahudi kökenli birisi olmuş olsun. Bundan size ne? Yahudi kökenli olmak suç mudur? Bu cümleleri kuranları, paylaşımları yapanları araştırsak Yahudi de çıkarlar, Ermeni de, Rum da…
XXX
Gelelim çıban başı konusuna:
Çıban başı bir kişi ya da kişiler grubu değil; Müslümanların düşünce yapıları ve bakış açıları.
- Müslüman olmak; insanlara tepeden bakmak değildir.
- Müslüman olmak; egoist ve tek karar verici olmak değildir.
- Müslüman olmak; Allah’ı kullanarak kişisel kompleksleri örtmek değildir.
- Müslüman olmak; grup endeksli insan düşmanlığı (Gruppenbezogene Menschenfeindlichkeit) değildir, insanları şeytanlaştırmak hiç değildir.
- Müslüman olmak; dünyası ahireti siyaset demek değildir.
- Müslüman olmak; sürekli kazanma hırsıyla makyavelist olmak değildir.
- Müslüman olmak; ‘en doğru benim ve herkes benim gibi olacak ve düşünecek’ demek değildir.
- Müslüman olmak; İslam‘ı sömürmek değildir.
- Müslüman olmak; Allah’ı kandırmaya çalışmak değildir.
- Müslüman olmak; edep çizgisini aşmak değildir.
- Müslüman olmak; 1980 ve 1990’larda ‘kahrolsun devlet’ diyip, bugün ‘en kutsal şey devlettir’ demek değildir.
- Müslüman olmak; kaypaklık değil, Emin olup dosdoğru olmaktır.
- Müslüman olmak; dincilik yapıp, ruhbanlık sınıfı oluşturmak değildir.
Sevgi ve Bilgiyle kalın
