Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

İran ve Suudi Arabistan ?soğuk savaşı?, sıcak savaşa gebe mi?

Adelina SFİSHTA

İran ve Suudi Arabistan ?soğuk savaşı?, sıcak savaşa gebe mi?

İki devlet ve iki farklı ?medeniyet?. İran, ?Pers İmparatorluğunun varisi?, Suudi Arabistan,?bir ailenin krallığı?. İran ?İslam´ın Şii anlayışını?, Suudi Arabistan ?Vahhabi anlayışını? stratejik enstrüman olarak kullanıyor. 

Tarihte, doğrudan birbirleri ile hiç savaşmamış iki ülke.

1979´dan bu yana, bu iki ülke; ?İslam´ın hamisi? olma mücadelesini, ?soğuk savaş tekniği? ve ?proxy unsurlarla? sürdürüyor.

Yukarıdaki haritada iki ülkenin; ?rekabet alanları? ile ?proxy savaş-çatışma alanları? görülüyor.

?Sıcak savaş? çıkar mı? Hangi ülkede yönetim biçimi değişir? Hepsi sürpriz.

İsrail´in ?bölgesel kaygı ve bölgesel hedeflerinin? tetiklediği ?katalizörlüğü?, ABD´nin ?nükleer kaygıları ve Orta Doğu düzenini koruma arzusunun? tetiklediği ?taşeronluğu?, durumu ?sıcak savaşa? ve ?doğrudan savaşa? dönüştürebilir mi?

İçinde bulunduğumuz dünya; ?tarihten öğrendiklerimiz değerli? diyen, ?makul, paylaşımcı, devlet adamları? ile ?tarihten bir şey öğrenmeye ihtiyaç yok? diyen ?agresif, kibirli, çılgın otokratların? arenası. Burada doğru tahmin yapmak kolay mı?

Suudi Arabistan İslam´ın devlet yönetimine karışmasını kabul etmeyen Vahhabi anlayışa sahip. İhvan-ı Müslümin ve Sahva gibi, ?toplumsal ve küresel İslami hedefleri olan? Sünni akımlara ?terörist? gözü ile bakar. Şiiliği ise yok edilmesi gereken sapkınlık olarak görür.

1979´da, İran İslam Devleti´nin kurulmasıyla, iki ülke ilişkileri gerginlik sürecine girdi. Irak-İran savaşında Suudiler Irak´ı destekledi. 2003 yılında Irak´ta Şiilerin iktidara taşınması, Suudiler için tehdidin yaklaşması anlamı taşıyordu. Humeyni ?Dünya mazlumları istibdat ve diktatörlüklere karşı ayaklanmalıdır? diyordu. Bu, doğrudan krallıklara ve BAAS yönetimlerine yönelikti.

İran Şia İslam Devleti; çevresindeki ülkelere, kendi kültürünün uzantısı olan toplumlara, kendi dini görüşlerini taşıyan halklara ulaşıp; desteklemeye, dizayn etmeye, gizli örgütler oluşturmaya başladı. Lübnan´da ?Hizbullah?, Filistin´de ?İslami Cihat? örgütünü kurdurdu. Irak-Afganistan ve Suudi Arabistan´daki Şii unsurları destekledi. Emperyalizm altında ezilen Sünni Müslüman topluluklarda İran İslam Devrimi ile ?Müslüman devlet kurulabilir? algısı oluştu ve İran ?cazibe? yarattı. Bu, İran için ?rejim ihracı? açısından, uygun ortam oluşturdu.

Suudiler, tehlikeyi karşılamak için, 1981´de Körfez Ülkeleri İşbirliği Konseyi´ni (GCC) kurdu. Konseye; Suudi Arabistan-Kuveyt-BAE-Katar-Bahreyn-Umman üye oldu.

Arap Baharı, iki ülke arasındaki gerilimi daha da karmaşıklaştırdı. İran, Tunus´ta muhalif dindar unsurları, Suudiler seküler unsurları destekledi. Şii çoğunluk ülkesi Bahreyn´de Şiiler 2011´de ayaklandı, Suudiler ancak ordu ile müdahale ederek isyanı durdurabildi. İran Suriye´de Şii yönetimi desteklerken, Suudiler Sünni Arap kabileleri ve Kürtleri destekledi.Yemen´de; Suudiler mevcut yönetimi, İran ise Şii Hutileri destekledi. Suudiler ve BAE´leri, Yemen´e kendi ordularını göndererek sıcak çatışmaya girdiler. İran ise Hizbullahı unsurları ile savaşı destekledi.

Petrol bölgeleri de bu gerilime ciddi katkı sağlıyor. İran ve Suudi Arabistan, petrol coğrafyası denilen, ?Körfez´in iki yakasının iki ülkesi?. Aşağıdaki haritaya da lütfen bakın ve yukarıdaki harita ile birlikte tabloyu tahayyül etmeye çalışın. İran ve Suudi Arabistan´ın petrol ve gaz rezervlerinin, koyu yeşille gösterilen Şii nüfusun olduğu alanlarda yoğunlaştığını görüyorsunuz. Suudi Arabistan´ın petrol ve gaz bölgeleri sadece Şiilerin olduğu kıyı şeridinde, bu alanın Suudilerden ayrıldığını düşünün, geriye ne kalır Suudilerden? Çöl ve yaşlı bir nüfus! Güçlü bir İran ile Suudi Arabistan´ın Şiileri, ya bir gün saldırırsa? Bu Suudilerin felaket senaryosu. Suudiler tedirgin olmasın da kim olsun?

İran; Suriye gerilimi dışarıda tutulursa, Suudilerin ?terörist? ilan ettikleri İhvan-ı Müslümin ve bu hareketten etkilenmiş Milli Görüş, Hamas, Sahva, Hizbullah, Cemaat-i İslami, İslami Cihat gibi yapılarla da ?tevhid? anlayışı içerisinde, belirli bir yakınlıkta durur. İran derin dini yapıları, Pakistan Cemaat-i İslami içinde barınmış ve etkilenmişlerdir, diyebiliriz.

Görüldüğü gibi, İran bu gerilimde daha avantajlı faktörlere sahip. Suudilerin İran´ı, Körfez ülkeleri işbirliği ile durdurabilmesi, alt edebilmesi mümkün gözükmüyor. Irak-İran savaşı da aslında İran´ın yapısının daha sağlam olduğunu gösterdi. Bu nedenle Suudiler, toplumsal yapılarının da sağlam olmamasını dikkate alarak, bölge dışı ittifaklara daha çok ihtiyaç duymakta. İran´ın korkusu da bu ittifaklar. İran´ın nükleer silah üretebilme, balistik füzeler yapma gayretleri, sadece bölge ülkeleri ile ilgili gözükmemekte, özellikle Amerika´nın İran üzerindeki emellerinin dikkate alındığını da göstermektedir.

İran´ın %40´lar civarı Azeri nüfusu olmakla birlikte, bu, Amerika´nın yıllardır üzerinde çalışmasına rağmen, hareket ettirilebilecek bir enstrüman haline getirilemedi. Yaptırımlarla İran ekonomisinin çöküşü, bu gibi toplumsal katmanlarda, şüphesiz daha etkili olabilir, bu durum geçmiş yıllarda kısmen görüldü. Bu risk İran´ın zayıf yönünü teşkil etmekte.

İran´ın nükleer silah üretme girişimleri, İran ?konvansiyonel ve asimetrik? gücünü, ?bölgesel Şii tehdidinin? çok ötesine taşır. İsrail savunma yapısı dahi, bu tehdidi karşılayabilecek korumalara sahip değildir. Nükleer silaha sahip bir İran, artık ne Suudilerin, ne de İsrail´in tek başına sorunudur. Sorun artık küresel bir sorun haline dönüşür.

Konvansiyonel savaşta, bütün Arap ülkelerini tek başına yenebilen İsrail´in bu durumda şansı,nükleer tehdidi, İran topraklarında yok etmektir. Bu da başta ABD ve İngiltere gibi küresel güçler ittifakı ile, bölgedeki gelişmeleri, riskleri göğüsleyebilecek, ?bölgesel güçler ittifakı? ile mümkün olabilecektir. Bölgesel koalisyona şimdilik; Suud-BAE-Mısır-İsrail dahil olmuştur.

ABD´nin ve İngiltere´nin Suudi cephesine katılımı ile, ?savaş koalisyonu? kurulmuş oldu. Ancak küresel ekonominin aşırı derecede etkileneceği böyle bir sıcak savaşın neler getireceği de ortada. Ortadoğu petrol ve gazının aktığı ?körfezin? böyle bir savaşta tamamen kapanacağı unutulmamalı. Günde 18-20 milyon varil petrolün aktığı körfez kapanırsa, günde 100 milyon varil petrol kullanan küresel ekonomi, kaldıramayacağı büyük bir krize sürüklenir. ABD´nin saldırı kararını geri almasının arkasındaki neden de budur.

Ayrıca, İran´a böyle bir koalisyonla saldırının, sıradan İran-Suudi savaşının çok ötesinde, bütün İslam alemine saldırı refleksine dönüşeceği de hesapta tutulmalı. Bu durumda, muhtemelen, bütün anti emperyal Müslüman teşkilatların ?asimetrik bir mücadeleyi? başlatacağı da açıktır. İhvan-Hamas-Sahva gibi bölgedeki birçok Sünni yapı, İŞİD, El Kaide gibi silahlı örgütler, doğrudan savaş alanını istismar edecek ve İran karşıtı koalisyona karşı konumlanacaklardır. Bu yapılara ilaveten; bütün ülkelerdeki Şiiler, Hizbullah, Devrim Muhafızları gibi yapılar da bir çok bölgede, asimetrik mücadeleye dahil olacaktır. Bunlara ilaveten Avrupa ve Amerika´da toplumsal dokular parçalanacak, genel ?sivil savaşa? da kapı aralanacaktır.

Böyle bir koalisyonun ezici gücüne rağmen, ?asimetrik avantaj? İran ve ona dahil olacaklarda olacak gözüküyor. Kati netice, konvansiyonel silahlarla alınamaz. Nükleer silah kullanılma riski oldukça fazla. Eğer İran nükleer silah yapım şansını yakalamışsa veya üçüncü bir yerden temin edebilirse, sahne daha da dramatikleşecektir.

Sıcak savaşın hayati derecede riskli olduğu çok açık. Bölge ve Dünya büyük bir felaketle karşı karşıya kalacaktır. Bu riskin alınması zor gözüküyor.

Rusya, Çin ve ABD´nin önleyici girişimleri elbette olacaktır.

Ancak; Yahudilerin beklediği ?mehdi? ve Şiilerin beklediği ?kayıp imam? aynı anda gelmeye karar verirlerse, Neoconlar da bu gelişi kolaylaştırmayı görev kabul ederse, neden olmasın.

?Tarihten bir şey öğrenmeye ihtiyaç yok? diyen ?eğitimsiz otokrat liderlerin? moda olduğu bir zamandayız.

Ama, demokrasi ve özgürlüklerin kıymetini bilen toplumlar ve ülkeler de az değil. 

Umalım iki ülkenin de rejimleri değişsin. Az hasarla atlatalım.?



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz