Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

İktidarın dindarlara verdiği zararın telafisi yok

Mehmet Ocaktan, mevcut iktidarın birçok alanda olduğu gibi, eğitim üzerinden (İ.H.L) dindarlara verdiği zararın telafisinin pek mümkün olmadığını ve bunun da dindarların vicdanını yaraladığını belirtiyor.

İktidarın dindarlara verdiği zararın telafisi yok

Cuma günü İmam Hatiplerin 70. Kuruluş yıldönümünde konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı dinlerken içimde derin bir hüzün hissettiğimi itiraf etmek durumundayım.

Bu ülke Müslüman bir ülke ve halkın büyük çoğunluğunun da dinle bir kavgası yok. Kuşkusuz geçmişte siyasal iktidarların dindarların sosyal hayattaki görünürlüğü konusunda rahatsızlıkları olmuştur. Hatta özgürlükler anlamında baskıların, yasakların yaşandığı da bir gerçektir.

Ama bütün günahları şimdi kendisine rakip olarak gördüğü bir partiye yükleyerek onu şeytanlaştırmanın hakkaniyetli bir tutum olduğu şüphelidir. Cumhurbaşkanının o ifadeleri aynen şöyle: “Ellerine geçirdikleri her fırsatı ya bu okulları tamamen kapatmak ya da imam hatiplerin kazanılmış haklarını gasp etmek için kullanmışlardır. Milletimiz çöldeki vaha misali bu okullara nasıl sarılmışsa CHP zihniyeti bu okulları daima bir tehdit olarak görmüştür. 70 yıllık tarihe baktığımızda bu durumun sayısız örneği ile karşılaşıyoruz.” Ama artık Türkiye değişiyor, yasaklar konusunda her vesileyle suçlanan CHP bile önemli bir değişim sürecini yaşıyor. Dolayısıyla bundan sonra hiçbir siyasi iktidarın özgürlüklere zarar verecek, dahası dindarların kazanımlarını ortadan kaldıracak bir politik tercihte bulunması asla mümkün değildir.

Ama şunu da hemen belirtelim, AK Parti’nin neredeyse 90 yıl önceki tek parti CHP’sinin icraatları üzerinden dindarların o temiz duygularını siyaset pazarına sürmesi gerçekten büyük bir talihsizliktir. Doğrusu bu acımasız ‘dindar istismarı’ karşısında kendimi ihanete uğramış gibi hissediyorum.

Mesaisinin büyük bölümünü seçimlerde yeniden oylarını alabilmek için bu insanların dini duygularını istismar etmeye çalışan iktidar, keşke mesaisinin bir bölümünü olsun iflas eden eğitim sisteminin kalitesini arttırmak için harcayabilse…

Zira bütün bir eğitim sistemimizin hali içler acısıdır, İmam Hatiplerin durumu ise “içler acısı” kelimesiyle ifade edilemeyecek kadar dramatik bir durumdadır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İmam Hatiplere geçmişte uygulanan haksızlıkları dillendirmesi elbette son derece doğal. Ancak belirtmek gerekiyor ki geçmişin dramatik hikayelerini anlatmak, bizzat AK parti iktidarının bu okullarda yarattığı dramatik hali ortadan kaldırmaya yetmiyor.

Ayrıca 60’lı, 70’li ve 80’li yıllardaki İmam Hatiplerin eğitim kalitesi gerçekten üst düzey bir noktadaydı. Ne yazık ki bugün cahiller ordusu yetiştiren okullara dönüşmüş durumdalar. Gerçi bütün orta öğretim kurumlarının kalitesi gelişmiş dünya ile kıyaslanamayacak kadar kötü durumdadır.

Başta İmam Hatip okulları olmak üzere bütün orta ve liselerde eğitim kalitesi her geçen gün değer kaybederken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İmam Hatipler üzerinden hamasi söylemler üretmesinin mantıklı bir izahı yok belki, ama mutlaka bir izahı var…

Çünkü ülkede ekonomik kriz dayanılmaz boyutlarda, insanlar ekmek derdinde, 10 milyona yakın işsiz var, akıl dışı uygulamalar yüzünden dövizde çılgın yükselişler yaşanıyor, 128 milyar doların nerede olduğu hala izah edilemiyor. Ve böyle bir Türkiye ortamında iktidar olup bitenleri sadece seyrediyor.

İşte böylesine seviyesizliğin dip yaptığı bir Türkiye’de ülkeyi yönetenlerin elindeki en kullanışlı argüman, çok acı ama dindir. Bir dindar olarak bu tür bir cümle kurmak yüreğimi incitse de gerçeği ifade etmek zorundayım.

Hemen belirtelim, AK Parti adeta kendi ayağına kurşun sıkan bu akıl dışı politikalar yüzünden iktidarın elinden kayıp gittiğini görebilecek bir siyasi basiretin çok uzağındadır. Hal böyleyken bazen İmam Hatipler, bazen de geçmişte yaşanan başörtüsü yasakları üzerinden yıllardır iktidarda olmayan CHP’yi suçlayabilirsiniz. Hatta yolsuzluklar, usulsüzlükler, liyakatsizlikler için fetvalar da alabilirsiniz ama dindarlara verdiğiniz bu zararı asla telafi edemezsiniz.

2011 yılına kadar ülkeye önemli hizmetler yapan, hukuk güvenliğinde, demokratikleşmede ciddi mesafeler alan bir partinin şimdilerde dini değerleri sınır tanımaz bir üslupla siyaset malzemesi haline dönüştürmesi kelimenin tam anlamıyla bir akıl tutulmasıdır. Biliyorum, bu tür aklı selim noktasındaki uyarılar bile bir ihanet olarak değerlendirilecektir. Ama kabul etmeseler de tarih bu hikayeyi böyle yazacaktır…

İnanıyorum ki dine yapılan bu haksızlık, bütün samimi dindarların vicdanını da derinden yaralamaktadır.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz