Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

İBRAHİM MÜTEFERRİKA

Yeni Söz Gazetesi yazarı Kemal Çiftçi, ele aldığı konuda, M. Esad Coşan’ın görüş ve kanaatlerinden hareketle, farklı İbrahim Müteferika portresi çiziyor.

İBRAHİM MÜTEFERRİKA

İbrahim Müteferrika adı, bize Osmanlı'nın matbaa ile tanışma hikâyesini hatırlatır. Genellikle de bir başarısızlık örneği olarak sunulur. Oysa bu iddia, bir şehir efsanesinden öteye gitmez. Bunun teferruatını ve tarihi değerlendirmesini başka bir yazıda işlemek üzere, şimdilik bir kenara bırakalım.

 Ancak burada, İbrahim Müteferrika'nın pek de bilinmeyen bir başka yönünü işlemek istiyorum. Müteferrika, sarayda teknik ve sanata dayalı yüksek bir hizmet demek... İhtisas isteyen, sanat, bilgi ve görgü isteyen bir takım işlerin erbabına müteferrika derlerdi. İbrahim Müteferrika, sarayda o işleri yapacak dereceye gelmiş bir saraylı eleman. Müteferrikalıktan da yüksek bir hizmete çıkmıştır sonra... Ömrü boyunca da çok faydalı hizmetler yapmış bir entelektüeldir.

Merhum Prof. Dr. Mahmud Esad Coşan, eski bir papazın nasıl İbrahim Müteferrika olduğunu profesörlük takdim tezinde işlemişti.

 Coşan, Risale-i İslamiyye ve İbrahim-i Müteferrika konusunu neden profesörlük tezi olarak seçtiğini bir konuşmasında şöyle ifade etmişti.

 "Ben profesörlük çalışması olarak, şu bizim meşhur matbaacı, Türkiye'ye matbaayı getiren İbrâhim-i Müteferrika'nın Risâle-i İslâmiyye diye bir eseri olduğunu görmüştüm. Deniliyordu ki: ‘Risâle-i İslâmiyye, Müslümanlığı anlatan bir kitaptır.' Böyle geçiştiriliyordu.” Oysa bu kitap sanıldığından çok farklıydı.

 İbrahim Müteferrika Romanya'da yaşamış bir papaz... Çok güzel bir tahsil görmüş, Yunancayı, Latinceyi öğrenmiş. Eski metinleri ve bilhassa kilisenin kitaplığındaki yasak kitapları okumuş. Yasak kitapları incelerken bir de bakıyor ki, Hristiyan literatüründe Peygamber Efendimiz'i (sav.) müjdeleyen bilgiler var. Bu kitapların niye yasaklandığını anlıyor. Ve bunun üzerine Müslüman olmaya karar veriyor.

 Kitabın ana konusu kısaca; Allah, tüm peygamberlerine, son peygamberi Hz. Muhammed'i müjdelemiştir. Buradan konuyu İncil'e ve Tevrat'a getiren İbrahim-i Müteferrika, bu kitaplardan mevzubahis ayetlerin çıkarıldığını söylüyor. Hatta işin bu iki kitapla sınırlı kalmadığını, eski Hind ve İran metinlerinde de Hz. Muhammed'i müjdeleyen ayetler olduğunu söylüyor. Bu şekliyle kitap “İslâm'dan bahseden bir kitap” olma özelliğinden çok, diğer dinlere tenkid özelliği taşıyor.

Resmi tarihe göre İbrahim-i Müteferrika Osmanlı tarafından esir alınmış, fidye verecek kimsesi olmadığı için başka birisine satılmış, bu zor şartlarda yaşamaktan kurtulmak için istemeyerek de olsa Müslüman olmuş bir kişidir. Oysa Risale-i İslâmiyye kitabında kendi kalemiyle, daha küçüklüğünden beri İncil ve Tevrat okuduğunu söyleyen İbrahim-i Müteferrika, bu kitapların çok eski nüshalarında Hz. Muhammed'i müjdeleyen ayetlerle karşılaştığını ve bu ayetler ışığında İslâm'ın doğru yol olduğunu anladığını söylüyor.

 Ama bizde kimse gerçekleri anlamasın diye bu kitap hiç gündeme gelmiyor.  Halk bilmesin diye bazı gerçekleri saklıyorlar araştırıcılar... Dahası, Müteferrika denince de aklımıza gelen bazı klişeler vardır: Mesela matbaanın Osmanlı'ya geç geldiği, ulemanın matbaaya karşı çıktığı, hatta devletin matbaayı yasakladığı vb. şeyler yazılır. Oysa işin gerçeği çok daha farklı.

Kaynak: http://www.yenisoz.com.tr/ibrahim-muteferrika-makale-42792



Anahtar Kelimeler: İBRAHİM MÜTEFERRİKA

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz