Ocak Medya'dan Emrullah Bayrak yazdı;
'Özgür Basın’ın canlı yayın araçları İstanbul Havalimanına konumlanmış.
Haberi ilk duyuran olmak için adeta birbirleriyle yarışıyorlar.
Heyecan zirvede.
Elbette gelen kişi bir devlet başkanı değil.
Hırsız, arsız, yolsuz; dolandırıcı.
“Çiftlik Bank” sisteminin kurucusu.
Çeşitli suçlardan 22 bin 580 yıldan 75 bin 260 yıla kadar hapisle yargılanıyor.
“Kırmızı bülten”le aranan Mehmet Aydın.
2 yıldan fazla bir süredir firari.
3 bin 762 kişiyi mağdur etmiş.
Lakabı “Tosuncuk.”
‘Özgür Basın’, ‘Tosuncuk’ için yayınlarına ara verip canlı bağlantı yapıyor.
Alt yazıyla son dakika geçiliyor.
Garip bir durum ama ülkemizde hırsız bile ‘tosuncuk’ diye seviliyor.
Yayınladığı bir video ile Türk yargısına teslim olacağını açıklayan Mehmet Aydın, “Suçsuzluğumu ve mağduriyetimi kanıtlamak için kendi hür irademle Türk yargısına teslim olacağım. Bu noktada Türk yargısına vereceği kararda ve gerçeği bulacağımıza hiç şüphem yoktur.” demişti.
‘Tosuncuk’ da mağdur olmuş.
Türkiye’nin talebi üzerine Brezilya tarafından sınır dışı edilen Aydın, Sao Paulo kentindeki Guarulhos Uluslararası Havalimanı’ndan havalanan THY’nin TK16 sefer sayılı uçağıyla İstanbul Havalimanı getirildi.
Hakkında 4 gün gözaltı süresi verildi.
Bedavadan para kazanma peşine düşen insanlar mağdur.
“Paralarını geri alacağı” vaadiyle bu insanlar ikinci kez dolandırılmıştı.
Fıkra gibi bir ülkeyiz.
Yolsuzluğu, hırsızlığı, arsızlığı mizaha dökebilen bizim gibi başka bir ülke var mıdır; bilmiyorum.
Önümüzdeki günlerde ‘Özgür Basın’dan “tosuncuğun günlükleri” tarzında haberler de okuyacağız.
Hırsız ama nam-ı diğer ‘Tosuncuk.’
Bu isim, hırsızı veya hırsızlığı daha sempatik yapmak için mi kullanılıyor; açıkçası anlayamadım.
Hırsızların ismi ne zamandan beri ‘tosuncuk’ oldu?
Adam ülke insanını dolandırmış; bizler mizah peşindeyiz.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, zamanında şöyle demişti:
“Uruguay’dan besmelesiz et ithal edebilirsin, getirebilirsin, inek getirebilirsin, tosun getirebilirsin, öküz getirebilirsin, ama bu tosuncuğu getiremezsin kardeşim.”
Nerden aklımda kaldığını hatırlayamadığım bir olayı tekrar sizlerle paylaşayım.
Soyadı Kanunu çıktığı vakitler her aile bir soyad alırmış. İlginçtir köyün birinde de aile ‘Öküz’ soyadını almış. Ancak bu soyad, köylüler arasında alay konusu olmuş.
Gel zaman git zaman aile artık bu duruma katlanamaz olmuş ve soyadını değiştirmeye karar vermiş. Köyde de adettenmiş ya, soyadını değiştirmek istediğin vakit resmi işlemlerin dışında bir de köylüye yemek vermek gerekiyormuş.
Aile, köylüye yemek vermiş ve bundan sonra soyadlarının ‘Tosun’ olduğunu ilan etmiş.
Eve gelen beye hanımı sormuş: Bey soyadımız ne oldu?
Bey cevap vermiş: Tosun.
Kadın ellerini dizlerine vurarak başlamış sitemini dile getirmeye:
Bey, sen delirdin mi; başka soyad bulamadın mı; neden bunu yaptın?
“Tosun iki sene sonra yine olur Öküz.”
Bu milleti dolandıran hırsız ‘tosuncuk’, firar ettikten iki yıl sonra Türkiye’ye son dakika haberleriyle dönüş yaptı.
Hırsızlığın, yolsuzluğun, arsızlığın öküzü oluverdi.
Bu ülke böyle bir öküzlüğü daha kaldırır mı?
