Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Harekatın İlk Günü

Veysi DÜNDAR'IN Yazısı;

Harekatın İlk Günü

Uzun yıllar coğrafya derslerinde en uzun sınırımız olarak bildiğimiz Suriye sınırını artık en kalın sınır olarak da kayıtlara geçireceğiz.

Yanılmak bu işin fıtratında var. Dün Atatürk’ün sözünden ilhamla kaleme aldığım yazıda Ulusumuzun hayati tehdit altında olmadığına inandığımı yazmıştım, demek ki yanılmışım.
Düşük yoğunluklu ve asimetrik de olsa başlatılan harekat öyle ya da böyle bir savaş olarak kayda girdi. Demek ki gelinen noktada en azından bu ülkenin %90’ını temsil eden partilerin ortak kanaati bunlara oy verenlerden aldıkları temsil yetkisi ile bu kanaati pekiştiriyor.
Demokratik bir bakış açısından bakıldığında dün olanları başka türlü yorumlamak mümkün değil.
Madem böyle bir hareket başladı biz de buna dair yorumlarımızı bu çerçevede tutmalıyız.

Konuya dair uluslararası örgütler, devletler ve medyadan gelen ortak yorumlara bakıldığında doğrudan Türkiye’yi eleştirenleri bir kenara bıraktığımızda, ikincil olarak kullanılan kavram “Restraint”. Türkçesi sınırlı, kısıtlı demek.
Aslında bir şekilde Trump’un da kullandığı “çizmeyi aşmayın” ifadesi ile operasyona yaklaşıldığını görüyoruz.

İspanya Ordusu’nun biraz da konjonktürel destek mesajını ve Urban’lı Macaristan’dan gelen “ülkeler sınırlarını koruyabilir” çıkışlarını bir kenarda tutarsak genelde Türkiye’nin pozisyonu “siz hepiniz ben tek” şeklinde oldu.

Türkiye’nin HDP dışında tüm siyasi partilerle arkasında durduğu harekatla ilgili olarak yarın BM Güvenlik Konseyi toplanacak. Fransa’nın yoğun talebi ile yapılacak toplantıdan ne sonuç çıkacağını öngörmek ve bu sonucun sahaya yansımasının ne olacağını tahmin etmek kolay değil.

Harekatın hız eşiği oldukça yüksek ve belki de uluslararası kamuoyunun tepkisi itibariyle de bu en makul seçenek gibi duruyor. Zaten Afrin’den de alışık olduğumuz üzere sivil kayıpları ve bunun yaratabileceği olası olumsuzlukları sıfıra indirecek bir harekat olacağına çok da kuşku duymuyoruz.
Rusya’nın Suriye lideri ile olan yakın mesaisi bu noktada hala Esed’likten çıkamayan Suriye liderine karşı ABD ile daha yakın bir ittifak için zemin oluşturuyor. Zaten Trump’un roller coaster twitlerinin tsunamisi bittikten sonra ortalığı toparlama amaçlı WP’a yazan iletişim başkanı Fahrettin Altun da tam bunu yapıyor.

Havuz basının en az enfekte organı CNN Türk dışında pek de havuzcuların google taramasına takılmayan açıklamasında Altun durumu twitter trollerinden çok farklı biçimde tarif ediyor. Sonuçta ABD ile çıkar birliğini ifade eden Altun’un WP’ta farklı konuşmasını zaten beklemezdik. Bu noktada Rusya Dışişleri bakanı Lavrov ise çok farklı bir makamdan sesleniyor:
“Bizim tavrımız kesinlikle Suriye’nin bu bölgesindeki sorunların Şam ve buralarda yaşayan Kürtlerin temsilcileri arasında diyalog yoluyla çözülmesinden yana.”

Bu kadar benzemezin bir arada olduğu ortamda sınırlı ve kısıtlı olması ya da hiç olmaması tercih edilen bir operasyon için en hayırlı hal kısa ve acısız olmak olacak. Bunun mümkün olabileceği ilk günün bilançosundan anlaşılıyor.

Operasyonun zihinlere yazıldığı noktada tüm siyasi partilerin desteğini almasına şaşırmamak lazım. HDP için tecrit zaten bir varoluş biçimi olduğundan bu konuda da yalnız kalmasına da şaşmadık. HDP durumdan muzdarip olsa ülke dahilinde demokratik seçimlere dahi katlanılmayan bir ortamda farklı bir netice beklemek de pollyannacılık olurdu zaten.

Dış politikada çekinceler olsa da ana hatta uyum gösterilmesi makul bir tavırdır. Bundan iç politikadaki ittifakların zarar göreceği kanısında değilim.
Türkiye dünyanın parmakla gösterilen demokrasisi hiçbir zaman olmadı. Uluslararası toplumun gözü bu denli üzerimizde ve Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı çizgiyi bu denli net çizmişken buradan Türk demokrasisinin zarar ve kâr hanesine ilave bir katkı gelmeyeceğini düşünüyorum.

Öte yanda Türkiye Ekonomi, Deprem, İşsizlik, Demokrasi, Hukuk Reformu gibi konularda daha az sıkıntı ile uğraşsa idi, belki her şey daha iyi olacaktı. Yazık ki işler hiçbir alanda istendiği gibi gitmezken bu yaşanan süreç de işlere olumlu katkı sağlamayacak. En azından bu süreç sona erdiğinde kimsenin bahanesi kalmayacak. Ve bardağın boş tarafını doldurmak için çaba harcanacak. Bu da şerden doğacak hayır olarak kayda girmeli.

Son olarak; Suriye’nin kuzey komşusunun düzenlemesine maruz kalan sınırı; idarede şirazenin ehemmiyetini hepimize anlatamadı ise, zaten söz de bitmiş olacak.



Anahtar Kelimeler: Harekatın

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER