Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Erdoğan: Rusya'nın Ukrayna kararını 'kabul edilemez' olarak değerlendiriyoruz

"Taraflara sağduyu ve uluslararası hukuka riayet çağrımızı yineliyoruz"

Erdoğan: Rusya

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Senegal gidişinde yaptığı açıklamalarda Rusya'nın Ukrayna'nın doğusundaki ayrılıkçı yönetimleri tanıma kararını "Biz Rusya’nın bu kararını kabul edilmez olarak değerlendiriyoruz. Taraflara sağduyu ve uluslararası hukuka riayet çağrımızı yineliyoruz." sözleriyle değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kongo'dan Senegal'e gidişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, Rusya-Ukrayna gerilimine ilişkin taraflara sağduyu ve uluslararası hukuka riayet çağrısında bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca elektrik faturaları, market fiyatları ile 6 parti liderinin buluşmasına ilişkin açıklamalar yaptı

Erdoğan, uçakta Afrika ülkeleri ziyaretleri hakkında şunları söyledi:

"20 Şubat’ta başladığımız Afrika turu kapsamında resmi ziyaretlerimizi devam ettiriyoruz. İlk gün Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde değerli dostum Cumhurbaşkanı Sayın Felix Tshisekedi ile gerçekten verimli istişarelerimiz oldu. Böylece son altı aydaki üçüncü ikili görüşmemizi gerçekleştirmiş olduk. Farklı alanlarda imzaladığımız üç yeni anlaşmayla ilişkilerimizin ahdi zeminini de tahkim ettik. Ayrıca özel sektörlerimiz arasında iş birliklerini geliştirecek dört anlaşma imzalandı. Toplamda yedi anlaşma imzalanmış oldu. Beraberimizde getirdiğimiz 1 milyon 730 bin doz aşıyı Kongo Demokratik Cumhuriyeti makamlarına salgınla mücadelelerine destek amacıyla teslim ettik. Bunların 130 bin dozunun yerli aşımız TURKOVAC olmasından ayrıca iftihar ediyoruz. Üçüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesinde söz verdiğimiz üzere aşı hibemizi ileride 15 milyona tamamlayacağız.

Ziyaretimizin ikinci durağı Senegal’de de açılışlar ve görüşmelerle dolu yoğun bir programımız var. Bu, Senegal’e beşinci gelişim. En son iki sene önce Dakar’ı ziyaret etmiştim. Senegal’de ilk olarak iş adamlarımızın katılımıyla Türkiye-Senegal İş Forumu’nu düzenledik. Ardından Cumhurbaşkanı Sayın Macky Sall ile ikili ve heyetler arası görüşmelerimizi gerçekleştirdik. Burada da çeşitli alanlarda toplam altı anlaşma imzaladık. Bugün de önce Dakar Büyükelçiliğimizin yeni kançılarya binalarını hizmete açacağız. Ardından Türk firmalarınca inşa edilen 50 bin kişilik Dakar Olimpik Stadyumu’nun açılış törenine iştirak edeceğiz. Almanya Cumhurbaşkanı Sayın Steinmeier de dahil olmak üzere Dakar’da bulunan konuk devlet başkanlarıyla görüşmeler yapacağız.

Afrika ziyaretimizin son durağını Gine-Bissau teşkil ediyor. Ziyaretimiz Cumhurbaşkanı düzeyinde Türkiye’den bu ülkeye gerçekleştirilen ilk ziyaret olması hasebiyle tarihi öneme sahip. Değerli dostum Cumhurbaşkanı Sayın Embalo ile ikili ilişkilerimizi kapsamlı olarak ele alacağız. Bildiğiniz gibi, kısa süre önce Gine-Bissau’da bir darbe teşebbüsü olmuştu. Sayın Embalo’nun dirayetli liderliği sayesinde bu menfur girişim bertaraf edildi. Türkiye olarak seçimle iş başına gelen iktidarların gayrimeşru yollarla değiştirilmeye çalışılmasını kabul etmiyoruz. Bu konudaki net tavrımızı her vesileyle ifade ettik, etmeyi de kararlılıkla sürdüreceğiz. Gine-Bissau ziyaretimiz hem iki ülke ilişkilerine hem de halk iradesine verdiğimiz önemin bir nişanesi olacaktır. İnşallah Bissau’da yakın zamanda büyükelçiliğimizi de açıyoruz. Büyükelçiliğimizin faaliyete geçmesiyle Gine-Bissau ile ilişkilerimiz her alanda ivme kazanacaktır.

Bu, dört ay gibi kısa bir süre içerisinde Afrika’ya gerçekleştirdiğimiz ikinci turumuz. Böylece kıta ile bin yıldır kadim bağları bulunan Türkiye’nin, Afrika’nın kader ortağı olduğunu gösteriyoruz. Ziyaretlerimiz, Üçüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nde aldığımız kararların takibini sahada yapmamıza da imkân tanıyor.

Afrika ile güçlenen ilişkilerimizin olumlu yansımalarını özellikle, ticaret ve yatırım rakamlarında görüyoruz. Senegal ile ticaretimiz, salgına rağmen 2021 senesinde yüzde 42 artışla 540 milyon dolara çıktı. Aynı şekilde Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile ticaretimizi salgın öncesine göre ikiye katladık. Müteahhitlik şirketlerimiz Afrika genelinde toplam değeri 78 milyar dolara varan 1.700 projeye imza attı. Kıta çapındaki yatırımlarımızın tutarı 6 milyar doları aştı. Kıtayla toplam ticaretimiz 2003 yılında 5,4 milyar dolar seviyesindeyken, 2021 yılında 35 milyar dolara ulaştı. Bu rakamın önümüzdeki dönemde önce 50 milyar dolara, ardından da 75 milyar dolara çıkacağına inanıyorum. Ziyaretler sırasında belirlenen ortak hedefler ışığında başta ekonomik ilişkilerimiz olmak üzere üç ülkeyle de iş birliğimizin ivme kazanmasını temenni ediyorum. Ziyaretlerimizin hayırlara vesile olmasını diliyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Sıkça yaptığınız Afrika gezileriniz Batı basınında sık sık haber konusu oluyor. Bunlar "Türkiye’nin Afrika’daki yükselişi” başlıklarıyla veriliyor. Bu konuda Afrika’ya Batı’nın yaklaşımı ile Türkiye’nin yaklaşımı arasındaki farklılıkları nasıl değerlendirirsiniz? Batının yaklaşımı ile Türkiye’nin yaklaşımı konusunda görüştüğünüz Afrikalı liderlerden nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?

Afrikalı liderlerin Türkiye’ye yönelik yaklaşımları günden güne daha olumlu bir hal alıyor. “Türkiye gerçekten kazan-kazan esasına göre ülkelerimize geliyor” diyorlar. Aslında tarih yeniden tekerrür etti. Nasıl tekerrür etti? Ecdadımız buralara geldiği zaman sömürge mantığıyla, anlayışıyla gelmedi. Tam aksine buraları inşa ve ihya etmek üzere geldi. Şimdi biz de inşa ve ihya etmek üzere geliyoruz. Kimlerle? İş adamlarımızla beraber. İş adamlarımıza diyoruz ki “Burada yatırım imkanları var. Bu yatırımlara girmelisiniz ama sömürmek için değil; hem siz kazanacaksınız hem de bu ülkeye kazandıracaksınız.” Sağ olsun iş adamlarımız da bu anlayışla işlerine devam ediyorlar. Gerçekten iş adamlarımız da buralarda çok ciddi alın teri döküyorlar; hem kazandırıyorlar hem de kazanıyorlar. Bu bizi de mutlu ediyor. Çünkü eseri görüyoruz. Bu eserlerle beraber o ülkelerin Türkiye’ye karşı bakışları daha olumlu hale geliyor.

"Rusya'nın Ukrayna kararını 'kabul edilemez' olarak değerlendiriyoruz"

Ukrayna ile ilgili soracağım. Şimdiye kadar uluslararası diplomaside bir başarı kazanılamadı. Kriz yumuşatılamadı, giderek de geriliyor. Amerika’dan gelen açıklamalarda da sanki “yarın sabah ya da öbür gün saldıracak” tarzında provokatif ifadeler var. Avrupalı liderlerin girişimlerinden de bir sonuç çıkmadı. Türkiye’nin, sizin başlattığınız bir süreç var. O ne aşamada? Buradan diplomasinin hala bir şansı var mı?

Şu an itibarıyla Amerika’nın açıklamaları ve özellikle bu Münih Konferansındaki gariplikler, hepsi nereye çalıştı, nereye çalışıyor belli değil. Bana göre Münih Konferansı da zaten sadece bir NATO Zirvesi olmaktan öteye geçmedi. Biz bu krizde en başından beri tansiyonun düşürülmesi için samimi bir gayret sergiledik. Krizin çözümüne ilişkin mesajlarımızı net bir şekilde ortaya koyduk. Son gelişmeler üzerine Dışişleri Bakanlığımızın yaptığı açıklamada da Rusya’nın sözde Donetsk ve Luhansk Cumhuriyetleri’ni tanıma kararının Minsk Anlaşmaları’na aykırı olduğu belirtildi. Bu kararın Ukrayna’nın siyasi birliğinin, egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün açık ihlali anlamına geldiği vurgulandı. Biz Rusya’nın bu kararını kabul edilmez olarak değerlendiriyoruz. Taraflara sağduyu ve uluslararası hukuka riayet çağrımızı yineliyoruz.

Ukrayna’da bir savaş çıkarsa bunu bir şekilde Karadeniz’in istikrarsızlaşması olarak görebiliriz. Doğu Akdeniz gibi… Batı daha çok Karadeniz’e yoğunlaşacak. Türkiye için yeni tür tehditler endişesi taşıyor muyuz? Karadeniz’e bu kadar krizin yoğunlaşması bizim için ne tür yeni tehditler oluşturur?

Biz aynı zamanda Karadeniz ülkesiyiz. Karadeniz ülkesi olmamız nedeniyle birçok tedbir paketinin oluşturulması şart. Biz de bu tedbirlerimizi zaten alıyoruz, aldık. Bu şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Karadeniz ülkesi olmanın bize yüklediği sorumlulukları bir kenara bırakamayız. Bu anlayışla yolumuza devam edeceğiz.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeleri, artı Türkiye ve Almanya ile bir ortak zirve yapılabileceğini söylemesine nasıl yaklaşıyorsunuz?

Böyle bir teklif eğer uygulama alanı bulursa biz tabi ki böyle bir teklifin içerisinde de yer alırız. Bunu zaten daha önce de ifade ettim. Bana göre olması gereken de budur. Sayın Zelensky’nin bu teklifi, olumlu bir yaklaşımdır. Bu olumlu yaklaşımı eğer gerek Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeleri, gerekse diğer ülkeler kabul ederse biz de bu buluşmada yerimizi alırız

İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un ziyareti kesinleşti. Bu ziyaretten hem bölge genelinde hem Filistin özelinde aynı zamanda da Türkiye-İsrail ilişkileri bakımından neler bekliyorsunuz?

Sayın Herzog’un bu ziyaretini gerçekten biz de önemsiyoruz. Bu ziyaretle birlikte Türkiye-İsrail ilişkilerindeki atılan adım, bundan sonra diğer boyutlarda da görülebilir. Filistin sorununda özellikle bu yapılaşmalarla ilgili atılan adımlarda çözüm noktaları belki gündeme gelebilir. Temennimiz odur ki, bu ziyaretle birlikte bu işi güçlü kılacak adımları atalım. Burada bir diğer önemli konu, Türkiye-İsrail ilişkilerinde doğalgazdan tutun diğer birçok konuya varıncaya kadar adımların atılmasıdır. Bir ara bu adımları atma noktasına gelmiştik fakat o zamanki İsrail Başbakanı’nın bu işe olumsuz bakışıyla o süreci devam ettiremedik. Ama şu anda belki çok daha farklı gelişmeler olabilir. Temennimiz odur ki, Türkiye-İsrail arasında bu adımı atmak aramızdaki ilişkileri güçlü kılabilir ve böylece bölgeyi geleceğe yönelik bir barış havzasına dönüştürebiliriz.

Körfez ülkeleriyle atılan yeni adımlar çerçevesinde Suudi Arabistan ile nasıl bir aşamadayız? Yakın tarihte bir temas, bir ziyaret söz konusu olabilir mi?

Biz elbette Suudi Arabistan’la da ilişkilerimizin geliştirilmesini istiyoruz. Dışişleri Bakanımız geçtiğimiz yıl Riyad’ı ziyaret etti. Mevkidaşıyla başka görüşmeler de yaptı. Kardeşim Kral Selman’la telefon görüşmelerimiz olmuştu. Hastalığımız çerçevesinde kendilerinden de geçmiş olsun mesajı aldık. Önümüzdeki dönemde olumlu diyalogumuzu devam ettirme ve ilişkilerimizi somut adımlarla ilerletme arzusundayız.

Yunanistan’daki Lavrion kampının terör örgütü PKK’ya eleman temini için harekete geçirildiğine ilişkin geçtiğimiz hafta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu açıklamalarda bulunmuştu. Aslında burası uzun yıllardır faaliyeti olan bir kamp ve Yunan makamları tarafından mülteci kampı statüsüne büründürülmüş durumda. Bununla ilgili bir adım atılıyor mu? Yunan makamlarıyla bir görüşme yapıldı mı?

Yaklaşık 7-8 aydır Lavrion kampına eleman aktararak orada eğitip, oradan da Irak üzerinden tekrar PKK’ya ve diğer taraflara sevk etmeye yönelik bir altyapı var. 7-8 ay öncesine kadar böyle bir şey söz konusu değildi. Biz isimleri tespit ettik. Dışişleri üzerinden, Yunanistan’a bu isimleri bildirdik. “Şu isimler sizin tarafa geçti, burada da PKK eğitimi alıyorlar, isim isim şunlardır” dedik. Bunun üzerine bir hareketlenme var. İkinci bir şey daha var; terör örgütünün kırsalda hareketsiz kalınca şehir içerisinde eylem yapmak konusunda bir atakları var. Bunu birkaç kez Suriye’den Nusaybin hattından, Kızıltepe hattından içeriye sevk etmek suretiyle yapmaya çalıştılar. Bu hatlar engellendi. Bunlar engellenince bu sefer Yunanistan üzerinden talimatlar vermeye başladılar. İki ayağı var. Hem adam eğitmek ve sevk etmek, hem de yurt içerisindeki terör örgütünün şehir içine hareketliliğini Lavrion kampı üzerinden sağlamak gibi iki hamleleri var. Bu iki hamlelerini de Yunanistan’a bildirdik

 

Devamı >>>



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER