Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Düşünülen düzenleme ne kadar demokratik!

Milli Gazete yazarı Adnan Öksüz Analiz Etti...

Düşünülen düzenleme ne kadar demokratik!

Seçim sistemi ve Siyasi Partiler Kanunu yeniden gündemde…
Öyle anlaşılıyor ki, iktidar partisi belli bir hazırlık içinde. Genellikle zaten öyle olur; seçime yakın iktidar partileri seçim sistemi ve Siyasi Partiler Kanunu’nu masaya yatırır ve kendi lehlerine olacağı düşünülen düzenlemeleri yaparak hayata geçirmeye çalışırlar.

Amaç, iktidarlarını sürdürebilmek.

Hatırlayınız lütfen; Erbakan Hoca, 1991 seçimlerinden hemen önce, TRT’deki liderler açık oturumunda tam olarak şu cümleleri kullandı: “Şu ANAP bu seçim kanununu değiştirdi. Bütün antidemokratik tatbikatları yaptı. Bütün bu hileleri koyan bu ANAP’tır. Ama şu Allah’ın büyüklüğüne bakın ki, şimdi kendi koyduğu barajlarda kendileri boğuluyor, Rabbime şükrediyorum, çırpınıp duruyorlar.”

ANAP seçim sisteminde değişiklikler yaptı da ne oldu! Siyasi tarihimiz, seçim sistemi ve siyasi partilerle ilgili yapılan düzenlemelerin önünde sonunda düzenlemeleri yapan siyasi iktidarları vurduğuyla ilgili örneklerle dolu! Yapılan bu değişiklikler adeta “bumerang” etkisi yapıyor; dönüp seni vuruyor!

Peki, şimdi neler yapılıyor, neler yapılması planlanıyor? Kamuoyuna yansıyan haberlere göre, AK Parti Siyasi İşler Başkanı Hayati Yazıcı başkanlığındaki komisyon, çalışmalarını yaz boyunca sürdürecek ve yeni yasama dönemine, hem siyasi partiler, hem de seçim yasasında ciddi değişiklikler içeren bir paket getirilecek.

Şunu da unutmayalım; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde ‘güven oylaması’ müessesesi olmadığı için, yönetimde istikrar sorunu da artık yok! Bakanlar tamamen dışardan, milletvekili değil. TBMM’de “hükümet sorunu” diye bir şey mevzu bahis değil! Demirel’in o meşhur, “Bulun 226’yı, gelin düşürün hükümeti!” sözü de bu bağlamda tarih oldu!

Dolayısı ile seçimde yüzde 10 barajının da bir önemi kalmadı. Seçimlerde yüzde 1 oy alan parti de, yüzde 52 oy alan parti de milletvekili çıkarabilmeli...

Doğrusu da budur…

Şimdi… İttifak uygulamasının seçim barajını fiilen ortadan kaldırdığı yorumları yapılırken, barajın ittifak yapan partilerin en az yüzde 5 oy almaları şekline dönüştürülebileceği iddia ediliyor. Bu durumda seçimlerde yüzde 5’ten az oy alan partiler Meclis’e giremeyecek. Askerler tarafından getirilen seçimlerde yüzde 10 barajının halen yasalarımızda olduğunu da hatırlatalım…

Ezcümle; sorulması gereken soru şudur: ‘Getirilmek istenen bu sistem ne kadar demokratik?’

Peki, ya sizce!

İSTENEN SİSTEM: DARALTILMIŞ BÖLGE!
İktidar partisi gelecek seçimlerde ‘daraltılmış bölge’ sisteminin uygulanmasından yana, ya!
Peki, nasıl bir şey, bu ‘daraltılmış bölge?’ Bir bakalım mı?

* “Daraltılmış bölge” modeli, ülkeyi en fazla 4 ya da 5 milletvekili çıkaracak bölgelere ayırmayı hedefliyor.
* Türkiye’de 1987 ve 1991 yıllarındaki seçimlerde ANAP tarafından uygulandı.

* 1991’de oyların yüzde 27’sini alan DYP sandalyelerin yüzde 39’unu kazanmış, oyların yüzde 10‘unu alan DSP ise sandalyelerin sadece yüzde 1,5’ini kazanabilmişti, bu sistemle. Bu yönüyle “daraltılmış bölge” sistemi oldukça ‘adaletsiz’ bir seçim sistemi olarak ortaya çıkmakta.

* Bu sistemin uygulanması durumunda Türkiye’de seçim çevresi haliyle artacak. Seçim çevrelerinin artması vekil seçilmek için alınması gereken oyun yükselmesi anlamına geliyor.

* Diyelim ki bir seçim çevresinde 20 milletvekili seçiliyorsa bu uygulama ile o seçim çevresi, 20/5 = 4 olacak. Diğer seçim çevreleri de bu hesaba göre yeniden dizayn edilecek. İstanbul’da halen 3 olan seçim çevresi sayısı 25 dolayına çıkacak…

* İstanbul’da bir seçim çevresinde milletvekili seçilebilmek için yüzde 3 civarında bir oy alınması yeterli oluyordu. Ancak, şimdi milletvekili seçilebilmek için yüzde 10’dan fazla oy almak gerekecek.

* İngiliz modeli olarak bilinen “dar bölge” seçim sisteminde ise, her seçim çevresinden bir milletvekili çıkarılıyor, en çok oyu alan parti milletvekilliğini kazanıyor. Ancak öyle anlaşılıyor ki, iktidar partisi bu uygulamaya pek sıcak değil!

MESAJ PANOSU
Zaman zaman bu köşede konuk ettiğim, Almanya, Freising/Münich’ten yazan Şaban Turhal, gurbetçilerle ilgili önemli bir yaraya parmak basıyor; “Hükümet, Türkiye’den borçlanarak emeklilik hakkı elde eden Avrupalı Türklerin emekli maaşı almaları durumunda yaşadıkları ülkede çalışmama şartını kaldırıyor. İstanbul Milletvekili Zafer Sırakaya’nın önerisiyle hazırlanan yasa teklifi, Meclis’e torba yasası içinde getirilip kısa sürede yasalaşması bekleniyor.

Sayın Vekilim Zafer Bey; ne olur bırakın yarı zamanlı çalışmayı da, gurbetçiler olarak Türkiye’deki vatandaşlarımız gibi tam zamanlı çalışabilelim! 60 senedir hep hak kaybına uğrayan gurbetçilere tam zamanlı çalışma hakkı verin de bunca hak kayıplarından sonra da sevinelim biraz, derim...”

PAYLAŞILAMAYAN ADAM!
Binali Yıldırım…
Erzincan, Refahiyeli. Buraya da Ağrı’dan geldiği ifade ediliyor.
Esasen, Gemi İnşaatı Yüksek Mühendisi…
2002 öncesinde iş insanı ve bürokrat… 2002’den sonra ise Milletvekili, Bakan, (son) Başbakan, TBMM Başkanı… İzmir ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı… Halen İzmir Milletvekili.
Kartviziti hayli kabarık…

Ama ne zaman önemli bir makama isim aransa ilk akla gelen Binali Yıldırım oluyor!

* Cumhurbaşkanı Yardımcılığı sayısı mı artacak; “Olsa olsa Binali Bey olur!”

* Cumhurbaşkanlığı kabinesinde revizyon mu yapılacak; “Binali Bey banko Bakan olur!”

* Şimdilerde TBMM Başkanlığı seçimleri gündemde ya; “Binali Yıldırım kesin eski koltuğuna oturacak…”

Siyasi kulislerde Binali Yıldırım için bugünlerde bolca, “paylaşılamayan adam” esprisi yapılıyor…

Bakalım neler olacak?



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER