Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Düşman Kim?

Mümtaz’er Türköne, ahvalnews-com’da “Düşman Kim?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Düşman Kim?

Amerikan filmlerindeki klişe kötü adamlar gibi siyaseti basit, yalın ve anlaşılır bir mücadeleye dönüştürmek için düşmanlara ihtiyacınız var. Dost kim, düşman kim? İktidara destek verenler dost, muhalefete destek verenler düşman; veya tam tersi. Geniş kitlelerin dahil olduğu siyaset oyununu sürdürebilmek, sevk ve idareyi yürütebilmek için etkili bir çözüm. Karmaşık bir sürü ilişkiyi ve iletişimi basitleştirme yeteneği, siyasi başarının ön şartıdır. O kadar basit ki, düşmanla karşılaştığınızda konuşmanıza, tavır almanıza bile gerek yok; silahınıza davranmanız yeterli.

Siyaseti “dost” ve “düşman” ayırımına dayandırmak, sloganları bile kavrayamayan cahil yığınları seferber eden ilkel bir içgüdü olarak anlaşılabilir; ancak basitleştirme anlı-şanlı teorilerin de yöntemidir. Faşizmden beslenen Schmitt’in ve Marksist gelenekten Mouffe’nin “siyasal” tanımı tam olarak böyledir ve hala geniş bir ilgi ve karşılık görmektedir.

Mevcut durumu teoriye uydurmak size zorlama gelebilir; ancak mevcut durumu açıklamak ve anlaşılır kılmak için teoriler, analiz aracı olarak her zaman işe yararlar.

Schmitt’ten yola çıkalım:

Nasıl ahlâk iyi ve kötüyü, estetik güzel ve çirkini ayırıyorsa siyaset de dost ve düşmanı belirler. Ontik ve ontolojik iki farklı duruş. Demokratik toplumlarda siyaset rekabetin yürütüldüğü ortak bir uzlaşma alanında vücut bulur. Öbür tarafta ise herkesin sığınağında veya mevziinde dayanışma içinde savaştığı dostlar ve düşmanlar karşı karşıya gelir.  Şayet siyaset birlikte yaşamayı sağlayan uzlaşmaya dayanan pratikler ise sorun yok; kurucu unsurun devreye girdiği meydan savaşında ise savaş mantığı geçerlidir. “Siyaset” ve “siyasal” ayırımı (La politique-Le politique) bu iki farklı dünyayı anlatmak için devreye girer.

Size Türkiye için bir ölçü: Sağ-sol, muhafazakâr-liberal-sosyalist ayrımlarının bir anlamı kaldı mı? Düşman siyaset hepsinin üzerini örttü. Sağcılar ve solcular, sağcı ve solcu olmalarını parantez içine alıp Millet İttifakı adıyla aynı çatı altında bir araya gelebiliyorlarsa, bu düşman siyasetinin egemenliğinin doğal sonuçlarından biridir. İktidar sizi düşman olarak görüyorsa, diğer düşmanlarla işbirliği dışında çareniz kalmaz.

Dinî siyaseti, dini referanslarından sıyırıp düşman siyasetini meşrulaştıran bir araç olarak görmeyi deneyin. Her dönemde din, siyasetin cephaneliğidir. Siyasal alanda din devreye girdiği zaman uzlaşma olmaz. Uzlaşma istemiyorsanız dini öne sürer, savaşı tırmandırırsınız.

Apolitizasyon toplumun iç dinamikleri ile siyasetten kendi tercihi ile uzaklaşmasıdır. Meselâ her şey yolundadır, beyler-hanımlar sandığa bile gitmeye tenezzül etmezler. Depolitizasyon ise dışardan gelen baskı ve etkilerle toplumun siyaset kurumundan, karar süreçlerinden uzaklaştırılması, çaresizlik duygusu ile siyasetin dışında tutulmasıdır. Siyasi süreçler temsil niteliği taşıyan mekanizmalardan arındırılır ve hiyerarşi ve disiplin içinde iş gören teknik-bürokratik birimlere aktarılır. Toplumun depolitizasyonu, aynı zamanda siyaset kurumunun elindeki düşman siyasetinin bireysel-toplumsal-ekonomik-hukuki her yeri egemenliği altına almasıyla birlikte gelişir. Aczinizi itiraf edin, iktidarı etkileme ve değiştirme gücünüz yok; öyleyse teslim olun.

Sel taşkını gibi siyaset kara parçaları üzerinde yükselir, yerleşim yerlerini, üretim alanlarını, sosyal hayatı, özel ilişkileri, hatta magazin dünyasını, dini inançları hakimiyeti altına alır. Şu sorulara dost ve düşman ile doğruyu ve yanlışı üst üste yerleştirerek cevap verin: Dinin doğru yorumunun tekeli kimin elinde? İsim yapmak ve para kazanmak isteyen yetenekli bir sanatçı kime yakın durmalı? Memlekete faydalı bir fikriniz, bir yorumunuz varsa, hangi medya kuruluşu size aracı olabilir? Özel şirketlerin ne kadarı devletin taht-ı tasarrufunda? Aç kalırsanız, iş ararsanız kime müracaat etmeniz gerekir? Magazinine kadar aşırı derecede siyasallaşmış bir toplumun içinde yaşamıyor muyuz?

Hukuk, düşman hukukudur. Jacobs’un Almanya’da geliştirdiği “Düşman Ceza Hukuku”, hürriyeti kısıtlamaya kamu yararı adına girişirken, siz alanı genişletip düşmanların içine muhalifleri yerleştirebilirsiniz.

Aşırı siyasallaşma dediğimiz vakıa işte budur; toplumun nefes almasını, kişilik kazanmasını, kendi yükünü taşımasını zorlaştırır. Bu yük ancak düşman siyaseti ile taşınır; taşınamaz hale gelince, yani düşmanların sayısı dostların önüne geçince çöker. Kağıt üzerinde bile olsa sayısal çoğunluğa iktidarı veren demokrasi dost ve düşmanların mevzilerini değiştirir. Düşman siyaseti yeni iktidar kurumlaşmaya başladıktan sonra hükmünü sürdürmeye kaldığı yerden devam eder.

 

Kaynak: Farklı Bakış



Anahtar Kelimeler: Düşman ?

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz