Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Davutoğlu'nun partisinin kurucular listesindeki Halid Hoca ile yapılmış bir röportaj.. Bir muhalifin gözünden Suriye istihbaratı

2005'te kurulan Şam Deklarasyonu üyesi Dr. Halid Hoca, Suriye'de haftalardır devam eden gösteriler ile ilgili sorularımızı cevaplarken, ülkedeki siyasal yapı ve bilhassa istihbarat ile ilgili çarpıcı detaylar verdi.

Davutoğlu

2005'te kurulan Şam Deklarasyonu üyesi Dr. Halit Hoca ile Suriye'de devlet yapısı ve yaşanan son gelişmeleri konuştuk.

Gökhan Kavak - Suriye'ye baktığımızda siyaset genel olarak yukarıdan aşağıya devlet başkanı, askeri-sivil güvenlik birimleri, Baas Partisi, meclis ve hükümet şeklinde yapılanmış bir sistem mevcut. Dışarıdan bakıldığında Suriye yönetimi ile alakalı zihinlerde somut bir tablo oluşmuyor, Suriye'de bulunan mevcut siyasi yapı ne şekilde kurumsallaşmıştır?

Dr. Halit Hoca - Suriye'de mevcut kollara ayrılmış 4 ana istihbarat teşkilatı vardır. bunların altında 15-17 arasında ayrı şubeler bulunmakta. Suriye'deki bunlar sosyal, siyasasal hayata hâkim. Suriye parlamentosundaki seçimlere müdahale etme gücüne sahipler. Seçilecek milletvekilin istihbarattan onay alması gerekiyor. Eğer seçilmesi muhtemel kişi rejim aleyhinde bir tavır alırsa seçilmesi engelleniyor ya da tutuklanıyor. Bunun örneğini 2005'te yaşadık, iki parlamenter Beşar Esad'ın açıkladığı reform adımlarını uygulamaya koymadığı için eleştirdiklerinden dolayı tutuklandılar. İki gün önce Der'a'lı parlamenter Muhammed Zuadi, Der'a'daki olayları incelemek üzere çocuğu ile birlikte özel makam arabası ile Der'a sınırında kurulmuş askeri barikatlara geldiğinde askerler kente görmesine izin vermediler, Der'a'lı vekilin siyah renkli, resmi plakalı arabada olmasına rağmen izin verilmedi. ısrarlar üzerine ise vekile ateş açıldı.

"SURİYE TAM ANLAMIYLA İSTİHBARAT DEVLETİDİR"

Suriye'de farklı bir siyasi sistem var. Suriye'de yasaklı olmayan beş parti olmasına rağmen tek parti olarak Baas Partisi iktidarı elinde bulunduruyor. Suriye hükümeti 1968'den beri demokratik bire yapı gibi görünür ama Hafız Esad iktidara geldiğinden buyana oradaki rejim tam anlamıyla istihbarat devletidir, bunun en katı yaşandığı ülkeler Tunus ve Suriye'dir.

Suriye'de demokratik bir sistem yok tam anlamıyla istihbarat rejimi; sorun bence buradan kaynaklanıyor. Hiyerarşik bir yapı var, Suriye'yi yönetenler aslında istihbarat birimleridir.

Genelde şöyle bir kanı var, 'Esad iktidarı devraldıktan sonra reform yapmak istedi; ancak 11 Eylül saldırısı, 2003 Irak işgali, 2005'te Lübnan Başbakanı Refik el Hariri suikastı gibi dış etmenler Esad'ın içe kapanmasına ve açıkladığı reformları gerçekleştirememesine neden oldu. Esad aslında reform yapmak istiyor; ama saydığımız etmenler nedeniyle reform yapamadı' kanısı var. Beşar Esad gerçekten reform adımları atacaktı da saydığımız dış etmenler ve içeride etrafını saran askeri ve sivil bürokrasi mi buna izin vermiyor?

Şöyle belirtmek gerekir ki Beşar Esad'ın 30 Mart 2011 tarihinde yaptığı parlamento konuşmasında "etrafımdaki insanlar benim reform yapmamı istiyor; ancak ben buna müsaade etmiyorum," şeklinde açıklama yaptı. Gerekçe olarak da halkın sosyal anlamda bu reformlara hazır olmadığını gösterdi. Aynı şekilde Wall Street Journal Gazetesi'ne verdiği demeçte Esad, "Suriye'de şu anki halk yapılacak reformlara hazır değil; bir kuşak daha geçmesi lazım" açıklamasını yaptı.

"ESAD TEK BAŞINA KARAR ALAMIYOR"

Nitekim 3 Mayıs'ta Esad hükümetin tatile girdiğini ilan etti. Bu bazı uzmanlarca 'oyalama' taktiği olarak değerlendirildi.

Bu düşüncelere ben de katılıyorum. Şöyle bir piramit düşünün; piramidin en tepe bölümünde Esad ailesi var. Burada Hafız Esad'ın oluşturduğu kapalı bir halka var. Kuzeni Rıfat Esad'la bir çekişme olsa da Beşar Esad lehine çözüldü ve Rıfat Esad sürgün edildi. Esad ailesi yüzde 10'luk Nusayri azınlığı da kullanıyor. Esad ailesinin tepesinde bulunduğu piramidin bir alt katında Nusayri azınlık var. Esadlar Nusayriler ile kader birliği oluşturmuş ve hayatın her bölümüne ekonomi, siyaset, medya, sanata Nusayriler sokmuş. Nusayrilerin bulunduğu katın altında ise Baas Partisi var.  Baas Partisinin altında da diğer kurumlar var. Ben Şuraya gelmek istiyorum; Esad reform yapacağım sözlerini söylerken tek başına karar alamayacak konumda. Etrafındaki kemik yapı reformlar ile kendi konumlarını kaybedeceklerini bildikleri için bu adımları engelleme ihtimali çok yüksek.

Güvenliğin had safhada olduğu bir baskı rejimi üzerine kurulmuş bir sistemde siyasi karar alma merciilerinde önemli ölçüde çürüme oluyor.

Evet, reform yapacağım dediğiniz de bunu kurumlar yürütecek ama böyle bir kurum yok. Suriye biraz önce bahsettiğim istihbarı yapı çok güçlü ama kurumsal olarak çok zayıf bir yapıya sahip. Siz bir dernek açacağınız zaman ki dernek kurmak bile yasak, yukarıda saydığımız dört ayrı istihbarat biriminden izin almanız gerekir. Bu yapıda reform isteseniz de yapamazsınız

Hafız Esad iktidara geldiğinde ülkeyi demir yumruk ile yönetti. Müslüman Kardeşler'den ayrılan Hama merkezli Mervan  Hadid önderliğinde genç ve aktif kişiler 1979-80'li yıllarda silahlı mücadele yolunu seçtiler ve hareketin yönetim kadrosunu da bu  yolda sürüklediler.  Hadid daha sonra tutuklandı; arkadaşlarının çoğu da tutuklanarak idam edildi. Bu süreç 1982'de Hama katliamı ile sonuçlandı ve Müslüman  Kardeşlere yönelik ağır bir darbe vuruldu, harekete mensup kişilere yönelik idamlar, gözaltılar başladı.

"ASIL REFORM SÜRECİ HAFIZ ESAD DÖNEMİNDE BAŞLAYACAKTI"

Hafız Esad iktidar için Basil Esad'ı hazırlıyordu. Trafik kazası sonucu ölen bu kişi siyasi yönetim anlamında tecrübeli birisiydi. Planlar baba Esad'ın düşündüğü gibi olmadı ve Basil hayatını kaybetti. Hafız Esad'ın ölümüne yakın bir dönemde yaşanan bu gelişme neticesinde yönetime tek aday Beşar Esad'a kaldı. Hafız Esad, Basil Esad'a göre daha tecrübesiz olan Beşar Esad'a daha sorunsuz bir ülke bırakmak için Müslüman Kardeşler ile görüşme sürecini başlattı ve hatta taleplerini istedi. Asıl reform süreci bu bakımdan Hafız Esad döneminde başlayacaktı.

Müslüman Kardeşler'in Hafız Esad dönemindeki talepleri nelerdi?

Müslüman Kardeşler'in o zaman istediği talepler üç temele dayanıyordu:

1. Ülke dışına sürgün ettirilenlerin 850 bin kişinin dönüşüne izin verilmesi ve bu kişilerin yargılanmamaları

2. Müslüman Kardeşlerin üye olanlara idam cezası hükmünü veren anayasanın 49. maddesinin kaldırılması

3. Kaybolan 20 bin kişinin akıbetine dair resmi açıklama.

Hafız Esad 2000 öncesi bu talepler üzerine muhalefet ile görüşüyordu.  Beşar Esad geldikten sonra süreç yokuşa sürüldü. Beşar Esad ile görüşen muhalefet liderleri "Beşar Esad'ın Müslüman Kardeşler için yapılacak tek şeyin kökünden kazımak olduğunu ve reformu onlar talep ettiği için değil ben istediğim için yaparım" dediğini aktardılar. Son konuşmasında da reformları ben istediğim için yaparım" diyerek hatasını tekrarlamıştı. Bu şu demek; halkın başkaldırdığı diktatör mantalitesi devam ediyor. Nitekim halk da bunu kendilerine karşı hakaret olarak algıladı.

2001 Beşar reform adımları atarken 'Şam Baharı' denen iki veya üç forum oluşturuldu ve muhalefetten yüzlerce kişi o foruma katıldı. Ancak bu süreç altı ay sürdü. Müslüman Kardeşlerin bu forumlara dışarıdan destek verdiğini görünce de bu toplantılar yasaklandı. 2005'te parlamentoda bulunan Nusayri asıllı ve ekonomi profesörü Haid Delile Suriye ekonomisini eleştirdiği için tutuklandı yine Suriyeli parlamenter Muhammed Hamsi aynı muameleyi gördü. Reform süreci 2001'de bitti aslında.

"ESAD HALK İLE BARIŞMALI Kİ GÜÇLÜ OLSUN"

Suriye halkı bilinçli bir halktır, olayların başlanmasından bu yana  bir ay geçmesine ve muhalefete yönelik yoğun bir baskı politikası uygulanmasına rağmen dış müdahale çağrısı yapılmıyor. Halk 'Beşar'a İsrail'e karşı savaşıyorsun, önce halkın ile barışman gerekir senin halkın silahındır, hiç kimse silahsız savaşa gider mi? Beşar Hariri suikastı, Gazze saldırısını reform adımlarının önünde bahane olarak öne sürmek yerine bunları reformlar lehine kullanmalı; çünkü bu süreçler reform yapmak için bir gerekçedir; Esad önce halk ile barışmalı ki dışarıya güçlü gözüksün; Esad ise tam tersini yaptı ve böylece devletin kurumsal yapısı yok oldu, rüşvet ve yolsuzlulukların içinde içten bir çürüme yaşandı. Halk bu bakımdan yapılan açıklamaları oyalama olarak algılıyor.

"MUHALEFET, ESAD'IN REFORM YAPMASI İÇİN MANEVRA ALANI BIRAKTI"

Siyasi bir reform yapılıp seçimler gerçekleştirildiğinde yüzde onluk Nusayri azınlığın iktidarı bitecek. Bu aşamada bir çıkmaz ile karşı karşıya muhalefet, rejim değişikliği mi yoksa reform mu talep ediliyor?

Bir hafta öncesine kadar reform talebi vardı, kanlı Cuma olarak nitelendirilen ve yüzün üstünde insanın öldürülmesi ile Halk reform taleplerinden rejim değişikliğine doğru seyir aldı. Ancak yine de muhalefet Beşar Esad'ın reform yapması için manevra alanı bıraktı.

"NUSAYRİLER DE REJİMİN REFORME EDİLMESİNİ TALEP EDİYOR"

Siyasi reformlar ile yapılacak seçim sonuçları Nusayri azınlık için bir sorun oluşturmaz.  Nitekim 2005'te senesinde ismini yukarıda zikrettiğimiz ekonomi profesörü de Nusayri idi. Aynı şekilde İstanbul'da düzenlenen 'Suriye İçin Değişim' toplantısına Viyana'dan katılan Nusayri bir temsilci vardı. Şunu söylemek gerekir ki Nusayrilerin özellikle sol düşünceli aydınları değişimden yana; çünkü onlar da var olan bu baskı rejiminin devam edemeyeceğinin farkındalar. Uzan vadeli düşünen Nusayri aydın kesim kendilerinin bu şekilde tek başına iktidar kalamayacağının farkındalar ve Suriye'nin sonunun Irak gibi olacağını düşünüyorlar. Vatandaşlık hakkı üzerine kurulu bir yapı istiyorlar, Dürzîler de aynı şekilde düşünüyor.

Suriye'de muhalefet ve halk arasında bir uzlaşma var. Vatandaşlık mefhumu üzerine kurulmuş, kısmen laik bir anayasa talep ediliyor,  iktidarda kimin olacağı önemli değil. Talep edilen Lübnan gibi azınlık üzerine paylaşılmış bir iktidar değil.

"KÜRTLER DE REFORM TALEP EDİYOR"

Kürt muhalefetine tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kürt muhalefetine baktığımızda yaklaşık sekiz parti var ve bunların ikisi ayrılıkçı görüşte, Aralarında uzlaşma yok, ayrılıkçı düşünceleri talep edenler ilk başlarda muhalefete katılmadılar. Bunlar gösterilerin başlamasından iki hafta sonra Murat Karayılan ile görüştüler ve süreç ile ilgili bilgi alış-verişi yaptılar. Bu kesim Kürtlere ayaklanmasın diyenler.

"ESAD CİDDİ BİR ATIM ATARSA HALK BUNU OLUMLU KARŞILAR"

Şu halde her ne kadar halk meydanlarda 'rejimin düşmesini istiyoruz' sloganları atsa da hala reform talebi ön plana çıkıyor?

Evet haklısınız, üst çatıda bir uzlaşma var ve halk, eğer rejim ciddi bir adım atarsa kabul edecekler. Esad ben sizi tanımıyorum' tavrını terk etmeli, muhalifleri 'Filistinliler, selefiler, Lübnan tarafından desteklenenler, Kürt peşmergeleri' gibi suçlayıcı ithamlarda bulunuyor ve taleplerini geri çeviriyor. Oysa muhalefetten kanaat önderleri ile görüşüp süre istese ve güvenilir adımlar atsa muhalefet buna olumlu cevap verecek. Ama Esad'ın ve Baas rejiminin önce halkı tanıması lazım.

Devamı >>>



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER