Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yeni Anayasa Tartışmaları

Altan Tan Yazdı;

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yeni Anayasa Tartışmaları

Türkiye, Osmanlı’da 1876 yılında ilan edilen 1. Meşrutiyet’ten bu yana sürekli olarak anayasa meselesini tartışıyor. Bu tarihi biraz daha geriye 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı’na, hatta 1808’de imzalanan Sened-i İttifak’a kadar götürmek de mümkün.

TBMM’de 1921’de kabul edilen Teşkilatı Esasiye Kanunu ile 1924, 1960 ve 1982 Anayasaları da toplumun arasındaki fay hatlarını kapatamadı, tartışmaları bitiremedi.

Onlarca kez mevcut anayasaların maddeleri  değiştirildi, anayasalar bu değişikliklerle tabir yerindeyse delik deşik edildi; yine de toplumun ‘karın ağrıları’ bitmedi.

Bildiğiniz gibi anayasalar toplumun birlikte barış içinde yaşama manifestosudur.

Bir başka ifade ile üzerinde uzlaşılan ilke ve kuralların yazılı hale getirildiği bir senettir, güvencedir.

Bireysel ve kamusal alanlar bu ittifak çerçevesinde düzenlenir.

Tartışılması gereken en önemli konu 200 yıldan fazla bir süredir Türkiye toplumunun neden bir türlü doğru düzgün bir anayasa yapamaması olmalıdır.

Uzlaşılamayan sorunlar açık bir şekilde masaya yatırılmadıkça sağlıklı bir sonuca ulaşmak da mümkün değildir.

Bu sorunları birkaç  ana başlıkta özetlemek mümkün.

  1. Yönetimin/yöneticilerin (Sultan, Cumhurbaşkanı, Başkan, Meclis…) belirlenme şekli
  2. Yöneticilerin yetki ve sorumlulukları, şeffaflık ve denetim
  3. Adil ve bağımsız yargı
  4. Din-devlet ilişkileri (Özel alan, kamusal alan tartışmaları; laiklik/laikçilik yaklaşımları)
  5. Cumhuriyetin ulusalcı paradigmasının çözemediği Kürt sorunu

19 Ekim 2011’de Mecliste grubu bulunan 4 parti arasında (AK Parti, CHP, MHP, BDP) TBMM Başkanı Cemil Çiçek başkanlığında bir anayasa uzlaşma komisyonu kuruldu.

İki yıldan fazla süren bir çalışma yapılmasına rağmen ne yazık ki ortak bir metin üzerinde uzlaşılamadı ve yeni anayasa umudu da suya düşmüş oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunca yıldır yeni anayasanın neden yapılamadığını ve bu gün de bu olumsuz nedenlerin daha da ağırlaşmış olarak devam etmekte olduğunu en iyi bilen kişilerin başında olmasına rağmen nereden icap ettiyse 7-8 yıl sonra tekrar ‘Yeni Anayasa’ meselesini gündeme getirdi.

Bugün siyaseti azıcık bilenler bile hem meclis aritmetiği, hem de partiler arasındaki bu konuyla ilgili fikri uçurum bulunması nedeniyle yeni bir anayasa yapmanın imkansız olduğunu biliyor.

Onun içindir ki muhalefet partileri bu öneriye sıcak bakmadıkları gibi, ayrıca da Cumhurbaşkanı’nın gündem belirleme ve gündem değiştirme hamlesi olarak değerlendirdiler.

Üstelik Cumhurbaşkanı’nın kendisi de mevcut anayasanın ilk 4 maddesinin kırmızı çizgileri olduğunu ve asla değiştirme gibi bir niyetleri olmadığını beyan ederek bu konuya ne kadar ciddi yaklaştığını da ortaya koydu!

Geçenlerde bu 4 madde ile ilgili bir yazımda görüşlerimi kısaca özetlemiştim:

‘İsterseniz önce iktidarı ve muhalefeti ile siyasetin tabusu haline gelen bu ilk 4 maddeyi hatırlayalım;

Madde 1: – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

Madde 2: – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

Madde 3: – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı ‘İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır.

Madde 4: – Anayasanın 1inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

Anayasa tartışmalarında bir diğer tabu da mevcut anayasanın birbirini tamamlayan 42’nci ve 66’ncı maddeleri.

42’nci madde:

“Kimse eğitim ve öğretim hakkından mahrum bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetimin ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. 

İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır. 
Özel, ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak kanunla düzenlenir.

Devlet, maddi imkandan yoksun başarılı öğrencilerin öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımı yapar. Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez. 

Türkçeden başka hiçbir dil eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dili olarak okutulamaz ve öğretilemez. 

Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı dil ve yabancı dil ile eğitim yapan okulların tabi olacağı esaslar kanunla düzenlenir.”

66’ncı madde:

“Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk’tür. Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarda kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir. Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkartılamaz…”

Hiçbir  demokratik anayasanın değiştirilemez maddesi olmaz. ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletin’ ise, millet iradesi şarta bağlanamaz. Millet isterse, istediği değişikliği yapar.

Devamı >>>
 



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz