Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

ÇİN, İRAN'A DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI DERSİ VERİYOR

Veysi DÜNDAR'IN ANALİZİ...

ÇİN, İRAN

İran’dan gelen haberler dramatik bir hal aldı. İşler hiçbir zaman keyifli değildi İran’da. Ama bu defa protestonun bedeli, kaynaklara bakarsak, 100’leri aşan sayıda sivil kayba ulaştı.

Protestolar İran geneline yayılmış durumda. ABD’ye kafa tutan bir ülkenin bu güne kadar ABD ile ciddi bir çatışmasını görmedik. Buna rağmen iş kendi insanına geldiğinde son derece sert biçimde önlem almaktan kaçınmayan bir kaba tutumu görüyoruz. 

Dünyanın doğuya gittikçe kalınlaşan perdesi 5000 seneden kadim Pers toprağında yazık ki demirden bir kepenge dönüşüyor. Bugün protesto yaşanmayan dünya köşesi yok. Şili’den Hong Kong’a, Lübnan’dan Polonya’ya dünyanın her yeri kaynıyor.

İnsanlar sokağa çıkıp hak arama telaşında…
Meşru hükümetler bu hak arama faaliyetine meşreplerine göre müdahale ediyor.

İran ya da resmi adıyla İran İslam Cumhuriyeti de bunu yapıyor. 1980’den beri dünyaya bir model olarak kendini lanse eden İran aradan geçen 39 yıla rağmen hala klasik meseleleri çözmüş değil.

“Devrim yapılmaz, Devrim olunur” sözünü doğrulayan bir devletçi gelenek ve dünyanın geri kalanına sırtını dönen bir asosyallikle sadece iktidarın devamından ibaret bir totolojik hedefi kovalar görüntü veriyor.
Dünyanın her köşesinde halk bir şeyleri protesto ediyor.

Protestoyu önlemeye çalışmada internetin fişini çekmek sadece İran rejiminin aklına geliyor.
Belli ki, rejimin ne kendine güveni var ne de yaptıklarının izlerinin kalmasına hoşgörüsü.
İnternetin modern zamanların hür basını ve ondan bir tık daha fazlası olduğunu hepimiz biliyoruz. İnternet sıradan insanın adam öldürmeyen cephanesi. Örgütlenmesinin ve birbirinden haberdar olmasının yöntemi ve aracı.

Devletin de internete ihtiyacı var belki ama internet öncesi çağın konvansiyonel iletişim araçları da devletin işini görüyor. Hitler’in, Napolyon’un, Stalin’in internete ihtiyacı yoktu. Günümüzün baskıcı rejimleri de İnternet olmadan işlerini görebiliyor. Ancak halka interneti kapatmak eşitsiz bir mücadele için hemen hemen tüm silahları elde toplamak manasına geliyor.

İran, İslam adına yaptığı devrimin henüz ilk yıllarında bir başka Müslüman ülke ile -yani Irak’la- savaşa tutuşmuştu. İran-Irak savaşının üzerinden 35 sene geçti ama İran’ın derdi hiç bitmedi. Kendi içine kapandıkça kapandı.
Anti Emperyalizm bayrağını dalgalandırdığı iddiasını kendi halkından esirgediği özgürlüklere gerekçe olarak sunmaktan hiç çekinmedi.

Kendi halkına özgürlüğü sağlayamayan bir rejimin, bölgesinde nasıl ve ne şekilde emperyalizm zincirinin kırılmasına katkı vereceği, özgürlüğü kuracağı sorusu zihinlerde asılı kalmış durumda.

Odanın ışıklarını kapatıp eline aldığı jopla karanlıkta şiddet resitali veren zalim bir film karakteri var karşımızda.
Şiddeti dünyadan gizlemek adına kapatılan İnternetin modern körlüğüne sığınıyor.
Kendi halkının protestolarına makul bir şekilde müdahale edebilecek esneklikten yoksun olduğunu ifşa ediyor.

Adının ortasına kondurduğu İslam kelimesinin insana verdiği değerin, iktidarın korunma refleksi karşısında ne geçersiz kaldığını dünyanın gözü önüne seriyor. 

Mukayese için karşımızda aylardır süren Hong Kong protestoları var. Çin’in de en az İran kadar katı ve ödünsüz bir rejime sahip olduğu kuşkuya yer bırakmaz.
Buna karşılık Çin, Hong Kong’da interneti kapatmayı aklına bile getirmedi. Üniversite öğrencilerinin okullarını barikatlarla doldurmaları gerçeküstü bir film sahnesi gibi dünya medyalarına servis ediliyor. Çin esip gürlüyor ama ne sivil kayıplarından ne de devlet gücünün kontrolsüz kullanımından söz ediliyor.
İran kabalıkta sınır tanımıyor. Çin bu işin sınırını teşhis ediyor ve buna riayet ediyor.

Ülkemizde bazı kafalardan her zaman olduğu gibi İran’a toz kondurmama ve olanları Batının oyunu olarak görme ve gösterme refleksine şahit oluyoruz. Çin’in de batının oyununa maruz kaldığı ancak İran gibi davranmadığı bir ortamda mukayese yapmak bunların aklına bile gelmiyor.

Sadece Çin de değil, toplumsal hoşnutsuzluğun patlak verdiği ve halkın kendini ifade ettiği her ülke de kendince olanları emperyalizme ve dış güçlere ihale edebilir. İşin kolaycı çözümünde olayın sebeplerini kendi dışında aramak vardır. 

İran’ın İslam’a dayadığı rejiminin kendi halkına olan yabancılaşması hiç de İslam’ın öngördüğü bir yaklaşım değil. Cesaretten yoksun bir tavırla önce internetin fişini çeken iktidar aslında kağıttan bir kaplan demek. Kağıttan da olsa kaplan kaplandır. Ve silahsız, örgütsüz halk için tehdit içeren denetimsiz bir saldırıyı temsil eder.

İran modeli çöküşünü kabul etmese de kendini korumak için gösterdiği reaksiyon bunu ispat ediyor. İnterneti işine geldiğinde devlet aygıtının propagandası için çekinmeden kullanan ama halktan bunu esirgeyen bir rejim kendi ülkesini yaşanmaz kılmanın devrimini yapmış aslında.
Sözde İslam devrimi 39 yıl sonra Çin’in Mao mirasçısı kendine has komünistlerini dahi görece demokrat gösteren bir çelişki yumağına dönüşmüş durumda.

Duamız İran için değil.
Duamız İran halkı için.
Halkını üzen devrimi kim ne yapsın?



Anahtar Kelimeler: ' DEMOKRASİ İNSAN HAKLARI DERSİ VERİYOR

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz