Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Çelişki ve anlamada nüfuz sorunu

Rasim Özdenören- 03.06.2018

Çelişki ve anlamada nüfuz sorunu

Düz mantıkla düşünen biri, eleştirmek istediği metinde çelişki arar. Çelişki sandığı bir karşıtlığa (zıddiyet) denk düştüğünde de mal bulmuş Mağribî gibi saldırıya geçer.

Düz mantıkla yalnızca çıkarımlar yapılır. Ne var ki sonuçta elde edilen öneri aslında baştaki birincil önermede var bulunmaktadır. Dolayısıyla bu mantıkla yeni bir şey söylenmiş olmaz. Başka bir deyişle, düz mantık tefekkürün yolunu açmaz. Düz mantıkla yalnızca çıkarımlarda bulunulur.

Düz mantık denilen mantığın temel kurallarını Aristo belirlemiştir. Bu mantığa düz mantık denildiği gibi, klasik mantık, özdeşlik mantığı, çelişmezlik mantığı veya üçüncü şıkkın imkânsızlığı da deniyor. Özü şuna dayanıyor: A=A. A ya kendisidir veya değildir. Bu mantığa göre üçüncü şık yoktur. Ya siyah ya beyaz... O şey ya odur veya o değildir...

Bu mantık bilginin sunulmasında çelişme bulunmaması gerektiği kuralı ile iş görür. Gündelik hayatımızda olsun, hukukun pratik uygulamasında olsun işe yarar. Örneğin bir cinayet veya hırsızlık olayında sanık suçun işlendiği vakitte o mahalde bulunmadığını kanıtlarsa, o suçu o kişinin işlemediği sonucuna varılır. Çünkü o kişi o anda ya oradadır veya değildir... Orada değilse o kişi açısından mesele kalmaz. Ancak kişi o vakitte orada ise kovuşturma farklı düzlemlerde ve fakat gene aynı mantık doğrultusunda sürdürülür.

Ancak düz mantıkla hukukî tefekkürde bulunulamaz. Düz mantık çünkü ya o veya değil düzleminde iş görür. Fetvada işe yarar. Ama tefekkürde iş görmez.

Tefekkür diyalektik mantıkla harmanlanır. Çünkü diyalektik mantık üçüncü şıkkın muhtemel (ihtimal dâhilinde) olduğu varsayımına göre işler. Diyalektik mantıkta ya o ya değil çıkarımına da yer verilir. Ama salt bununla yetinilmez, üçüncü şıkkın var bulunduğu ihtimali üzerinde durulur ve tefekkür tam da burada başlar.

Diyalektik mantıkta her tezin karşısında bir antitez yer alır, ikisinin çatışmasından da sentez ortaya çıkarılır. İslam´ın temel mantığı da karşıtın muhtemel olduğu varsayımı üzerine kuruludur. Aristo mantığına göre çıkarım yapıldığında Allah´ın isimleri ve sıfatları arasında çelişkiler görüldüğünde ve o iki çelişik durum aynı zatta buluşamayacağına göre, zatı reddetmek gerekir. Mantıki kıyas bu sonucu gerektirir. Örneğin Allah afüvdür (affedici) ve muntakimdir (intikam alıcı)... Müslüman bu çelişkili duruma bakarak inkâr yoluna gitmez, salt bu nedenle gitmemiştir de... Ama Hristiyan dünyada teodise (kötülük, şer) problemi kimilerinin dinden çıkmasının gerekçesini oluşturmuştur. Nihilizm olsun, kökten inkârcılık olsun, kökenini teodise problemini düz mantıkla çözmeye yeltenmekte bulur. Eğer kötülükler de Allah tarafından yaratılıyorsa (örneğin sel felaketi, deprem, ölüm ve öldürmeler vb.), bu durum onun mükemmelliği ile bağdaştırılamaz, mükemmel olmayan varlık ise tanrı olmaya layık değildir denir...

Oysa İslam, daha amentüsünde hayrın ve şerrin Allah´tan geldiğine inanır. Ve bizim hayır bildiğimizde şer, şer bildiğimizde hayır olabileceğini öngörür. Her şerrin içinde hayrın, her hayrın içinde şerrin barınabileceği ihtimaline (üçüncü şık) yer verir.

Bizim yazılarımıza veya öykülerimize olsun, başka metinlere olsun hüküm biçenlerin büyük tabloyu gözden kaçırmadan değerlendirmelerini salık vermek isterim. O zaman çelişki arama gayreti, anlama nüfuz etme çabasına dönüşmüş olur... Çelişki bulmak kolay, anlama nüfuz etmek zor iştir...



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz