Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

"BUGÜN BİZDEN ÖNCEKİ NESİLLERİN EKTİKLERİNİ BİÇİYORSAK, BİZDEN SONRAKİ NESİLLERDE, BİZİM EKTİKLERİMİZİ BİÇECEK..."

Hukukçu ve Özgün İrade Dergisi yazarı Av. Cüneyt Toraman, Özgün İrade Dergisi 2020 Aralık (200.) sayısı için, derginin "yazar-editör" soruşturma sorularını yanıtladı.

>Dergicilik ve Müslümanların dergi formuyla sürecine yönelik olarak, dergi ve dergiciliğin bizdeki iz düşümü konusunda neler söylenebilir?

Günlük gazeteler, dünyadaki ve ülkedeki gelişmeleri okurlarına duyurmaya çalışır. Haberin, günün belli bir zaman diliminde hazırlanması gerektiğinden, gazeteler, “görünür gerçeğin” peşindedir. Bu nedenle, derinlemesine analizler içermezler. Gazetelerin bu boşluğunu doldurmak amacıyla, olayı bütün boyutlarıyla irdeleyen, ortaya koyan haftalık haber dergileri yayınlanmaya başladı. Dergiler sadece haberlerin arka planını ortaya koymakla yetinmeyip,düşünce ekollerinin (okullarının) kaleleri oldu. Doğrusunu söylemek gerekirse, matbaanın icadıyla, kalemler kılıçtan daha etkili olmaya başladı. Dergiler, toplumun değerlerini, gelecek nesillere taşıyan etkili bir araç haline geldi.

Osmanlı devletinin son dönemlerinde (1908) “Sırat-ı Müstakim” adıyla yayına başlayıp “Sebilürreşad” adıyla devam eden, Takriri sükun kanunuyla kapatıldıktan (1925) sonra, yeniden (1948) yayınlanmaya başlayıp, 1966 yılına kadar devam eden bu dergilerin, Cumhuriyet dönemindeki İslami mücadelenin tohumlarını ektiğini söylemek yanlış olmaz. Aynı şekilde, tek parti döneminde yayına başlayıp (1943) 1978 yılına kadar devam eden “Büyük Doğu” dergisi ile, (1939-1982) “Hareket Dergisi”, İslami hareketin örgütlenmesine, daha etkili hale gelmesine, siyaset sahnesine çıkmasını sağladı. Soğuk savaşın en ateşli olduğu yetmişli yıllarda yayınlanmaya başlayan (1976-1982) (1988-1992) (haftalık) “Sebil” dergisi, “Şura” adıyla yayınlanmaya (1978) başlayıp (mahkemelerin kapatma kararları üzerine) “Tevhid” ve “Hicret” adıyla 1980 Mayısına kadar devam eden, 1975 yılında yayınlanan “Vesika”,  (1976-1979) “Düşünce” dergileri, İslami hareketin yayılmasında önemli görevler ifa ettiler. 1980 darbesinin önemli sebeplerinden birinin, İslami hareketin gelişmesi/yayılması olduğunu belirtmek gerekir. 1980 darbesinden sonra (1991 yılında) yayınlanmaya başlayıp otuz yıldır yayınına devam eden “Umran” ve “Haksöz” dergileri ile 2000 yılında yayına başlayıp yayınına devam eden “Gerçek Hayat” dergilerini de bu gruba ilave edebiliriz.

Bu dergiler, yayınlandıkları dönemde, İslami hareketin gelişmesine büyük katkı sağladılar.  Baskı ve darbe dönemlerinde, “muhalefetin” en güzel örneklerini sundular, topluma “direniş ruhu” aşıladılar. İslami hareketteki her sıçrama, bir önceki kuşağın başarısının sonucu oldu. 1990’lı yıllarda başlayıp 2002 seçimlerine kadar etkili olan ve bin yıl sürmesi planlanan 28 Şubat darbesinin ilk seçimde yenilgiye uğraması, yıllardır hazırlık yapılan 15 Temmuz darbe teşebbüsünün bir gecede başarısız hale gelmesi, toplumun bütün kesimlerinin müşterek mücadelesinin sonucudur. Bugün, bizden önceki nesillerinin ektiklerini biçiyorsak, bizden sonraki nesiller de, bizim ektiklerimizi biçecek. Hak ve özgürlükleri elde etmenin ne kadar zor olduğuna defalarca tanık olduk. Hak ve özgürlükleri korumanın, elde etmekten daha da zor olduğunu unutmamalıyız. Hak ve özgürlüklerimizin güvende olduğunu düşünerek gevşer, tembellik yapar, rehavete düşersek, bunun faturasını, bizden sonraki kuşakların ödeyecektir. Bizden önceki kuşakların mücadelesinin semerelerinden istifa edenlerin, kendilerinden sonra gelecek kuşaklara borcunu ödemesi için mücadele etmesi gerekiyor.

>Geriye dönüp baktığınızda, Özgün İrade Dergisi ile ilgili olarak neler söylemek istersiniz?

“Özgün İrade Dergisi”, yukarıda isimlerini zikrettiğimiz seleflerinin aksine, baskı dönemlerinde değil, Ak Parti iktidara geldikten sonra (2004) yayın hayatına başladı. Bu dergi, dünyada ve ülkemizde yaşanan her soruna el attı, “çözüm önerileri” sundu. Bu öneriler, sadece somut olaylara (geçmişte yaşanan olaylara) değil, gelecekte yaşanacak benzer olaylara da ışık tutuyor. Aynı zamanda, “sonraki kuşaklara” emanet edilen birikim anlamına geliyor. Bu davaya hizmet edecek olanlar, bu birikimlerden istifada edecek, eksiklikleri ve hataları gözden geçirecek, bayrağı daha yükseğe taşıyacaktır. “Özgün İrade Dergisi”, soğuk savaştan sonraki dönemin yeniden inşasına, yeni bir siyaset dilinin oluşmasına önemli katkılar sundu. 2010 Anayasa değişikliğinden sonra, vesayetin el değiştirmesi sürecinde, vesayetin eski sahipleri (Ergenekon) ile yeni sahipleri (FETÖ) arasındaki mücadeleye tanıklık etti, analizler yaptı. Dergide, 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle ilgili olarak çok değerli analizler yapıldı. Yayına başladığı tarihten bugüne kadar, Özgün irade dergisinde yapılan değerlendirmelerin, zaman içerisinde ne kadar isabetli olduğu ortaya çıktı. Bu yayınlar, toplum ve siyasal iktidar üzerinde etkili oldu.

Burada önemli bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Komünizmin çökmesinden sonra İslami camia, (komünizmin yerine) ikame edilen “insan hakları” alanında, etkili bir söylem geliştiremedi. Büyük bir kesimi, geçmiş ümmetlerin (yaşadıkları çağın gereklerine uygun) uygulamalarına sahip çıktı, bu uygulamaların bugün de geçerli olduğunu savundu. Bu konularda saldırılara maruz kaldı. Soğuk savaş dönemi sona erdikten sonra, ideolojiler karşı öne sürdüğümüz “tezimizin” “savunmaya” evrilmesi, bu konuda eksikliğimizi gösteriyor. İslami camia, bu dönemde sadece saldırılara maruz kalmadı, soğuk savaş döneminde müslümanları bir arada tutan kendi içindeki bütünlüğünü de kaybetti, fırkalara bölündü. Soğuk savaş döneminin sona ermesinden sonra tedavüle sokulan yeni paradigmaya (insan hakları) karşı “ortak bir söylem” geliştiremediğimiz takdirde, onlar saldırmaya, biz de savunmaya devam edeceğiz demektir. Bu açmazdan (fasit daireden), (sorunlarımızla yüzleşmeyi sağlayacak) düşünce dergilerinin önderliğinde çıkabileceğimize inanıyorum. Özgün İrade Dergisi, çok sesli yapısıyla, bu alanda önemli bir boşluğu dolduruyordu. Umarım bu “ara verme” kısa sürer, daha kaliteli bir baskı ve daha çok okura ulaşacak şekilde, daha da güçlü olarak yeniden yayınlanmaya devam eder, bu kervana yeni dergiler de katılır.

>Özgün İrade Dergisi adına söylersek, genelde dergi ortamı için var olan ve birçok sebebi varit olan handikaplar nasıl aşabilir, yoluna devam edebilirdi?

İkinci dünya savaşından sonra dünya, en büyük ekonomik krizlerden birini yaşıyor. ABD’de patlak veren ve bütün dünyaya yayılan 2007-2008 ekonomik krizinin etkileri devam ederken, bu krize, 2020 yılında “corona virüsü” krizi eklendi. Bütün dünyada alınan tedbirlerle üretim, önemli oranda azaldı. Üretimin azalmasıyla, çalışanların önemli bir kısmı işsiz kaldı, işi olanların da kazancı azaldı. Bu kriz, her geçen gün derinleşiyor ve ne kadar devam edeceği de bilinmiyor. Birçok ülkede, devasa şirketler iflas etti, birçoğu kredilerle ayakta kalmaya çalışıyor. Böyle bir dönemde, tam 17 yıldır yayın hayatına devam eden Özgün İrade Dergisinin yayına ara vermesi, (ekonomik açıdan)anlaşılabilir bir durumdur. Bir derginin basılması, çok sayıda kişinin emeğinin (özverisinin) yanında, tasarım, kağıt, baskı, dağıtım, vs. belli bir “maliyeti” gerektiriyor. Derginin bayi satışları veya abone sayısı, derginin maliyetlerini karşılayamaz hale geldiğinde, basılması imkansız hale geliyor.

Derginin yayınına ara vermesinde ekonomik krizin etkileri olsa da,gerçek sebepleri gölgelememelidir. Basılı yayına rağbet azalsa da,ekonomik krizler etkili olsa da, gazeteler ve dergiler yayınlanmaya devam ediyor. Günümüz Türkiye’sinin refah düzeyinin, geçmiş dönemlerden daha düşük seviyede olduğu söylenemez. Baskıların ve yoksulluğun had safhada olduğu dönemlerde, daha fazla dergi yayınlanıp satılırken, refah düzeyinin ve nüfusun arttığı bir dönemde talebin azalması, tirajların düşmesi, dergilerin yayınına ara vermesi, sorunun (sadece) ekonomik olmadığını gösteriyor. Ana sebebin, İslami camianın yeni paradigmaya karşı hazırlıksız yakalanması, buna bağlı olarak, ana gövdenin (birliğinin) ve hedeflerin parçalanması, baskı dönemlerinde hak ve özgürlük mücadelesi verenlerin mücadele azminin azalması, yorgunluk, rehavet, buna ilaveten, genç kuşağın okumaya ilgisinin azalması, dünyevi çıkarların öne çıkması olduğunu düşünüyorum. Bu konular açıklığa kavuşturulup, çözümler üretemediğimiz takdirde, önümüzdeki dönemde, ümmet olarak, daha derin krizlerle karşı karşıya geleceğiz demektir.

Pandemiyle birlikte bütün dünyayı etkisi altına alan ekonomik krizle birlikte, üretim azalsa, yavaşlasa, dursa, insanlar fakirleşse de, medeniyetler arasındaki savaş yavaşlamıyor, hız kesmiyor. Küresel güçlerin taşeronları, 7/24 tedavüle soktuğu tezvirat, saldırı ve operasyonlarına devam ediyor. Bunları etkisiz hale getirmek için, misliyle cevap vermek gerekiyor. Esasen günümüz teknolojisi, basılı yayına değişik alternatifler sunuyor. Akşam saatlerinde yayınlanan geleneksel haber bültenlerinin yerini, 24 saat yayın yapan haber kanalları aldı. Günümüzde haberler, TV’lerden çok daha hızlı bir şekilde (anında) topluma ulaşıyor. Bir gün sonra gazetede yayınlanan haberler, okuyucunun ilgisini çekmiyor. Çok sayıda dergi ve gazete dijital yayına geçti, birçoğu da bunun için hazırlık yapıyor. İngiltere’nin çok satan gazetelerinden İndependent (2016 yılında), ABD’nin en popüler dergilerinden Newsweek (2012 yılında), basılı yayına son verdi, dijital yayına geçti. Türkiye’de de, önemli bir okur kitlesine sahip olan Radikal Gazetesi, Habertürk Gazetesi, Star Gazetesi, basılı yayına son vererek, dijital yayına geçti. 2017 yılında yeniden yayınlanmaya başlayan Yörünge Dergisi, geçen yılın sonunda dijital yayına geçmişti.

Türkiye’de, “internete erişimin kolaylaştığı” ve “akıllı telefon sayısının 50 milyonu aştığı” (nüfusun %77 sinin akıllı telefon kullandığı) dikkate alındığında, dijital yayının, bu boşluğu dolduracak bir çare olduğu görülüyor. 2019 yılının Nisan ayında (sadece bir ayda), “Dergilik” programından 18 milyon gazete ve derginin indirilmiş olması, dijital yayınların geniş bir kitleye ulaştığını gösteriyor. Dijital yayına geçen derginin web sitesinde yayınlanan haberler, yazılar, belli periyodlarda, “E-Dergi” olarak yayınlanabilir, bu dergilere, ekonomik bedellerle abonelik yapılabilir. Orta yaş ve üzerinde olanlara göre, dijital yayın basılı yayının yerini tutmasa (ve basılı yayının alternatifi olmadığına inansa da), genç kuşak böyle düşünmüyor.

Geleceğimizi genç kuşaklara emanet edeceğimizi dikkate aldığımızda, dijital yayının sadece basılı yayına alternatifi değil, önümüzdeki yılların yayın tarzı olduğunu gösteriyor. Dijital yayında renkli/renksiz baskı söz konusu olmadığından, yayınlanacak dergi, görsel açıdan daha nitelikli olacak, yazıdaki linklerle, fotoğraf, video ve dijital yayınlara erişim imkanıyla okuyucuya daha zengin bir içerik sunma imkanı olacaktır. Dijital yayınların paylaşımı çok kolay olduğundan, dergide yayınlanan yazılar, daha geniş kitlelere erişebilecektir. Yayınına aran veren dergilerin, ekonomik krizin etkilerinin azalmaya başlamasıyla, bıraktığı yerden devam etmesine, basılı yayına geçmesine bir engel bulunmuyor. Bir yerde talep varsa, arz da olacaktır. Sadece üniversitelerde 8 milyon öğrencinin olduğu Türkiye’de, hiç kimse, böyle bir talebin olmadığını öne süremez. Bu kitleye mutlaka ulaşmamız gerekiyor. Gelecek kuşakların geçmişte yaşanan acıları tekrar yaşamasını istemiyorsak, geleceği bugünden inşa etmemiz gerekiyor. Zira bugün ne ekersek, bizden sonraki kuşaklar onu biçecek…



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER