Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

BİR TARTIŞMANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ; Almanya'da 'Demokratik Türkiye' Tartışması: Tünelin Sonundaki Işık Görünüyor

Ozan ÜNER Yazdı; 'İlk önce HDP üzerinden 'Kürtler haindir' dediler, sonrasında öyle bir noktaya geldiler ki AKP-MHP’yi desteklemeyen her kesim haindir tezini geliştirdiler.'

BİR TARTIŞMANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ; Almanya

ARTI GERÇEK - Almanya’da 54 imzacı ismin çağrısıyla “Demokratik Türkiye için Toplumsal Sözleşme Arayış Konferansı’nda bir araya gelen gazeteci Can Dündar, yeni bir demokratik Türkiye arayışının öne çıkartılması gerektiğini söylerken, Prof. Dr. Ahmet İnsel de “Her türlü tahakküme karşı çıkan bir toplum yaratmalıyız” ifadelerini kullandı. Konferansa Türkiye’den gelen HDP Ankara Milletvekili Mithat Sancar da Türkiye’nin iyi bir yere gittiğini söyleyerek “Şimdi muhalefet tünelin sonundaki ışığı görmektedir.” dedi.

Almanya’nın başkenti Berlin’de Türkiye dışında sürgünde yaşayan aydın, gazeteci, sanatçı, siyasetçi, akademisyen, sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcilerinden olan 54 imzacı ismin “Gelin nasıl bir Türkiye’de yaşamak istediğimizi konuşalım” çağrısıyla iki gün sürecek olan “Demokratik Türkiye için Toplumsal Sözleşme Arayış Konferansı” bugün başladı.

 

İLGİLİ HABER

54 imzacıdan çağrı: Gelin nasıl bir Türkiye’de yaşamak istediğimizi konuşalım

54 imzacıdan çağrı: Gelin nasıl bir Türkiye’de yaşamak istediğimizi konuşalım

'Gelin özgür bir Türkiye’nin ihtiyaçları hakkında sözlerimizi birleştirelim.'

 

Demokrasi, Kürt sorunu, kadın cinayetleri, cinsiyet eşitsizliği, doğa ve tarih tahribatlarını başta olmak üzere Türkiye’deki güncel sorunları ele alan “Demokratik Türkiye için Toplumsal Sözleşme Arayış Konferansı”nda açılış Türkçe ve Kürtçe olarak Yüksel Koç ve Mehmet Ali Çankaya tarafından yapıldı.

Konferansa gelenleri selamlayan KCKD-E Eş Başkanı Yüksel Koç, “Biz demokrasi, insan hakları ve demokratik Türkiye için sizleri bir araya getirdik. Konferansı 54 tanınmış şahsiyetin çağrısıyla gerçekleşti. Konferansa Türkiye’deki demokratik mücadeleyi tartışacağız. Bizler bugün ülkemizdeki ekolojik sorunları, kadın sorunlarını, demokratik muhalefet sorunlarını tartışmak istiyoruz. Kaz dağlarından, Hasankeyf’e kadar ekolojik sorunları tartışmak istiyoruz. Biz nasıl bir Türkiye istediğimizi birlikte tartışmak istiyoruz. “ dedi.

Türkiye ve Türkiye dışında mücadele edenlerden ilham aldıklarını ifade eden Mehmet Ali Çankaya, “Köklerimizden sökülüp sürgün edildik, ama bir gün mutlaka geri döneceğiz. Birlikte söz söyleme eylemini gerçekleştireceğiz. Gelin ortak demokratik bir Türkiye için birlikte tartışıp, mücadele edelim. Gelin özgürlükçü, seküler bir toplum nasıl yaratacağımızı birlikte tartışalım.” Diyerek konferansın açılışını yaptı.

"BİR ARAYA GELİŞ VE TOPLUMSAL SÖZLEŞME PERSPEKTİFİ"

Konferansın “Bir Araya Geliş ve Toplumsal Sözleşme Perspektifi” adlı ilk oturumunda , Barış Akademisyeni Engin Sustam’ın moderatörlüğünde gazeteci Can Dündar, Barış Akademisyeni Latife Akyüz, Prof. Dr. Ahmet İnsel, HDP eski milletvekili Hatip Dicle, gazeteci Ergün Babahan, Alman Federal Meclisi’nin Sol Partili üyesi Gökay Akbulut, Avusturya Parlamentosu eski üyesi Berivan Aslan ve HDP eski Milletvekili Turgut Öker söz aldı.

“YENİ DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE ARAYIŞIMIZI ÖNE ÇIKARMALIYIZ”

“Sürgünde olanların bir araya gelme özlemi sonlandı.” diyerek sözlerine başlayan Can Dündar, konferansta önerilerini sunarak “Bu toplantının bir amacı ve hedefi olmalıdır. Bunu daha iyi kılmanın araçlarını oluşturalım.” dedi.

Türkiye’deki mücadeleye destek veren bir durumda olmalarına dikkat çeken Dündar, herkesin kendi alanında somut öneriler ve politikalar geliştirilmesi gerektiğini belirtti.

Dündar “Bu bir yol haritası olmalı, bizim kendimize bir yol haritası çizip, yol almalıyız. Dünya ile dayanışmayı, yabancı dostlarımızla birlikte olmayı esas almalıyız. Kavga etmemeliyiz, birbirimizle farlılıklarımızı öteleyelim. Birbirimizi bizden uzak tutak ayrılıkları öteleyerek, bizi bir araya getiren ortak yanlarımızı esas almalıyız. Bizler Türkiye’de yeni bir anayasa arayışının olduğu, yeni demokratik bir Türkiye arayışımızı burada öne çıkarmalıyız. Bu bizi heyecanlandırmalıdır” diye konuştu.

“ŞİDDET, ŞİDDETİN MAYASIDIR”

Prof. Dr. Ahmet İnsel, toplumların beraber yaşamında güven harcı olduğunu ve güven unsurunun bozulduğu andan itibaren karşı tarafın saldırıya geçen bir tavırda olacağını söyledi.

Toplumda karşılıklı olarak güvenin tahsis edilebilmesi için mutabakatın sağlanması gerektiğini belirten İnsel, “Birbirimizin farklılıklarına bakarak, bir arada olmaya dikkat etmeliyiz. Türkiye’de sürekli toplum içinde iç düşmanlar olduğu teşhirini yaparak, insanlar içinde güvensizlik yaratmaktadır.” dedi.

“Toplumsal güveni ortadan kaldıran en önemli bir nokta da şiddettir” diyen İnsel, “Şiddet karşı şiddeti doğurur, yani şiddet, karşı şiddetin mayasıdır. Bunun için şiddeti ve karşı şiddeti eleştirmeliyiz. Şiddete karşı şiddetsizlik geliştirmek elzemdir. Özellikle şiddet karşısında, karşı şiddeti sebeplerinden kaynaklı eleştirmezsek bir sonu getirmez. Dolayısıyla şiddet ve güvensizlik üzerinden tartışmalıyız. Şiddetin bir sonucu karşı tarafın insanlığını ret eder. Unutmayalım karşı şiddet de insanlığı reddeder. Her türlü tahakküme karşı çıkan bir toplum yaratmalıyız. “ diye konuştu.

“ERDOĞAN, YILLAR SÜREN ENTEGRASYON MÜCADELEMİZİ YERLE BİR ETTİ”

Berivan Aslan, son yıllarda, Avrupa’da sağ popülist, milliyetçi partilerin yükselişe geçtiğini belirterek ortaya çıkan bu durumdan en çok Müslümanlar, Kürtler ve Türklerin etkilendiğine dikkat çekti.

Yıllar süren entegrasyon konusunda mücadele ettiklerini ifade eden Aslan, Erdoğan’ın bunu yerle bir ettiğini söyledi.

Aslan, yurt dışında yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerin sorunlarını anlatarak “AKP Hükümeti biliyoruz ki düşman yaratarak var oluyor. Adam Türkiye’de düşmanları bitirdi, şimdi Avrupa’da düşman oluşturuyor. Bir çok insan artık sosyal medya üzerinden demokratik haklarını kullandığı için Türkiye’ye gidemez duruma geldiler.” Diye konuştu.

"AKP-MHP FAŞİZMİ YIKILACAK"

Konferansa gelenleri Sol Parti Federal Grubu (Die Linke) adına selamlayan Gökay Akbulut, “Bugün Türkiye’de AKP-MHP Bloğunun sonucunda etkilenmeyen kalmamıştır.” dedi.

Akbulut AKP-MHP faşizminin ancak 3. Yolu inşa ederek yıkılacağını belirtti. Konferansın sadece Türkiye ve Kürdistan için değil, Alman ve Avrupa muhalefeti için de önemli bir buluşma olduğunu ifade eden Akbulut “Solun kronik hastalıklardan kurtulması önemlidir” görüşünü dile getirdi.

“ERDOĞAN’IN ÜÇ HEDEFİ VAR”

Eski HDP Diyarbakır Milletvekili siyasetçi Hatip Dicle, Türkiye’nin kurulduğu toplumsal yapı ve siyasi tarihinden örnekler vererek söze başladı.

“TC Osmanlının yıkılışı üzerinden kuruldu.” diyen Dicle “Osmanlının yıkılışı ittihat terakki üzerinde yürüdü. İttihat terakki, Türk ulusunu yaratmak, bunun için Ermenileri yok etmek üzerinden yürüdü. TC kurulurken İttihak terakkinin üzerinden yükseldi. Kuruluşunda demokratik çizgi vardı. Ama 1923 Anayasasıyla Türkiye tekçiliği esas alan, İslam’a dayanan Türkçü zihniyetiyle gelişti” dedi.

12 Eylül 1980 askeri darbesiyle Türkiye’nin seküler yapılanmadan uzaklaşarak İslamcı devlet yapılaşmasına doğru gittiğini söyleyen Dicle. ABD önceliğinde Türkiye’ye siyasal İslam projesi getirildiğini belirtti.

Dicle, Erdoğan’ın üç hedefi olduğunu belirterek “Erdoğan’ın 2023, 2053, 2071 hedefi var. 2053 hedefi, Osmanlının ilhak ettiği toprakları yeniden ele geçirme, 2071 Osmanlının anadoluya ayak bastığının bininci yılı olmasından dolayı, Osmanlının ayak bastığı tüm ülkelerde Türkçülüğü geliştirmektir. “ dedi.

“ANAYASA’NIN 7. MADDESİ ÜZERİNDE ÇALIŞMADIKÇA TÜRKİYE’DE DEĞİŞİM OLMAZ”

Anayasa’daki maddelerden örnekler vererek hangi yasaların değişmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Eser Karataş, “Anayasanın 7. Maddesi üzerinde çalışma yapılamazsa Türkiye’de değişim olmaz. Madde 73 Vergi Ödevi değişmelidir. Madde 42 maddesi Türkçeden başka hiçbir dil eğitim ve öğretimde kullanılamaz maddesi değişmelidir. Madde 66 Türk vatandaşlığı maddesi değişmelidir. Madde 127 değişmelidir. Madde 127 Devlet tanımı vardır. DİBACE, burada Türklük esası ele alınmaktadır. “ diye konuştu.

“TÜRKİYE’NİN TEMEL MESELESİ KÜRT MESELESİ”

Türkiye’nin temel meselesinin Kürt meselesi olduğuna dikkat çeken gazeteci Erguü Babahan İstanbul’daki yerel seçim örneğini vererek “İstanbul seçimlerinde Kürt fobisi olan seçmenlerin Kürtlerle bir araya gelmesinin yarattığı olumlu sonuçları ortaya çıktı. Eğer Türkiye Kürt meselesini çözemezse, kadın meselesi, eşcinsel meselesi, çevre meselesini çözemez. Çünkü sorunun anası odur, onun üzerinden şiddet politikasını geliştiriyor.” dedi.

Babahan, Erdoğan’ın yakında ABD’ye gittiğini ve ‘yeşil ışık’ alırsa Suriye’ye işgal girişiminde bulunacağını söyleyen Babahan, bu durumdan CHP’nin de etkileneceğini belirtti.

Babahan, “Eğer Türkiye Süriye’ye saldırırsa iç barış olmayacaktır. Biz demokrasiye inananlar olarak, Türkiye’de Kürt meselesi çözülmediği müddetçe sorunları çözemeyeceğimiz bilmeliyiz. CHP’ye düşen görev tabanını muhafazakar kesime karşı eğittiği gibi, Kürt sorununda da eğitmelidir.” Diye konuştu.

“TEK SORUN KÜRT SORUNU DEĞİL”

Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Onursal Başkanı Turgut Öker “Türkiye’de faşizme karşı ortak mücadele konusunda çok arayışlar oldu” diyerek yurt dışında yapılan çalışmalardan örnekler verdi.

Öker de İstanbul yerel seçimlerine dikkat çekerek “İstanbul ruhu gösterdi ki, herkesin kendi dayatmasını aşmadan ortak bir mücadelenin yaratılamayacağını gördük.” dedi.

“Burada olacak oluşum, çok fazla Türkiye gündemiyle yoğunlaşmamalıdır. Bizler Alevi toplumu olarak üzerimize düşeni yapacağız.” Diyen Öker dünyanın merkezinde sadece Kürt sorunu olmadığını Alevilerin de sorunları olduğunu söyledi.

Kürt illerinde sokağa çıkmaya yasağının olduğu dönemde akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayağız” diyerek yayınlanan bildiriden sonra AKP’nin akademisyenlere saldırıya geçtiği ifade eden Barış Akademisyeni Yrd. Doç. Latife Akyüz, “Bunu da itibarımızı, öğrencilerimizi bizden alarak bizi cezalandırmaya çalıştı. Bunu yaparken, biz beyaz Türk’lerin Kürt sorununa neden karıştığımız suçlamasıdır. “ diye konuştu.

“TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR?”

Birinci oturumun sonlanmasının ardından “Türkiye Nereye Gidiyor” başlığıyla Barış Akademisyeni Nil Mutluer’in moderatörlüğünde CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, HDP Ankara Milletvekili Miithat Sancar ve Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Cihangir İslam konuşma gerçekleştirdi.

CHP’li Şeker, Türkiye’nin 1980’den beri şiddet sarmalı içinde olduğunu ve şiddetin şiddeti doğurduğunu söyleyerek 40 bin insanın hayatını kaybettiğini belirtti

“ANAP döneminde ortak değerlerin yağmalanması, AKP sürecinde bu din sosuyla yapılıyor.” Diyen Şeker, “ Türkiye’de AKP döneminde zenginliğin yüzde altmışını denetimine alan bir kesim ve buna karşı yüzde kırkını paylaşmak zorunda kalan bir yoksul kitleden bahsediyoruz.” İfadelerini kullandı.
Şeker, Gezi Parkı eylemlerinde ilk defa bir araya gelmeye başardıklarını vurgulayarak “Biz bir araya geldiğimizde kazandığımızı gördük ve iktidardan mağdur olan kitleleri de yanımıza alarak bu birlikteliği geliştirmeliyiz.” dedi.

Şeker sözlerine şöyle devam etti:

“Biz şu an aynı yerde duruyoruz. Bizler amasız, fakatsız laiklik değerlerine inananlar bir araya gelmelidir. Bunu yapmadığımızda mahkemenin tutuklanma saldırısıyla karşı karşıya kalıyoruz. Demirtaş örneğinde olduğu gibi, yargılanan bir davada tekrar tutuklanıyor.”

“Türkiye’de barış dediğiniz için Ankara’da öldürülebiliyorsunuz. Öğretmen çocuklara barışı öğrettiği için tutuklanabiliyor. Ben 4 yıldır meclisteyim. Çözüm süreci, Kürt sorunu diyen iktidar bir gün bunu mecliste gündeme getirmemiştir. Bunun için sorundan etkilen neler mutlaka bir araya gelmelidir.
Biz çatışmadan, barış ve demokrasi için uzlaşmayı geliştirmeliyiz.

“TÜRKİYE İYİ BİR YERE GİDİYOR”

HDP Ankara Milletvekili Mithat Sancar, sözlerine “Türkiye iyi bir yere gidiyor.” Diyerek başladı. AKP-MHP ittifakının 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra kurulduğunu söyleyen Sancar, Bu ittifakı ortaya çıkaran bir korkudur. Bu korku da HDP’nin yükselişidir. HDP’nin aldığı oy oranı değil, Türkiye ve Kürt halklarının bir araya gelmesi bu iktidarı korkuttu.” dedi.

Suruç ve 10 Ekim katliamlarının tesadüf olmadığını söyleyen HDP’li Sancar, “Burada çok acı bir şekilde müdahale ettiler ve Kürtlerle Türklerin bir araya gelemeyeceğinin işaretini verdiler. Aynı şekilde 10 Ekim katliamında da bir araya gelirseniz katlederiz dediler.” dedi.

Sancar, iktidarın ömrünü uzatmak için sürekli korku dozunu arttığını söyleyerek “İlk önce HDP üzerinden Kürtler hayindir dediler, sonrasında öğle bir noktaya geldiler ki AKP-MHP’yi desteklemeyen her kesin hayındır dozunu geliştirdiler.” İfadelerini kullandı.

Sancar sözlerini şöyle sürdürdü:

16 Nisan seçimlerinde verdikleri dozun işe yaramadığını ve bundan dolayı da çok kısa bir farkla çoğunluğu aldılar. Burada korkutulanlar da bir araya geldiklerinde korkuyu aşma sarmalına girdiklerini gördüler ve giderek gelişti.

Türkiye Suriye’ye girme konusunda uzun zamandır hazırlık yapıyor. Türkiye Suriye’ye giremez diniyor, ama her an olmaz denilen şeylerin olduğunu biliyoruz. Bugün birlikte yürüdüğümüz ve yürüyeceklerimiz bilmelidir ki eğer bu saldırılar yoğunlaşırsa bunun ilk kurbanları SP, CHP ve HDP olacaktır.
Şimdi muhalefet tünelin sonundaki ışığı görmektedir. Bir birbirimizle konuşmayı becerdiğimiz için, daha geniş bir kesimle buluşmamız söz konusudur. Cumhuriyetçiler bu koalisyon böyle giderse en değerlileri olan cumhuriyetin elden gideceğini görmektedirler. Aynı şekilde dini inancı olanlar, dinin ellerinde gittiğini görmektedirler.

“28 ŞUBAT BİTMEDİ”

Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Cihangir İslam, 28 Şubat’ın bitmediğini ilişki biçimi değişmeden devam ettiğini söyledi.

"Gezi, 15 Temmuz’un ilk kısımları, Adalet Yürüyüşü, 31 Mart- 23 Haziran arası süreçte zımmi bir sözleşme toplumsal muhalefet tarafından yazıldı." diyen SP’li İslam, Türkiye’nin eski tek partili ne döneminde ne yaşandıysa iktidarın da bugün aynısını yaptığını dile getirdi.

İslam, “Silah seslerinini başladığı yerde siyasetçileri sözü önemsizdir” dedi.

Konferansın ikinci bölümü sonrası katılımcılar, “Barış ve Demokrasi”, “Kadın, LGBTİ-Q, Ekoloji”, “Yoksulluk, İşsizlik, Emek”, “Halklar ve İnançlar”, “Türkiye’nin rehabilitasyonu”, “Demokratik İttifak”, “Enternasyonal İletişim” adlı çalışma gruplarına ayrılarak tartışmalara başladı.

ArtıGerçek



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER