Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Babacan'dan Erdoğan'a 'disklike' göndermesi: Baktı ki olmuyor düğmeye bastı

KARAR TV'nin ses getiren programı 'Liderlerle Ekonomi' DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile final yaptı.

Babacan

 

KARAR TV'nin ses getiren programı 'Liderlerle Ekonomi' DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile final yaptı. Taha Akyol, Elif Çakır ve İbrahim Kahveci'nin sorularını cevaplayan Babacan, ekonomi yönetimine sert eleştiriler yöneltti. İlk seçimleri kırmızı kart seçimi olarak niteleyen Babacan "Halk yerel seçimlerde sarı kartı gösterdi. Bundan sonraki ilk kart da kırmızı olacak" dedi. Varlık Fonu'nu kapatacaklarını söyleyen Babacan "Babasının mirası olsa böyle rahat harcayamaz... Tam bir kara delik. Şeffaflık, denetim yok" ifadelerini kullandı. Bababacan, Erdoğan'ın sosyal medyaya kontrol getirme adımını da 'disklike' göndermesiyle eleştirdi.


Ali Babacan'ın açıklamalarından önce çıkanlar şöyle: 

Son aylarda açıklanan rakamlar ile vatandaşın hissettiği ekonomik veriler uyuşmuyor. Gerçek enflasyonu halkımız daha iyi bilir. TÜİK rakamlarına göre, enflasyon yüzde 11-12. Gerçek ekonomi; halkın hissettiğidir.

İMAR RANTI VARKEN KİM YATIRIM YAPAR?

Kural bazlı ekonomi yönetim çok önemlidir. Örneğin Merkez Bankası bir kurallar çerçevesinde işlerdi. Şimdi bir gecede Merkez Bankası, iktidar yöneticilerine sorup kararlar alıyorlar.

Parası olan neden sanayiye üretime yatırım yapsın. Daha karlı bir alan var: İmar rantı... Bir imza ile bir gecede müthiş kazançlar elde ediliyor. Bu siyasetin finansmanında da kullanılıyor. İmar rantlarının ölçülü şekilde vergilendirmesini istiyorduk, kayıt dışı ve sınırsız kazançla sermayenin çıkışı sağlanamaz. Ortada çok büyük bir yanlış var! Oluşan imar rantını iyi hesaplamak lazım... Cami yaptırma şartı da bu imar rantının içine konuyor. Zorla bağışal cami mi yaptırılır.. Manevi hassasiyeti yüksek olanlar böyle yapılan cami sayısına, imar rantına dikkatle bakmalı.

ASIL SORUN OTORİTERLEŞME VE SİSTEMSİZLİK

2014'ten beri Türkiye'de kademeli bir otoriterleşme başladı. Likayatli insanlar yavaş yavaş sistem dışına itildi. 15 Temmuz ile birlikte de otoriterleşme 'sanki meşru bir zemin' kazandı. 2018'deki anayasa değişikliği ile de 'Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi' adı altında bir sistemsizlik oluşturuldu.

Kovid-19 krizi daha da derinleşti, gelir dağılımı, banka bilançoları çok daha önce bozulmuştur. Şirketler 'bilanço makyajları' yapabilir ama artık bu makyajı yapmak mümkün değil. Türkiye'nin ciddi bir enflasyon sıkıntısı var.

Gençlerimiz artık nefes alamıyor, nefes alacakları bir ülke istiyorlar.

İstanbul'u kaybettiler, Ankara'yı kaybettiler... Keza Antalya... Halk, yerel seçimlerde iktidara sarı kart gösterdi. Maçlarda sarı karttan sonra kırmızı kart gelir. Sandık gelecek; o gün kırmızı kart çıkacağını düşündüğümüz için hazırlık yapıyoruz.

DISLİKE'LAR GELİNCE DÜĞMEYE BASTILAR

Sosyal medyayı kapatmayı çalışıyor. Erdoğan'ın bugünkü açıklamaları ortada. Niye? Sosyal medya denemeleri oldu, baktılar ki 'dislike'larda durum felaket. 'Bu böyle olmayacak bari kapatalım' dediler. Başarısız olunca direkt müdahale. Teknoloji üreten gençlerin, gönüllerini kaybettiler örneğin. Teknoloji ile mücadele etmeleri mümkün değil. Teknoloji ile ancak yan yana yürürler. Teknoloji ile sadece büyünür. Teknoloji ile savaşmak, teknolojiyi kapatmak ya da yasaklamak mümkün değil. Bu dünya çok geride kaldı...

Avrupa ekonomisi daralıyor... Peki, böyle bir bu dönemde turizm nasıl artacak? Gerçekçi olmalıyız, turizm küçülecek. Önce kısa tedbirler almalıyız. Artan cari açık ile döviz eksikliğini; yeni döviz kaynakları ile telafi etmeliyiz.

Yatırım, üretim ve ihracat... Türkiye'nin çıkışı bunlar! Türkiye'nin, büyüme formülleri bu çerçevede yapılmalı. Fakat ortaya devlet kapitalizm diye bir şey çıktı.

Yabancı sermaye istikrar ve ekonomik güvenlik arar. Bunlar uluslararası sermaye için çok önemli. Bu yerli sermaye için de geçerli. Türkiye'yi karanlık tünel gibi gören sermaye sahipleri, başka yerlerde yatırım yapıyorlar.

Sermaye sahipleri, fiyat istikrarı arar. Fakat bu ancak bağımsız bir Merkez Bankası'nın belirlediği fiyat istikararı ile olur.

MECLİS HALA 01 PLAKA AMA...

Türkiye, bilim üretmekte zorluk çekiyor. Akademisyenler, 'Aman başıma bir iş gelmesinler' diyorlar. Korku hakim, akademisyenler otosansür uyguluyorlar. Özgürlük olmasa nasıl bilimsel çalışmalar yapılacak?

Kimse hesap soramıyor... Yargı erki bile hesap soramıyor. 01 plaka değişmedi demi? Meclis mesela, bir şey diyebiliyor mı?

Ekonomi politikalarını yazarsınız ama önemli olan uygulamak. Vatandaşa fiili uygulamaları gösterir ve sahiplenmesini sağlarsınız.

VARLIK FONU... BABA MİRASI OLSA BU KADAR RAHAT HARCANMAZ

Varlık Fonu'nu kapatacağız. Tam bir kara delik, şeffaflık yok. Sayıştay denetimi yok, hiçbir kurala tabii değil. Tamamen borçlanmaya dayanıyor. Babasından miras kalsa, bu kadar rahat harcayamaz. Ben 5 yıl boyunca Varlık Fonu'nun kurulmasını engelledim. Çünkü Hazine Bakanı'nın imzası olmadan kurulamıyordu. Ben gittikten bir yıl sonra kuruldu. Kesinlikle iktidara geldiğimizde kapatacağız. Tabii çok ciddi zarara da neden olacak bu durum.

İktidara geldiğimizde bağımsız bir yargı ile devlet garantili Yap İşlet Devret projelerini inceleteceğiz. DEVA Partisi olarak YİD projelerini; sadece nakit akışı olan projeleri için uygulayacağız.

MB'NİN REZERVLERİ ERİDİ, FAİZİ SABİT TUTMAK ZORUNDA KALDILAR 

Türkiye'nin, Merkez Bankası rezevleri Kovid-19 salgını öncesi eritildi. Sürekli eksiğe giden bir rezerv var. Hatta son toplantıda faizi sabit tutmak zorunda kaldılar. Göze alamadılar. Rezerv yokken para basarsanız; paranız ciddi değer kaybına uğrar.

Tekalif-i Milliye açıklamasını duyunca 'Eyvah' dedim! Bunlar krizi tetikleyici açıklamalar...

Bir günde Meclis'ten 18 yasa çıktı, muhalefet de destek verdi. Her gün düşmanlaştırılan bir muhalefet var. Ramazan bile muhalefete çakmakla başlıyor?

KOVİD KREDİLERİ YİNE KİRİZ NEDENİ OLACAK

Koronavirüs salgını döneminde faiz sayacı çalışıyor ama işletmeler kapalı. Verilen krediler ödeme günü geldiğinde yine bir krizi neden olacak.

Çözüm süreci döneminde 'Başarı kimin?' diye bir patent kavgası vardı. Fakat sonra 'Bu çözüm süreci nereden çıktı' denildi... Can ve mal güvenliği yoksa, terör varsa doğal olarak ekonomik istikrar bozulur.

En büyük sorunlardan biri; kadınların istihdama katılımı. Fakat son 2 yılda kadınlar ve gençler iş aramayı bıraktılar. Her krizde olduğu gibi bu krizde de en çok kadınlar etkilendi.

FORMÜL BASİT: GÜVEN, ÜRETİM, SANAYİ...

Yatırımın yolu; güvenden geçiyor. Hukuki güvenlik ve ekonomik öngörülebilirlik olursa; yatırımcı da geliyor. Aslında formül çok basit. Bizim bu formüü uygulamaktan başka çaremiz yok. Sanayi çok önemli. Yüksek katma değerleri ürünleri üretmek çok önemli.

Devlet destekleri çok önemli. Burada şeffaflık önemli. Öyle akrabaya vermekle, kayırmacılık yapmakla olmaz. Devlet, fırsat eşitliği yaratmalı. Rekabet yoksa rehavet meydana geliyor. Özel sektör kadar devletin adil fırsatları da çok önemli. İkisini dengelemek zorundayız.

ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ HESAPLAŞMA İÇİN KAPATILDI

Şehir Üniversitesi'nin kapatılmasına açıkçası çok üzüldüm, kısa bir Twitter mesajı ile de paylaştım. Tamamen siyasi hesaplaşma nedeniyle kapatıldı. Hele de kurumları böyle bir yıpratıldığı bir dönemde. Çok yazık oldu. Eğitim çok önemli. Siyasi çekişmelere, ideolojilere, hesaplaşmalara kurban edilmemeli. Çok üzüldüm ama nereye gideceği belliydi. Bu hesaplaşma daha önce de vardı. Olan tabii ki öğrencilere ve onların güzide ailelerine oldu.


 



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER