Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Aydos Dergisi’nin 25. Sayısı Çıktı!

Aydos, İstanbul'un Anadolu yakasında "sanat ve edebiyat ağırlıklı" olarak Sultanbeyli ilçesinde çıkan bir dergi. Dergi, bundan önceki sayılarında olduğu üzere, 25. sayısında, çeşitli edebi türde yazılmış çalışmalardan oluşmakta…

Aydos Dergisi’nin 25. Sayısı Çıktı!

Aydos, İstanbul'un Anadolu yakasında Sultanbeyli ilçesinde çıkan bir dergi. Dergide, bundan önceki sayılarında olduğu üzere, 25. sayısında da, çeşitli edebi türde yazılmış çalışmalardan oluşmakta…

Dergi kapağında Türkçenin “en büyük” şairi ünvanını hak  eden bir dile, üsluba ve dilsel akıcılığa sahip Yunus Emre’yi konuk etmiş! O, elindeki asa ile sırtını bize dönerek ufka doğru yol almışken, bir de “Gelin tanış olalım” mısraıyla başlayan dizesi ile birlikte tabiri caizse eğer “edebi, görsel ve hikemî” bir kompozisyon ile kendini okutma istidadını kabul ettirmeye çalışmaktadır.

Keza arka kapak görelinde de, Yunus’un, ufka doğru yürüyüşü, yine onun “Aşk bezirganı, sermaye canı /Bahadır gördüm, cana kıyanı” dizesiyle sürüp gitmektedir.

Bu yürüyüşler, ancak insan, hakikate vasıl olunca biterdi. Ah bir de vusülsüzlüğümüz olmasaydı! Boşuna demişti büyüklerimiz; “vusülsüzlüğümüz, usülsüzlüğümüzdendir” diye…

Gelelim dergiye; Şadi Oğuzhan “Anlatımcı Şiir” başlklı yazısında, anlatımcı şiir üzerinde duruyor. ”Anlatımcı şiirde olaylar bir anlatıcı tarafından nakledilir. Ancak bu anlatıcının imkânları, dili ve kullandığı araçlar roman ve hikâye gibi türlerin malzemelerinden ve anlatıcısından farklıdır” diyerek şiirle ilgili “Her şeyden önce anlaımcı şiir, isminden de anlaşılacağı üzere şiirdir” ve “bu yüzden de şiirsel planlar önplanda olmalıdır.” Tespitne bulunmaktadır. (6)

Şiirde de anlatı vardı, ama malzemeleri ve anlatıcısı, diğer türlerin malzemesinden ve anlatıcısnında bir hayli farklı idi.

***

Ali Sali, “Şiir Dili Lisanı da Değişitir -2” başlıklı yazısında Cemal Süreya’nın “Folklör Şiire Düşman” başlıklı yazına atıf yapma suretiyle kendi görüşlerini temellendimeye çalışmaktadır.

Sali, “Lisan anlamında dil çok ferdi kullanım olmasına rağmen kullanan kişinin habitusundan izler taşır.” (12) tespitinde bulunmaktadır. Sali, Cemal Süreya’nın “Şiirde kişilik bugün bunca önemli bir yer tutuyor. Folklordaysa daha çok  anonim kalıplar var.” İfadesi ile Karacaoğlan ve  Emrah(Erzurumlu ya da Ercişli) üzeridnen halk edebiyatına yönelik sarfettiği “kişiliksiz” yakıştırmasını eleştiri konusu yapıyor. Hatta, Cemal Süreya’nın bu yazısına ilk tepki verenlerden biri” olarak Sezai Karakoç’u örnek gsötermektedir. (12-13)

Bu sayıda, “İstiklal Marşı şairi” olarak önplana çıkan, ama aslında İslamcı bir düşünce ve hareket insanı olan Mehmet Akif ile ilgili olarak Prof. Dr. Mustafa Özbalcı’nın onu anlatan bir yazısı da, kendine yer bulmuş…

Özbalcı,”Mehmet Akif Ersoy (1873-1936)” başlıklı yazısında onu, biyografisi ile birlikte düşünceleri sadedinde anlatmaya çalışmaktadır.

Özbalcı, Akif’in, “herhangi bir şairmiş gibi" tanıtılmasına itiraz ediyor; “Onun milletimiz, tarihimiz, sanat ve edebiyatımız için dün olduğu kadar bugün de büyük bir değer ifade eden duygu ve düşünceri üzerinde hiç durmadık” tesptinde bulunduktan sonra “Eğitimimizin çok önemli ve en büyük eksikliği de budur. Zira Akif, bizim için yalnız ölüm ve doğum yıldönmümlerinde hatırlanıp sonra tekrar unutulacak insalardan biri değildir.” Diyerek, adeta ete kemiğe bürünmüş nice değerlerimizi sahiplenmemizi salık vermektedir. (19)

İsmail Kılınç “Söz Hkmettir” demektedir, kaleme aldığı yazısında.. Genelde sözün hikmet olarak bilinmesinin yanında “söz gümüşse, sükut altındır.” İfadesi de toplum nazarında kendine bir yer bulmaktadır. Elhak bu deyim doğru ve yerinde kullanıldığında çok anlam kazandığı halde, bir başka  ve sahih kavle göre ise, söz hikmetti.

Zaten Kılınç’ta buna vurgu yapmakta, atalardan miras bir deyimle mes’eleyi özetlemektedir; “Sağıra sözünü, köre yüzünü süsleme, üzülürsün” diyerek meramını dile getimektedir. Bir de, İbn Haldun’dan da “Fazla tevazunun sonu, vasat inanlardan nasihat dinemektir.” Alıntısını yaparak, sözün hikmet olduğuna işaret etmektedir. (31)

Size bir soru, “suyunuz çekilirse ne yaparsınız?” Sahi ne yaparsınız?

Bu soru cümlesini, yani “Suyunuz Çekilire Ne Yaparsınız?” yazısına konu başlığı olarak seçen yazar Yusuf Tosun, suyun memba’ından, yani İSKİ’den tanıdık bir yüz, mühendis ve idareci. Gerçi, şu aralar "makamsız" olarak, sular idaresindeki işine devam etmektedir.

Tosun, bu yazısında, su ile ilgili olarak, Amerika’da doğan ve İslam’la orada tanışan Muhyiddin Şekûr’un, kendi hayatında yaşadığı bazı gizemli durmlardan hareketle kaleme aldığı ve bu arada Türkçeye de çevrilen “Su Üstüne yazı Yazmak” adlı eseri üzerinden bir çıkarımda bulunmakta ve su gibi  akıp giden bir yazı kaleme almış bulunmaktadır.

Tosun, Fuzulî’nin Su Kasidesi’nden “Hak-i payine yetem der ömrledir mutttasıl / Başını daşdan daşa urup gezer âvare su” beytini ise, yazının başına bir güzellikle nakşetmş… (32)

Canip Kaya’da, bu sayıda “Hay/at/tan Tat Almak” başlıklı yazısı ile yer almaktadır.

Kaya, “Hay’dan gelenler, hayattaki Hay’ı görenler hayattan tat alırlar. Hayattan tat alanlar, hayata ve başkalalarına tat verirler.” Dedikten sonra şu ifadeyi de eklemeyi ihmal etmiyor; “Başkasına tat vermiyorsak, bu bizim Hay’dan ve hayattan tat almadığımızdan değil midir?” (70)

Evet, aynen öyle; tat alamıyorsak, ta veremeyecektik, alıyor isek, tat veriyorduk demekti!

Mehmet Mazak, ise iddialı bi başlıkla okuyusunun karşısına çıkmış. Mazak, yazısının başlığını “Kültürel Bereketin Harmanlandığı Yıl  2021” olarak belirlemiş…

İlk bakışta, bu başlığın, şu bir yıldır adeta “bizi uğraştıran ve bizim de kendisyle uğraştığımız Koronavirüs dolaysıyla, eğitimin bile uzaktan alındığı, tüm kültüel faaiyetlerin adeta unutuduğu bir ortamda, bu başlık neyin nesi olarak düünüebilirdi. Hem e haklı olarak!

Ama hayatın devam ettiği her vasatta, işlerde devam edecekti. Bu yıl; Osmanlıdan günümüze zihin dünyamızda yaşayan üç önemi insanın çeşitli açılardan anılması söz konusu ediecekti. Bu kişiler; Hacı Bekdaş-ı Veli, Ahi Evran  ve Yunus Emre idi. Bnnların yapıp ettikleri, düşünceleri ve bıraktığı izler baz alınarak, bu yıl içerisnde anma günleri, törenleri düzenlenecekti.

Bir de 100. Yılı münasebeiyle İstiklal Marşı ve doğal oarak Mehmet Akif’te bu yıl içerisinde çeşitli vesilelerle anılacak, anlamaya çalışlacak ve değerleri önplana çıkacaktı.

Dergnin bu sayısında, az buçuk birkaç cümle ile hakkında birşeyler söylemeye çalıştığımız yazıların dışında birçok yazı, makale, öykü ve şiiire de yer verilmişti.

Söz hikmetti. Bu sayıdaki yazılarda hikmet içre okunmayı hak ediyordu.

Haydi, hayırlı okumalar…



Anahtar Kelimeler: Aydos Dergisi’ . Sayısı Çıktı!

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz