Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Ayasofya ve referandum

Milli Gazete yazarı Adnan Öksüz Analiz Etti...

Ayasofya ve referandum

Birkaç yıl önceydi...
Ayasofya dergisinden Zehra Nur Öztürk, Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş’la son derece dikkat çeken bir röportaja imza atmıştı. Dikkatle okumanızı istirham ediyorum;

- Zehra Nur Öztürk: Mustafa Bey, bu konuyla ilgili araştırmalarımı yaparken Erbakan Hocamızın bir dönem “Ayasofya Referandumu” konusunu gündeme getirdiğini gördüm. Bugün Ayasofya için bir referandum düşünülebilir mi sizce? Bir yaptırımı olur mu?

- Mustafa Kurdaş: Elbette eğer böyle bir konu gündeme gelirse yapılabilir. Ayasofya ile ilgili bir referandum ortaya koyulması demek, Ayasofya’nın özgürlüğü demektir. Çünkü bu memlekette kimse çıkıp da Ayasofya Camii olarak açılmasın gibi bir tavır içerisinde olacak değildir. Sağıyla, soluyla hangi siyasî görüşe sahip olursa olsun, ister ülkenin doğusunda, ister batısında yaşıyor olursa olsun, hangi siyasi partiye oy verirse versin Ayasofya’nın özgürlüğüne oy kullanır. Bu da bir yöntemdir, akıllıca bir yöntemdir. Batı’yı ya da bazılarının tepkisini de bıçak gibi kesecektir. Ayasofya ile ilgili bir referandum yapılacak olursa bu Ayasofya’nın özgürlüğü anlamına gelir. Ve bu referandumu da eğer birileri gündeme getirirse desteklemek gerekir.

İşin esasına gelecek olursak; insanlara tercihler sorulur. Meselâ yeni bir referandum olsun mu sorusunun cevabı “Evet veya Hayır” olabilir. Cumhurbaşkanlığı sistemi olsun mu olmasın mı? Bir tercihe bağlı bir şeydir ve halka sorulabilir. Ayasofya’nın ibadete açılması konusu ise bir tercih meselesi değildir. Ayasofya bir vakıf olarak, cami olarak vakfedilmiş ve yine Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri tarafından bu millete emanet edilmiştir. Şimdi biz bu konuyu, Ayasofya müze olarak kalsın mı, camii olarak ibadete açılsın mı şeklinde sorgulama haddine sahip değiliz.

Bunun bir senedi vardır, senet Ayasofya’nın cami olduğunu ve vakfedildiğini söyler. Zaten bunun üzerine bu yapıyı bunun dışında kullanmak imkânsızdır. Ayasofya cami olarak var olmak zorundadır. Normalde sormamak, yapmamak lazım ama diyelim ki şu konjonktürde yapacak bir şey yok elimiz kolumuz bağlı, uluslararası dengeler var diyorsak referandum bunun açılması için bir yoldur. Ve referandum bir şekilde bu milletin gündemine gelirse, Ayasofya’nın zincirlerini biiznillah kırmış oluruz.
 

***

Ne dersiniz, Danıştay’ın Temmuz başında vereceği Ayasofya kararından sonra bir referandum gündeme gelir mi, gelmez mi?

Sahte imza meselesi

Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş bundan yaklaşık 10 sene önce önemli bir habere imza attı ve Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesi kararındaki imzanın ‘sahte’ olduğunu ortaya çıkardı. Sonrasında birçok araştırmacı bu haberi değerlendirdi.

Ne vardı bu haberde? Bakalım mı;
* “Gizemli Ayasofya kararnamesinin Resmi Gazete’de ya da Kanunlar ve Kararlar Mecmuası gibi devletin resmi yayınlarında yayımlanmaması konusunu bir kenara önemle not ederek devam edeyim. Zira asıl dikkatleri çekmek istediğim konu bu kararnamedeki bir imza! Hayır hayır! Başvekil İsmet İnönü imzasını çakmış kararnameye. Orijinal! CHP’li diğer bakanların imzalarında da bir sorun yok. Ama Reisicumhur’un imzası bir garip! Bildiğimiz Kemal Atatürk imzalarından biri kesinlikle değil!”

* “Müze kararnamesindeki imzayı diğer resmi evraklardaki Kemal Atatürk imzalarıyla karşılaştırınca farkı görmemek imkânsız. Yaaa! Siz de fark ettiniz şimdi değil mi! Eminim imzaları karşılaştırınca ne demek istediğimi anladınız. Yakın zamanda bir ıslak imza tartışması oldu ya! Albay Dursun Çiçek’in imzasıyla birlikte ıslak imza kavramıyla tanıştık ya hani! Kriminal laboratuarlar duruma el koydu ya! Hani diyorum, kriminal inceleme 24.11.1934 yılına da gidebilir mi acaba?”

* “Hoş, sanırım ıslak imzayı bulmak zor olacaktır. Belki de ıslak imzanın kuru kalması büyük zevatın işine gelecektir. Devlet Arşivleri’ne ilgisi olanlar bilir. Atatürk’le ilgili birçok belge incelendiğinde imzalarının çoğunun kaşe olup, çok az bir kısmı elle atılmıştır. Ayasofya ile ilgili gizemli kararnamedeki imzanın ise bir başka örneğinin olmayışı şüphe doğurmaktadır. Bakalım bu kararnamenin gizemlerini araştıracak, bu şüpheli imzayı merak edip inceletecek bir devlet zevatı çıkacak mı?”

***

Yıllar öncesinden bugüne ışık tutan çok önemli bir habercilikti, bu.

Yusuf Halaçoğlu: İmza sahte!

Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu...

Ayasofya’nın müze haline getirilmesi için hazırlanan kararnamenin sahte olduğunu ileri süren bir akademisyen Prof. Dr. Halaçoğlu.

Yukarıdaki satırlarda okudunuz; Milli Gazete 10 yıl önce konuyu gündeme taşımış ve gerçekleri ortaya koymuştu.
Şöyle diyor, Halaçoğlu, “Burada kullanılan imza gerçek değil. Bir el bunu müze haline getirmiş ve Atatürk’e mal etmişler. O tarih için Atatürk ismi geçince kimse itiraz edemez diye düşünmüşler. Böyle bir sahtekârlık var işin içinde. İki üç gün sonraki kararnamelerde yuvarlak ‘A’ harfi ile atılmış Atatürk imzaları bulunuyor. Buradaki ise köşeli ‘A’ ile atılmış. Bunun benzeri yok ve başka hiçbir yerde bu imza yok. Böyle imza olmaz. Bunun mürekkep tahlilinin yapılması gerekiyor. Atatürk, Ayasofya’nın iç kesimlerinin ibadetten çıkarılmasını kabul etmiyordu…”

***

Bütün bu tartışmalardan sonra ‘nokta’yı koymanın zamanı; birkaç gün önce bu köşede yazdım; ‘Bu lanet kime?’ diye. Cennetmekân Fatih Sultan Mehmet Han, Ayasofya’yı cami dışında kullananlara ‘lanet’ ediyor. Kanaatim odur ki, kimse bu laneti taşımak istemez! O halde, Ayasofya camidir ve cami olarak kalmak zorundadır.



Anahtar Kelimeler: Ayasofya referandum

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER