Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Asgari Düzeyde Yaşayanlar Ülkesi

Milli Gazete’den Muhammed Maruf, asgari ücretle geçinmek zorunda kalan %37’lik önemli bir kesimin giderek zorlaşan şartlarına dikkat çekiyor.

Asgari Düzeyde Yaşayanlar Ülkesi

Aralık ayının başından beri tartışmalara neden olan asgari ücret rakamı nihayet geçtiğimiz hafta başında belli oldu. İktidar, asgari ücret rakamını 8.506 TL olarak açıkladı. Açıklanan rakam, işçi sendikalarının talep ettiği rakamın oldukça altında kaldı. Asgari ücretin açıklanması sonrası iktidar yanlıları, açıklanan rakamın çok ciddi bir artış anlamına geldiği tezine dayalı propaganda yaparken, muhalefet sağlanan artışın enflasyon rakamlarının çok altında kaldığını ve belirlenen ücretin sefalet ücreti seviyesinde kaldığını savundu. Ben olaya başka bir boyuttan bakmak istiyorum. Zira asgari ücret rakamı ne kadar artarsa artsın mevcut adaletsiz paylaşıma dayalı sistem devam ettikçe, ekonomideki problemler ve problemli yönetim yaklaşımı devam ettikçe asgari ücretle çalışan insanlar sömürülmeye, ezilmeye devam edecektir. Bu nedenle bugün esas olarak sadece asgari ücretlilerin değil, sayıları resmi rakamlara göre 15 milyon seviyesinde ifade edilen ücretli kesimin büyük bir çoğunluğunun asgari yaşam koşullarına mahkûm edilmesi üzerinde durmak istiyorum.

Asgari cüret meselesi konuşulurken üzerinde durulması gereken en mühim konulardan birisi bir ülkede asgari ücretle çalışanların oranıdır. Asgari ücretle çalışanların oranı bir ülkedeki çalışan kesimin gelir düzeyinin belirlenmesi bakımından önemlidir ve gelişmiş ekonomiye sahip ülkelerde asgari ücretle çalışan oranı oldukça düşük seviyelerdedir. Örneklere baktığımızda Almanya’da asgari ücretle çalışanların oranı %5 seviyelerindeyken, Fransa’da %8 seviyesindedir. AB ülkelerinin ortalaması ise %9 olarak bilinmektedir. Ekonomik potansiyeli Türkiye’ye göre kıyaslanamaz derecede düşük olan Bulgaristan’da dahi asgari ücretle çalışanların toplam çalışanlar içerisindeki oranı %14 civarındadır. Türkiye’de ise resmi rakamlara göre %37 olarak açıklansa da yapılan araştırmalar, çalışanların %50’sinden fazlasının asgari ücretle çalıştığını ortaya koymaktadır. Bu rakam, ülkemize ilişkin olumsuz ekonomik verilerin en önemlilerinden birisidir. Zira çalışanların yarısından fazlası açlık sınırı seviyesindeki asgari ücretle çalışan bir ülkede halkın refahından ve ülkenin ekonomik gelişmişliğinden söz edilemez.

Asgari ücretle ilgili üzerinde durulması gereken ikinci mühim mesele ise ülkede çalışanların genelinin ücretlerinin alım gücü olarak asgari ücrete giderek yaklaşmasıdır. Konunun net olarak anlaşılması için örnek olarak toplum için çok önemli bir görev ifa eden öğretmenlerin maaşlarını ele alırsak, 2002 yılında 9/1 kademede bulunan bir öğretmenin maaşı asgari ücretin 3,03 katı iken, 2022 Temmuz döneminde aynı kademedeki öğretmenin maaşı asgari ücretin yalnız 1,706 katı seviyesinde kalmıştır. Bu durum, nitelikli meslek gruplarından ücretlerinin dahi alım gücünün sürekli düştüğünü, toplumda genel ücretlerin asgari ücret seviyesine doğru gerilediğini gösteren olumsuz bir örnektir. Ücretler genel seviyesinin sürekli olarak düştüğünü destekleyen bir başka veri de ülkemizde milli gelirden ücretlilerin aldığı payda yaşanan değişimdir. 2020 yılının ikinci çeyreğinde ücretli kesimin milli gelirden aldığı pay %36,8 seviyesindeyken bu oran 2022 yılının ikinci çeyreğinde %25,4’e düşmüştür. Ücretli kesimin ekonomi pastasındaki payı giderek çok hızlı bir şekilde azalmaktadır. Bu durum, ülkedeki gelir dağılımı adaletsizliğinin her geçen gün daha da arttığının açık bir göstergesi niteliğindedir.

Yukarıda örnek olarak verdiğimiz verileri çoğaltmak mümkündür. Ancak okuyucuları rakamlarla sıkmamak adına birer örnekle durumu özetlemek istedim. Yukarıdaki örneklerin gösterdiği bir gerçek var ki, ülkemizde ücretli kesim gidererek daha fazla asgari düzeyde yaşamaya mahkûm edilmektedir. Ülke ekonomisi için çok büyük öneme sahip olan orta gelir seviyesi giderek daraltılmakta, orta direk diye ifade edilen kesim her geçen gün yok edilmektedir. Bunun ekonomimiz açısından yıkıcı etkileri olacağı açıktır. Ücretli kesimin gelirinin sürekli olarak düşmesine neden olan bu sömürünün ortadan kaldırılması, iç piyasanın dengelenmesi ve ülke ekonomisinin canlanması bakımından oldukça önemlidir. Bu nedenle bugün ülkede gelir dağılımında adaleti sağlayacak, üretimin, toplumun genelinin refahının artmasına katkı verecek yeni ve adil bir ücret sistemine geçiş yapılması bir gerekliliktir. Erbakan Hocamız tarafından “Adil Düzen” ismiyle ortaya konulan ekonomi modelinde öngörülen ücret sistemi bugün toplumun refah düzeyini sürekli düşüren mevcut sistemin sebep olduğu ekonomik sorunları çözebilecek bir alternatif olarak ortaya konulabilir. Bu konuda en büyük sorumluluk da elbette Millî Görüş çizgisinde faaliyet gösteren kurumlara düşmektedir...      



Anahtar Kelimeler: Asgari Düzeyde Yaşayanlar Ülkesi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz