Nereye gidiyoruz derken yöneltilmesi gereken üç soru:
- Aşırı sağcılığı arttıran yan faktörlerin farkında mıyız?
- Aşırı sağcılıkla fazla milliyetçilik arasında ince bir çizgi var mıdır?
- Doğru düşünce neden yok?
Bu soruları yöneltmeme sebep olan Almanya´daki bazı raporlar ve bize ait olan bir düğün.
Welt am Sonntag gazetesi aşırı sağcılığın tehlikeli yükselişine dikkat çekmişti. Die Zeit gazetesi de dün aynı konuyu gündeme taşıdı.
Anayasayı Koruma Teşkilatı da ?konunun üzerine gittiklerini ve araştırmalarını derinleştirdiklerini´ ifade etti.
Aşırı sağcılık sadece Almanya´da değil Avrupa´nın birçok ülkesinde yükselişte. Bunu bilmeyen yok. Almanya´daki aşırı sağcılık konusu 2. Dünya Savaşı sebebiyle özel öneme sahip.
Neden olmasın ki?
Söz konusu olan 6 milyon insanın öldürülmesi. Ve bu aşamaya gidilirken insanların sessiz kalmaları.
Dikkat ediyor musunuz bugünlerde de aynı durumu yaşıyoruz. Aynı durumu yaşamamızın sebebi de ?durup düşünmeden tarafgirlik yapmamız´.
- Aşırı sağcılık, Irkçılık insanın doğasında zaten var. Bunun ortaya çıkması da insanın fikirsel alanda boşlukta olmasıyla hız kazanıyor. Düşünmek, tefekkür etmek ve hayatını buna göre kurmak insan olmanın şiarı. Bu olmuyorsa salt ırkçılık daha da gün yüzüne çıkıyor ve insanları, toplumu şekillendirmeye başlıyor.
Aşırı sağ dediğimizde şunları anlıyoruz: Aşırı milliyetçilik, yabancı düşmanlığı, ırkçılık, köktendincilik ve toplumu ayrıştırıcı fikirler ve bu fikirleri savunanlar.
Bu olumsuz söylemi arttıran yan faktörlerin en başında gelen Popülizm. Popülist söylemlerle oy toplamak, devleti yönetmeyi elde etmek ve iktidarda kalabilmek için daha fazla popülist söylem yaparak devletin asıl görevi olan ?birleştiricilik´i bırakarak ayrıştırıcı olmak.
Aşırı sağcılık´a karşı imiş gibi yaparak aşırı milliyetçilik yapmak,
Yaşanılan ülkenin değerlerine önem vermeden keyfi davranışlarda bulunmak,
Dinlerin ırklar üstü söylemini gizlemek?
- Aşırı sağcılık konusu geçtiğinde özellikle Almanya´daki Türkiyeliler bununla çok ilgileniyorlar ve olayın üzerine giderek suçlama yolunu seçiyorlar. Evet, aşırı sağcılık vardır ve bütün insanlar bu aşırı sağcılığa karşılar. Aynı kişiler aşırı sağcılığı eleştirirken hangi zemin üzerinde olduklarını pek sorgulamıyorlar. Bu kesim kendi yaptığı milliyetçiliği maruz görüyor ve olması gerektiğini savunuyor.
Aşırı sağcılık ile fazla milliyetçilik arasında ince bir çizgi var mıdır sorusunu yöneltmeden edemiyorum. Bir kesim yaptığında ?aşırı sağcılık´, diğer kesim yaptığında ?normal milliyetçilik´. Bunun kararını kim veriyor? Aşırı sağcılık dediğimizde ?yabancı düşmanlığı´ söz konusu ise, bu durum ülkemizde de fazlasıyla var. Sadece ülkemizde değil Almanya´da yaşayan Türkiyeliler arasında da var. Peki o zaman bu aşırı sağcılık değil mi? Hayır, biz milliyetçiyiz?.
Bütün farklı milliyetler (Arap, Kürt, Laz, Çerkez, göçmen vb) Türk kimliği altında Türkiye vatandaşıdır.
Peki, bunu tersine çevirelim.
Bütün farklı milliyetler (Türk, Kürt, Arap vb) Alman kimliği altında Almanya vatandaşıdır dersek, bundan rahatsız olan ve itiraz eden Türkiyeliler çıkar mı? Evet, çıkar ve hemen hemen hepsi.
Allah Allah, öyle olduğunda oluyor, öbür türlü olduğunda olmuyor. Bu çelişki insanları normalden uzaklaştırıyor. Anormalleşen insanlar da daha fazla milliyetçi oluyorlar. Böylece kısır bir şeytan döngüsü oluşuyor.
Almanya´daki aşırı sağcılığı irdeleyip, bunun yanlış olduğunu ifade ediyorsak; aynı şekilde kendimize dönüp gözden geçirmemiz gereken milliyetçilik anlayışımızı da kabul etmemiz gerekir. Hele bir de din olarak İslam kabul edilmiş ise?
?Ey insanlar! ?Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Ademin çocuklarısınız. Adem ise topraktandır. Arabın Arab olmayana Arab olmayanın da Arab üzerine üstünlüğü olmadığı gibi kırmızı tenlinin siyah üzerine siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur?.´ (Veda hutbesi)
- Doğru düşünce ve doğru davranış.
Doğru düşünce sıkıntısı yaşıyoruz. Doğru düşünce olmadığı için doğru davranışlardan da mahrumuz.
Bunu sebebi, Hakk´tan uzak olmamız.
Hakk, bariz ve aşikar olan. İnkarı mümkün olmayan sabit. Bunun yokluğundan dolayı bir kesim milliyetiyle övünüp ve yabancı düşmanlığı yaptığında ?aşırı sağcı´ diyoruz, aynı davranışı başka kesim yaptığında ?milliyetçilik ve bu normal´ diyoruz. Bunu açıklamak mümkün değil.
Bu konuda hatalı olanların Müslümanlar ve Müslüman Türkiye´liler olduğunu düşünüyorum. Nedenini açıklayayım: Müslümanlar ve Müslüman Türkiyeliler diğer dinden olanları hakir görüyorlar. Bozulmuş dinlere inandıklarını ifade ederek kendi dinlerinin son ve ekmel din olduğuyla övünüyorlar. O halde bu son ve ekmel din ve onun Peygamberi ne diyor?
Hiçbir milletin diğerinden üstün olmadığı gerçeğini haykırıyor.
O halde neden Müslüman Türkiye´liler milliyetleriyle övünüyorlar?
Din gibi değişmez sabitten uzaklaştıkları için.
80 araçlık konvoyla ve 54 m2´lik bayrakla düğün yapmak İslami midir? Evlilikte asıl olan nikah ise, gövde gösterisi gibi düğün yapmak İslam mıdır, milliyetçilik midir?
Biz yaptığımızda normal, başkası yaptığında anormal olması İslami olan bir davranış değildir.
Türkiye´deki Suriyelileri yerden yere vurarak, ülkemize gelen turistlerin rahat davranışlarını eleştirerek ve ülkemizde yaşayan başka ülke vatandaşlarına ?kendi ülkenizin kültürünü buraya getirmeyin, burada yaşayacaksanız bu ülkenin kültürüne uymak zorundasınız´ diyerek aşırı sağcılık yapmış olmuyor muyuz?
Müslümanım diyenlerin davranışları daha samimi, hakperest, diğergam ve empati dolu olmaya başladığında, iddia ediyorum dünya çok farklı bir görünüm kazanacak.
Sevgi ve Bilgiyle kalın
