Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Ali Uğur Özkeleş; Din mi Bilim mi?

İlginç olansa İsmet Özel’in deyimiyle ‘İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse, öbürüne sağır’ olması halidir.

Ali Uğur Özkeleş; Din mi Bilim mi?


Gerek ülkemiz gerekse dünyamız açısından oldukça sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Kabullenilmesi oldukça zor olan bu dönem, insanlar tarafından ister istemez anlamlandırılmaya ve yorumlanmaya çalışılmaktadır.
Bu anlamlandırma çabaları, genellikle iki farklı bakış açısı ile karşımıza çıkmaktadır: Biri salt bilimsel bakış, diğeri ise dinin geleneksel bakışı. İlginç olansa İsmet Özel’in deyimiyle ‘İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse, öbürüne sağır’ olması halidir.
Ne yazık ki bu olayda da kendini gösterdiği gibi problem, “Din mi yoksa bilim mi?” ikileminden kaynaklanmaktadır. İnsanlık, Hristiyanlık dininin dogmatik sunumuna bir tepki olarak ortaya çıkan Fransız devriminden bu yana bu ikilemle karşı karşıyadır.
Din, bilimi azgınlıkla suçlarken; bilim de dini aklın ve bilginin yerine batıl inanç ve hurafeyi geçirmekle suçluyor. Her iki taraf için de sıkıntılı bir süreç işte bundan sonra başlıyor. ‘Dinden yana olanlar’ ve ‘Bilimden yana olanlar’ şeklinde bir ayrım varmış gibi lanse ediliyor. Oysa felsefî açıdan bakıldığında her inanç bir dinse, aslında bilimsel olarak kendinizi bir dinden, bir inançtan kurtarmanız pek mümkün görünmüyor. Aynı şekilde ne kadar geleneksel bir din anlayışına sahip olduğunuzu iddia etseniz de bilimin etkisinden kurtulmanız mümkün olmuyor.
Kısaca ifade etmek gerekirse; dinin bilimden, bilimin de dinden ayrı kalması diye bir şey söz konusu değildir. İşin en kötü tarafı ise dinin kendini bilimin yerine koyması, bilimin de bir din gibi mutlak doğrulara sahip olduğu iddiasında bulunup dogmatikleşmesi hatta dogmatik bir din gibi hareket etmesidir. Bir diğer ifadeyle bilimin de kendini dinin yerine koymasıdır.
Din ve bilimden birini yok saymak ne kadar yanlışsa, din ve bilimi uzlaştırmaya çalışmak da birçok kere yanlıştır. Elbette bu, dinin bilimsel olmadığı veya bilimsel hakikatler içermediği anlamına da gelmez.
Bir diğer yanlış da dini ve dindarı küçümseyerek bilimin bugünkü aklını, tanrıya inanan insanlığın evrensel aklının yerine geçirme çabasıdır. Böyle bir çabanın temelinde ise modernizmin insanı ve insan bilgisini, tanrının ve tanrısal bilginin yerine geçirme gayreti yatmaktadır.
Asıl mesele, insan aklını ilahî vahyin önüne geçirme meselesidir. Böyle bir anlayışa sahip olmaya başladığınızda bir müddet sonra insanın iradesini de Allah’ın iradesinin önüne geçirmeye
başlarsınız. Hâlbuki İslam; insanın iradesini Allah’ın iradesiyle, Allah’ın iradesini de insanın
iradesiyle birlikte zikretmektedir. Nitekim Allah Teâlâ,
“İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu...”
(Rum 30/41) buyurarak yeryüzünde yaşanılan bozulmalarda insanın payına dikkat çekerken,
“Allah sana bir zarar verecek olursa, onu O’ndan başka giderecek yoktur. O senin
hakkında bir iyilik dilerse onun lütfunu engelleyebilecek de yoktur...” (Yûnus 10/107)
ayetiyle de şayet yeryüzünde bir olay meydana gelmişse bunun insan iradesinin neticesi
olabileceği gibi ilahi iradenin bir sonucu olabileceğine de vurgu yapılmıştır.
Netice itibariyle yaşadığımız bu olay hangi iradenin sonucudur derseniz, yalnızca Allah’ın
iradesine bağlamak doğru olmayacağı gibi yalnızca insanın iradesine bağlamak da doğru olmaz.
Şunu belirtmem gerekir ki; Allah’ın iradesine engel olma imkânımız yok; fakat biz kendi
akıl ve irademizle doğru olanı yapmak zorundayız.
İnsanî anlamda doğru olan, insanlığın ortak aklının ve bilimin tavsiyelerine uymaktır.
İslâmî anlamda doğru olan ise yaşadığımız bu musibetleri bir ikaz kabul edip ‘İyi bir insan’
olmak adına davranışlarımıza çekidüzen vermektir.

 



Anahtar Kelimeler: Özkeleş; Bilim ?

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz