Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

AK Parti'li Mehmet Muş'tan Ali Babacan'ın kayyum açıklamalarına tepki

AK Parti Grup Başkanvekili Muş, DEVA Partisi lideri Babacan'ın 'Seçilmiş belediye başkanları makamlarından indirilip, yerine atanmış kişiler görevlendiriliyor' sözlerine tepki gösterdi:

AK Parti

AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın, hükümetin kayyum atamaları ile ilgili açıklamalarına tepki gösterdi.

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan'ın, kayyum atamalarına ilişkin "Seçilmiş belediye başkanları makamlarından indirilip, yerine atanmış kişiler görevlendiriliyor." sözü hatırlatılarak, değerlendirmesi sorulan Muş, kayyum atamalarının, bir zorunluluktan kaynaklandığını söyledi.

Dağa kaçırılan çocukları için HDP İl Başkanlığı binası önünde evlat nöbeti tutan Diyarbakır annelerine değinen Muş, "Bu anneler, HDP Diyarbakır İl Başkanlığının önüne gidiyorlar. Çocuklarını iş vaadiyle kandırmışlar. Bunları da belediyenin imkanlarıyla yapmışlar. 83 milyon vergi ödüyor, ödediği vergiler, bir şekilde sistem dışına çıkarılıp terörün finansmanı için kullanılıyor. Bunlar istihbarat birimlerinin tespitleri neticesinde ortaya çıkıyor." ifadelerini kullandı.

'TABİİ ONLARIN SIRTINDA YUMURTA KÜFESİ YOK'

"Muhalefet konuşuyor, tabii onların sırtında yumurta küfesi yok. Terörle mücadeleyi hükümet sürdürüyor." diyen Muş, bu durumun, bir zaruretten kaynaklandığını belirtti.

Terörün belinin kırıldığını vurgulayan Muş, şunları söyledi:

"Vatandaşlarımızın vergilerinin terörün finansmanına gitmesine nasıl göz yumalım? 'Kayyum atamayın.' Ama neticesi farklı oluyor. Menfezlere bombaların nasıl yerleştirildiğini, iş makinelerinin orada nasıl kullanıldığını, belediyelerin imkanları kullanılarak gençlerin kandırılıp nasıl dağa çıkarıldığını hemen unutuyoruz. Dolayısıyla bu mücadele verilecek. HDP'ye sürekli, 'Terörle aranıza mesafe koyun. Terörle bağınızı koparın. Terör faaliyetlerine destek vermeyin. Onların propagandasını yapmayın.' dedik. Ama onlar hiç akıllanmışa benzemiyorlar. Oradan bir adım bile geri adım atmıyorlar. Peki ne yapacaksınız? Dolayısıyla bu bir zorunluluk."

'SİNSİ BİR PLAN OLARAK GÖRÜYORUZ'

Babacan'ın, "Ana dil hakkı kapsamında bütün düzenlemeleri yapacağız." sözünün hatırlatılması üzerine de Muş, "İktidara geldiğimiz günden bugüne yaklaşık 18 yıl geçti. Geldiğimiz dönemki Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı tabloyla bugünkü tablo bambaşka. Türkiye ciddi şekilde normalleşti. Bugün devletin 24 saat Kürtçe yayın yapan kanalı var, özel okul açmaları önünde hiçbir engel yok. Bu anlamda neşriyatla, müzikle ilgili hiçbir engel yok. Bunları, isteyen istediği şekilde yapabiliyor." diye konuştu.

Türkiye'nin, bu normalleşmeyi AK Parti'yle yakaladığını belirten Muş, "Şunu gözden kaçırmayalım, Türkiye'nin resmi dili Türkçe'dir." dedi.

'SİYASET YAPACAĞIZ DİYE...'

Bu açıklamaları sinsi bir plan olarak gördüklerini dile getiren Muş, şöyle konuştu:

"Bir şeyin altyapısı hazırlanmaya çalışılıyor. Bunlar Türkiye'nin birliğini ve beraberliğini tehlikeye atabilir. Hiç kimsenin 'Ben siyaset yapıyorum.' diye özensiz davranmak gibi bir durumu olamaz. Dikkatli davranmak zorundayız. Siyaset yapacağız, karşımızdakini eleştireceğiz diye Türkiye'nin birliğini zarara ve zaafa uğratacak işlerin için girmek Türkiye'ye büyük zarar verir. Türkiye bunu kaldırmaz. 83 milyon bu ülkenin kurucu unsurudur. Burada bir etnik grubu, Kürtleri en fazla ötekileştiren parti de HDP'dir. Kürtler de Türkler de diğer yaşayan insanlar da bu devletin asli unsurudur. Dolayısıyla Türkiye, 83 milyonun ortak devletidir. Bunu çatırdatmaya, zedelemeye, zayıflatmaya yönelik açıklama ve beyanlar bu ülkeye ve devlete fayda sağlamaz."

ALİ BABACAN NE DEMİŞTİ?

Geçtiğimiz günlerde partisinin 1. Olağan Diyarbakır İl Kongresi'nde konuşan Ali Babacan, "AK Parti'nin iktidara gelir gelmez gündeme getirdiği konuların başında yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin olduğunu hatırlatarak, HDP'li belediyelere kayyum atanmasını şu sözlerle eleştirmişti:

Hatırlayın, Ak Parti’nin iktidara gelir gelmez gündeme getirdiği konuların başında yerel yönetimlerin güçlendirilmesi geliyordu. Muhalefetin engellemesi yüzünden çıkarılamayan Yerel Yönetim Reformu Türkiye tarihinin o zamana kadar gördüğü en köklü reformlardan biriydi. Peki o günlerden bugüne geldiğimizde ne görüyoruz? Seçilmiş belediye başkanlarını makamlarından indirip yerine atanmış kişileri oturtuyorlar! Hem de bir iki değil. 48 belediyeye kayyum atandı. 6’sına da kazandıktan sonra YSK mazbata vermemişti zaten. Halk iradesi, seçme ve seçilme hakkı ayaklar altında. Seçimler adeta bir aldatmaca haline getirilmiş. İktidar seçimle kazanamadığı her belediyeyi hukuksuzca ele geçirmeye çalışıyor. Seçimde kaybettiği şehirlere kayyum atıyor. Sadece belediye başkanları görevden alınmıyor, belediye meclisleri de çalışmaz hale getiriliyor. Vatandaş oy vermiş, birilerini meclise seçmiş, birilerini başkan seçmiş kimin umrunda! Şunu açıkça görüyoruz: İktidarın kayyum politikası, kazanamadığı seçimlerde halkı cezalandırma yöntemine döndü.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER