Zaten yazayım diyordum.
Cumartesi günleri yazmıyordum ama yazdırtan sebep asgari ücret olacaktı.
2324 TL’ye yükseltilen asgari ücret, tahmin ettiğim gibi övünüle övünüle topluma sunuldu. Almanya’da ikamet ettiğim için hemen euroya çevirme ihtiyacı hissettim. Ve sonuç: 357 euro 50 cent.
Asgari ücretle çalışan bir kişinin 30 günlük geliri sadece 357 euro.
Acaba bu ücreti tek bir yemekte ödeyen kaç Ak partili vardır?
Acaba bu ücreti duyunca için için ‘ben bu parayla çarşıya çıkmam’ diyen kaç Ak partili kadın?
İstanbul’da yaşayan bir kişi ev kirası için ne kadar öder ve evini nasıl geçindirir?
Velhasıl acı bir durum…
Asgari ücretle ilgili yazayım derken gelişen olaylar beni şaşırttı. Kendi kendime şunu düşündüm: ‘iktidarda olanlar bu taktikleri çok iyi öğrenmişler’. Kimden mi? ABD’den tabii ki. Sanki bir küçük ABD.
Savunma sanayi diye silah satışından tutun da, başka ülkelerin iç işlerine karışmaya dek.
Bir de şu son iki olay çok manidar oldu:
Toplumda karşılığı olan, daha parti kurulmadan ses getirmeye başlayan, siyasi hayata çıkmasın diye araya ricacılar konulan yeni parti hareketinin lideri Ali Babacan T24’de Şirin Payzın’ın konuğu oldu.
Gündeme ve ülkeye dair önemli açıklamalarda bulundu. Ve de özellikle ekonomi. En az bir ayda sistemi çalışır hale getirerek ekonomiyi iyileştireceğini ifade etmesi ümit verici ve sevindirici.
Bundan sevinmeyecekler çok. Ve öyle de oldu.
Peki ne oldu da böyle diyorum?
Yerli ve milli etiketiyle İtalya’da yaptırılan otomobilimiz Togg Gebze’de tanıtıldı. Hem de ne tanıtma…
İlginçtir ki, tam da Ali Babacan’ın röportajına denk gelen zamanda. Allah Allah bakın şu işe!
Başkaları için normaldir ama bence bu zamanlama çok önemli.
Ali Babacan’ın açıklamaları gündem olmasın ve bu bu röportaj konuşulmasın diye yerli-milli otomobilin tanıtımı öne alındı. Yağmurun olmadığı bir günde tanıtım gezisi yapılacaktı. Ama ülke gündemini meşgul edecek bu röportajdan o kadar korkuldu ki, yağmura bile aldırış edilmedi.
Yerli-milli diye söylenen aracın tanıtımı olmasa, gündem ne olacaktı?
Asgari ücret ve ekonomi. Veee Ali Babacan’ın röportajı. Zamanlama iyi yapılsa da, gerçekler değişmiyor. Asgari ücret gülünecek miktarda ve ekonomi SOS veriyor. Ve Ali Babacan’ın ekonomiyi kalkındırma gücü salt gerçek olarak aynı yerde duruyor…
Yerli ve milli olsa canımız yanmayacak.
Tasarım İtalyan, emek verenlerin ellerine sağlık deniyor da emek verenler yerli-milli değil.
Üretilecek fabrika daha kurulmamış ve kocaman bir belirsizlik var ama birçok insan gurur tablosu diye bahsediyor.
Merhum Necmeddin Erbakan’ın kemikleri sızladı…
İkinci manidar ve garip olay ise boğazdaki kaza. Songa İridium isimli kargo gemisi çok kontrollü bir şekilde karaya oturdu.
Liberya bandıralı gemi Anadolu Hisarı açıklarında yavaş yavaş gelip kıyıya vurdu. Ve tam da Kanal İstanbul tartışmalarının olduğu günlerde.
Kanal İstanbul’u savunanlar da ısrarla Boğaz’da gemi kazalarını dile getirerek yapılacak kanalın ne kadar önemli olduğunu savunuyorlardı.
Bu gemi kazası, planlandığı gibi, kanalın yapılmasını savunanları haklı çıkaracak cinsten. ‘Evet, Boğaz’da kazalar oluyor ve kanal yapılmalı’ demeliyiz…!
Bu iki olaya bakınca dedim ki, milletin aklıyla oynamaya varacak kadar oldu demek.
Siyaset bu değil.
Devleti yönetmek ise hiç değil.
İşte bu yüzden küçük Amerika olduk.
Ayak oyunlarıyla günü kurtarma…
Sevgi ve Bilgiyle kalın
