Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Jacoben Arayan Aynaya Baksın

Veysi DÜNDAR'IN Yazısı; John Kennedy’nin uyarısını hatırlatmak lazım:“Bizler Fransız Devrimini yapanlar gibi halka nereye gideceğini söyleyen liderler olmak istemiyoruz. Bizler halkın gittiği yönü bulup onlara eşlik etmeliyiz.” “

Jacoben Arayan Aynaya Baksın

1789 Devriminden tam 230 yıl sonra yani 2019’da Türkiye’de sırtını neredeyse tamamen güvenlik politikasına dayamış iktidar partisinden karşıtlarına Jacobenlik suçlamasını da gördük.

Jacoben Fransız devriminin yan ürünü olarak devrim ideallerinin yozlaşmasından türemişti.
Ak Parti'nin kendi ideallerine bu denli ters düşüp çareyi MHP ile yol arkadaşlığında bulduğu bu devirde herhangi bir muhatabını Jacobenlikle suçlamadan önce birkaç kez düşünmesi gerekir aslında.

Orijinal yani MHP’siz AKP’nin ideolojik terkisinde ve AKP’yi doğrulayan entelijansiyanın yedeğinde Jacoben kavramı oldukça işlevseldi. Özellikle CHP’yi eleştirirken kullanılan kavramlar arasında Jacobenlik ya da Jacoben yaklaşımlar çokça vardı.

AKP hiçbir zaman demokrasiyi hazmedemedi. Ancak bunu anlamamız seçimleri kaybetmeye başlamaları ile oldu. Seçimleri kaybetmek AKP’ye Türk siyasi yelpazesininin demokrasiyle arası en açık partisi MHP ile işbirliği kurarak iktidarını sürdürme neticesini verdi.

MHP ile beraber AKP’nin aldığı şeklin en son geldiği noktayı ise rakip siyasi partinin liderinin siyasetten men edilmesi olarak işittik. Gerekçesi ise Vatana Millete karşı olmak. Buna bir de Sakarya ekleyin tablo tamamlansın.

Hukuk profesörü Ali Duran Ulusoy’un yazısından Jacobenlik devşiren AKP’li akıl belli ki yazının ima ettiklerini anlamamış.
Örneğin; “Avukatlıktan sınavla (!) yeni geçen bir savcı kendisini resepsiyondakilere şöyle tanıtıyor: “Ben eski A. Parti X İlçe Başkanı Savcı XX”
Burada A partisinin gerçekten A ile başlayan parti olduğunu anlamamak için insanın Türkçe bilmeyen ya da Türkiye’de yaşamayan biri olması gerekir.
Her ikisi de geçerli olmadığına göre tıpkı Diriliş, Abdülhamit vs gibi tarihi büken dizilerin yaptığı gibi Fransız devriminin jacobenliği ile kasaba aklı eleştirisini alt alta yan yana koyarsınız ve içiniz rahat eder.

Yazıdaki tanımların kasaba aklına yani dünya ile bütünleşmeye sırtını dönmeye dair olduğunu neredeyse altını kırmızı kalemle çizerek anlattığı halde anlamamak içinse her halde kafayı bir şeylere takmış olmanız lazım.

“Köylülükle kentlilik arasında sıkışmışlığın artık yaşam tarzı haline gelmiş deforme kurnazlık hali” denilerek özetlenen kasabalılık tabii ki ne kimsenin alnında yazan ne de sırtına damga ile basılan bir özelliktir.
Tabii ki bu kurnazlık hali iş ve işleme imza atan, kararını mesleğinin kuralına göre değil de rüzgarın esişine göre verenlerin peşinden yaldızlı bir iz olarak gelecek.
Kimse kimseye doğduğu yer, bitirdiği okul, yaşadığı şehir üzerinden hesap sormayacak ama sorulacak hesap alınan kararın, yapılan işin, atılan imza hakkında olacak.

Bu son derece doğal ve sıradan süreç hiç de Jacoben bir katılığa tekabül etmeyecek. Fransız devriminin 3 rengi olan ‘Kardeşlik, Eşitlik ve Adalet’ ilkelerinin katılımcı demokrasiye dönüştüğü dünyanın şeffaf ülkelerinde olan doğal bir aşamaya geleceğiz.
Türkçesini tam bilemesek de rasyonellik yani belki akılcılık hakim olduğunda kasabalı refleksleri tarihin şaşmaz terazisinde tartılıp hak ettiği geri dönüşüm kutusunda yok alacak.

Jacobenlik söylemlerini tuhaf bir belagat ile harmanlayıp gün aşırı hatta her gün tepemizden aşağı boca edenleri görmeden başkalarını suçlayanlar için ayna ve Wikipedia’ya girebilmek için VPN bağlantısı öneriyorum.
Belki o zaman Türkiye’de yasaklanan açık bilgi kaynağından Fransız devrimi esaslarını ve bugün Türkiye’de kim bu devrimin hangi rolünü oynuyor anlamış oluruz.

Entelektüellik ve şık cümleler, yakışıklı metaforlar ne kadar cazip görünürse görünsün, ülke siyasetini ve halk oyunu doğuda “de jure”, batıda “de facto” yok eden anlayışın kabalığını ve kasabalılığını ifşa eder.
Ve inanın Anadolu’nun en muhafazakar kasabası bile çoğu zaman Beyoğlu İstiklal Caddesini gerrymanderingle yönetme cüretini bulan civardaki sözde Beyoğlu özde kasaba aklı yanında İsveç kalır.

Ali Dursun Ulusoy’un hatırlatmalarından Jacobenizm çağrışımı yapmak yerine, Jacoben söylemleri ile arasına mesafe koymayı akıl etmesi gerekenler için Devrimden yaklaşık 200 yıl sonra dünyaya devrime dair en akılcı saptamalardan birini yapan John Kennedy’nin uyarısını hatırlatmak lazım:
“Bizler Fransız Devrimini yapanlar gibi halka nereye gideceğini söyleyen liderler olmak istemiyoruz. Bizler halkın gittiği yönü bulup onlara eşlik etmeliyiz.”



Anahtar Kelimeler: Jacoben Arayan Aynaya Baksın

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz