Diplomasi ve uluslararası hukuk, sadece güce göre şekillenmektedir.
Diplomaside, birileri bir mücadeleyi, ?terör eylemi´, bir diğeri ise aynı mücadeleyi ?özgürlük savaşı´ olarak niteleyebilmektedir. Bu acı gerçek, sionist haydutlar çetesi olan İsrail rejiminin son katliâmında bir kez daha görüldü.
Bunların unutulmaması ve tarihe not düşmek için tekrarında fayda var.
***
USA emperyalizminin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi, -hırçın ve militan bir eylemci kız tavırlı- Nikki Haley´in, Gazze sınırında 14 Mayıs günü öldürülenler için, asıl suçlunun, ´şiddeti yıllardır kışkırttığını´ ve´İsrail güvenlik güçlerine ve altyapısına karşı saldırı başlattığını´ iddia ettiği HAMAS´ı gösterip, ?Aramızda kim, sınırlarında bu tür bir eylem yaşanmasını kabul ederdi?´ demesi ve ?USA´nın büyükelçiliğini Kudüs´e taşımasının barış sürecine katkı sağlayacağını´ öne sürmesi, İsrail´in yine de ?itidal gösterdiğini´ öne sürmesi, bu diplomatik zorbalığın üzerine tüy dikmek oldu..
Hiçbir diplomatik sınır ve nezaket kuralı tanımaksızın yeni bir zorbalık ve gücetaparlıksembolü oluşturan USA emperyalizminin şefi Trump, o binlerin üzerine ölüm yağdırılırken, ?Bugün, İsrail için büyük gün!´ diye video mesaj gönderiyor; kızı ve Yahudi damadı ise, İsrail rejiminin liderleriyle birlikte çılgın kahkahalar atıyorlardı.
Her cinayetine böylesi destek bulan sionist İsrail rejimi niye daha bir barbarlaşmasın?
***
Rusya ise her zaman olduğu gibi, Amerika ile direkt olarak karşı karşıya gelmemek için, manevra yapabileceği veya geri adım atacağı şekilde açıklamalar yapıyordu. Esasen, Putin de İsrail´in varlığına tehdit teşkil eden hiçbir oluşuma izin vermeyeceklerini defalarca bizzat açıklamıyor muydu?
Çin´in de, itidal çağrısında bulunuyordu.
İngiltere de, Filistinlilerin protesto hakkını saygıyla karşıladıklarını, ancak gösterilerin ?radikal unsurlar tarafından istismar edilmesinden´ endişe duyduklarını açıklıyordu.
Almanya BaşbakanıAngela Merkel de,Netenyahu ile tlf. görüşmesinden sonra,İngiltere´ye benzer şekilde,?İsrail´in güvenlik endişelerini anlayışla karşıladığını, göstericilerin bölgedeki huzuru karıştırdığını, barışçı gösteri hakkının huzursuzluk yaratmak amacıyla kötüye kullanılmaması gerektiğini´ söylüyordu.
Fransa da, ?Gazze´de yaşananlar bölgede sadece radikal ve potansiyel terör örgütlerini güçlendiriyor´ ifadelerini kullanıyordu.
***
CumhurbaşkanıErdoğan ise,?HAMAS, terör örgütü değil, Filistin vatanını işgal eden bir güce karşı savunan bir direniş hareketidir ve Filistinliler de terörist değildir´ diyor; buna Netenyahu, ´Erdoğan HAMAS´ın en büyük destekçilerinden biridir, bize ahlâk vaazı vermesin´ diye karşılık veriyor, buna karşı Erdoğan da, cevaben, ?Netenyahu´nun, ellerinde Filistinlilerin kanı var ve Türkiye´ye saldırarak suçlarını örtemez. İnsanlık konusunda ders istiyorsa.. On Emr´i okusun..´ diyordu.
***
Yahudi yazar Gideon Levy ise ?gösterilerin asıl sebebinin İsrail´in 2006´dan bu yana Gazze´ye uyguladığı abluka olduğunu ve ´Gazze´de bir kafeste yaşayan insanlarla karşı karşıyayız. Bu insanların içinde bulundukları bu kafesten çıkmak istemelerinden daha meşru ne olabilir?´ diyor; ?Gazze Şeridi´nde abluka altında yaşayan Filistinlilerin düzenlediği gösterilerin ?meşru hakları´ olduğunu´ belirterek, İsrail´in göstericilere ateş etme hakkının olmadığını´ ve katliâm karşısında kamuoyundaki tepkisizliğin kendisini şok ettiğini´ ifade ediyordu.
***
Evet, tablo bu.. Bu tablo karşısında, bazı çevrelerde yıllarca öncesinden beri, ?Mâdem ki, İsrail rejimine karşı koyma güçleri yok, Filistinliler itiraz ve isyan etmeden yaşamaya baksınlar´ diyerek, özgürlük mücadelesi ileterör arasındaki farkı göremeyip, teslimiyetçi, sefil bir hayatı tavsiye etmekteler.. Allah´tan gayri hiçbir güç önünde eğilmemeyi?lâilâheillallah´ ibaresiyle bir ?özgürlük manifestosu´ halinde dünyaya ilan eden Müslümanlar, köle olarak yaşamayı asla kabullenmeyeceklerini, zillet içinde yaşamaktansa, izzet içinde ölmeyi tercih ettiklerini, bütün tarih dönemleri boyunca olduğu gibi bundan sonra da göstereceklerdir.